Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Üsküdar'dan Eminönü'ne geçtiği bir sabah gözleri Galata Kulesi'ne takıldı. İçinde eski bir dostu görmüş gibi sıcak duygular uyanırken, bu yaşlı kuleye yıllardır dikkatle bakmadığını fark etti. Sanki kulede bir tuhaflık vardı. Yaklaşık üç yüz elli yıl önce kuşlara özenen Hezarfen Ahmed Çelebi'nin kanat takıp havalandığı o görkemli anıt şimdi, Hürriyet, Nescafe, Ülker, AEG, Banco di Roma, Türkiye İş Bankası, Yapı Kredi Bankası, T.C. Ziraat Bankası, İmar Bankası, Oerlikon, Kale Kilit, Güven Sigorta, Başak Sigorta, Anadolu Sigorta, Olips, Mc Donalds, CocaCola, Marshall, Kodak yazılı, ışıklı ışıksız, rengarenk dev panolar arasında kaybolmamak, sanki birazcık daha soluk alabilmek için temellerinin üzerinde doğrularak inatla başını gökyüzüne doğru uzatıyordu. Kulenin bu umarsız direnişinin insanı kederlendiren bir yanı vardı. Ne tuhaf, bir zamanlar dünya ticaretini elinde bulunduran Cenevizliler tarafından dikilen bu kule, şimdi yine ticari kuruluşların panoların arasında silikleşiyor, yok oluyordu.
Sayfa 118 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Müttefikler ümit ediyorlardı ki ihtiyaç sebebi ile birçok kabul olunmayan meseleler tarafımızdan sessiz bir surette kabul olunup geçecektir. Bir buna güveniyorlardı. Bir de Atatürk'ün davranışında büyük reformlar, büyük inkılaplar sezildiği için bunların Türk halkı tarafından nasıl telakki olunacağı, zamanın ne göstereceği, kendilerince
Reklam
"Hıram Usta" adındaki bir yahudinin kurmuş bulunduğu iddiâ edilen masonluğun târihi pek eskidir. Esâsen "mason" kelimesi de "usta" demektir. 1957 yılında, rahmetli Adnan Menderes, İstanbul'da bir îmâr hareketine girişmiş, meydanları genişletmiş, yeni caddeler açmıştı. Genişletilmek istenen meydanlardan biri de Karaköy'dü. Burada bugünkü Tatlıcılar müessesesinin bulunduğu yerde iki katlı, minyon, çinko kaplı kadîm bir câmî vardı. O, yıkılıp yok edildi. Fakat, onun önünde, sâhil tarafındaki Ziraat Bankası yıkılamadı. Hatta Ziraat Bankası'nı takiben, rıhtım istikametinde bir binâ yıkıldığı hâlde (şimdi yeniden yapıldı) Ziraat Bankası tek başına ve ortada uzun müddet sağı-solu boş olarak ortada kaldı. Menderes, bu binayı yıkmaya muvaffak olamadı. Çünkü, bu binanın balkonunda Hıram Usta'nın elinde çekiç bulunan devâsa bir heykeli vardır. Galata köprüsünden bakıldığında, ayan beyan görülen, dört-beş metre boyundaki bu heykel sebebiyle bu binanın yıkılamamış olduğunu acabâ bir bilen var mıdır? Üstelik bu heykelin oraya Osmanlılar zamanında dikilebilmiş olduğunu da düşünürsek, masonluğun Türkiye'deki gücünü anlayabiliriz.
Sayfa 37 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Masonluğun Türkiye'deki Gücü
1957 yılında, rahmetli Adnan Menderes, İstanbul'da bir îmâr hareketine girişmiş, meydanları genişletmiş, yeni caddeler açmıştı. Genişletilmek istenen meydanlardan biri de Karaköy'dü. Burada bugünkü Tatlıcılar müessesesinin bulunduğu yerde iki katlı, minyon, çinko kaplı kadîm bir câmî vardı. O, yıkılıp yok edildi. Fakat, onun önünde, sâhil tarafındaki Ziraat Bankası yıkılamadı. Hattâ Ziraat Bankası'ru tâkîben, rıhtım istikametinde bir binâ yıkıldığı hâlde (şimdi yeniden yapıldı) Ziraat Bankası tek başına ve ortada uzun müddet sağı-solu boş olarak ortada kaldı. Menderes, bu binayı yıkmaya muvaffak olamadı. Çünkü, bu binanın balkonunda Hiram Usta'nın elinde çekiç bulunan devâsa bir heykeli vardır. Galata köprüsünden bakıldığında, ayan beyan görülen, dört-beş metre boyundaki bu heykel sebebiyle bu binânın yıkılamamış olduğunu acabâ bir bilen var mıdır? Üstelik bu heykelin oraya Osmanlılar zamanında dikilebilmiş olduğunu da düşünürsek, masonluğun Türkiye'deki gücünü anlayabiliriz.
Sayfa 37 - Sebil YayınlarıKitabı okudu
Tabii ya fay hattını şehrin dışına çıkarmak çok dahice bir fikir
Politikacılarımızın sorunlar karşısında bulduğu Türk usulü çözümler de dillere destandır, 17 Ağustos depreminden sonra ünlü mimar Ahmet Turan Altıner'in anlattığı bir olay bu konuda iyi bir örnek sayılabilir. İller Bankası, Altıner'i imar planı çalışmala- rına katılmak üzere, Konya'nın Zincirlikuyu kazasına gönderir. Belediye tarafından yapılan imar planında Ticaret Merkezi'nin tam fay hattı üzerinde olduğunu gören Altıner, Belediyenin yet- kililerini uyarır: "Bu merkezin altından fay hattı geçiyor, sonra başınız belaya girer." Bunun üzerine Belediye Meclisi şöyle karar alır: "Ticaret Merkezi kalsın, fay hattını kentin dışına çıkarın." Bu bir fikra değil, yaşanmış gerçek bir olaydır.
Masonların işin merkezinde olduğu asla unutulmamalı. Bakın masonların ne kadar güçlü olduklarını gösteren bir olay anlatayım. Çok ilginçtir. 1957 yılında Adnan Menderes, İstanbul'da bir imar faaliyetine girişmişti. Meydanları genişletmiş, yeni caddeler açmıştı. Genişletilmek istenen meydanlardan biri de Karaköy'dü. Burada iki katlı, minyon, çinko kaplı kadim bir cami vardı. İmar faaliyetlerinde o cami yıkılıp yok edildi. Fakat onun önünde, sahil tarafındaki Ziraat Bankası yıkılmadı. Hatta Ziraat Bankası'nın yan tarafındaki binalar yıkıldığı hâlde Ziraat Bankası tek başına uzun müddet sağı solu boş olarak ortada kaldı. Menderes bu binayı yıkamadı. Sizce neden yıkamadı? İmar faaliyeti diye cami bile yıkılmıştı! Sebebini anlatayım. Ziraat Bankası binasının balkonunda, elinde çekiciyle Hiram Usta'nın devasa bir heykeli vardır. Galata Köprüsü'nden bakıldığında ayan beyan görülür. Dört beş metre boyundaki bu heykel sebebiyle bu bina yıkılmadı. Peki, Hiram Usta kim? O hâlde bombayı patlatalım! Hiram Usta, masonluğu kuran ilk kişi olarak kabul edilir. Bina bu sebeple yıkılamadı. Bu heykelin Osmanlı'nın son dönemlerinde yaptırıldığını düşünürsek masonların ne kadar güçlü olduğunu anlarız. Siyonistler masonluk eliyle dünyada ekonomik ve siyasi hâkimiyet kurmuşlardır. Herkes Yahudi olamaz fakat herkesi mason yaparak çıkarları için kullanmışlardır.
Reklam
Politikacılarımızın sorunlar karşısında bulduğu Türk usulü çözümler de dillere destandır, 17 Ağustos depreminden sonra ünlü mimar Ahmet Turan Altıner’ in anlattığı bir olay bu konuda iyi bir örnek sayılabilir. İller Bankası,Altıner’i imar planı calışmalarına katılmak üzere,Konya’nın Zincirlikuyu kazasına gönderir. Belediye tarafindan yapılan imar planında Ticaret Merkezi’nin tam fay hattı üzerinde olduğunu gören Altıner, Belediyenin yetkililerini uyarır: "Bu merkezin altından fay hattı geçiyor,sonra "başınız belaya girer." Bunun üzerine Belediye Meclisi şöyle karar alır. "Ticaret Merkezi kalsın, fay hattını kentin dışına çıkarın ." Bu bir fıkra değil,yasanmış gerçek bir olaydır.
Sayfa 80 - KronikKitabı okudu
Menderes Dönemi İstanbul İmarı - 23 Eylül 1956
youtu.be/ZK3eI9PdIuw istdergi.com/tarih-belge/men... T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Film Arşivi 23 Eylül 1956’da yaptığı basın toplantısında Adnan Menderes, İstanbul’da imar seferberliğiyle ilgili niyetlerini ve açılması düşünülen yolları anlatır. Şubat 1957’de de “İstanbul’un imar mevzu adeta bir zafer alayının hikayesidir. İstanbul’u bir kere daha fethedeceğiz” der. ‘Fethetmek’ kelimesinin anlamını, ‘bir yerin niteliğini değiştirmek’ olarak düşünürsek, sahiden de öyle olur. O yıllarda planlamada görev alanların anlattıklarına göre 1950-1956 arası imarının en karakteristik sloganı, banka reklamlarının en göze çarpan, en “çıkıntılı” yerlere asıldığını gözlemleyen Menderes’in verdiği “Nerede bir Yapı Kredi Bankası reklamı görürseniz, orayı yıkmak gerekir” emriydi. Öne çıkan yerlere konan o leylekli banka reklamı, “tıraşlanacak” yerlerin işaretiydi. 1956’ya kadar süregelen mütevazı ölçekli belediye imarı birdenbire değişecek ve artık Menderes’in adıyla anılan imar operasyonları başlayacaktı. İstanbul için bir başbakanın adıyla anılan ilk imar operasyonu için Eylül 1956’ya kadar beklemek gerekecekti. Menderes, İstanbul’un imarına o kadar kendini vakfetmişti ki, mesela gittiği bir Bağdat dış gezisi sırasında gece yarısı arayıp “Düşündüm de Mısır Çarşısı karşısındaki binayı yıkmaya karar verdim, hemen istimlak muamelelerine başlayın” diyebiliyordu. Menderes'ten önce , Menderes'ten sonra - Burak BOYSAN
"... burada, gerçeği hesaba katmayan bir cehalet söz konusu."
"Türk Usulü Başarı, yazarı Mümin Sekman (...) Politikacılarımızın sorunlar karşısında bulduğu Türk usulü çözümler de dillere destandır, 17 Ağustos depreminden sonra ünlü mimar Ahmet Turan Altıner'in anlattığı bir olay bu konuda iyi bir örnek sayılabilir. Iller Bankası, Altıner'i imar planı çalışmalarına katılmak üzere, Konya'nın Zincirlikuyu kazasına gönderir. Belediye tarafından yapılan imar planında Ticaret Merkezi'nin tam fay hattı üzerinde olduğunu gören Altıner, Belediyenin yetkililerini uyarır: "Bu merkezin altından fay hattı geçiyor, sonra başınız belaya girer." Bunun üzerine Belediye Meclisi şöyle karar alır: "Ticaret Merkezi kalsın, fay hattını kentin dışına çıkarın." Bu bir fıkra değil, yaşanmış gerçek bir olaydır. (s. 105)."
1954 sonundan başlayarak birkaç sene süren kuraklık, genel bir ekonomik krizi başlattı. Söylemeye bile gerek yok, ilk kurban, Türkiye'deki önemi bilinen tarım oldu. Sadece kuraklık değil, üç dört sene önce ithal edilmiş olan traktör ve makinelerin bakımsızlıktan yıpranması da tarım işlerini aksatır hale geldi. Bu traktörler ve bu makineler dışarıdan, bakım ve tamirleri için gerekli yedek parçalar hiç düşünülmeden ithal edilmişti. Bu ise hükumetin ileri görüş ve organizasyon eksikliğini gösterir. Tarımdaki kriz ihracatın durmasına yol açtı, bu ise ödemeler dengesinin bozulmasından ötürü ithalatın aniden yavaşlamasını doğurdu. Döviz yokluğundan Merkez Bankası sayısız yabancı alacaklıların taleplerini karşılayamıyordu. Krizin hızla yayılması iç piyasayı tamamiyle rayından çıkardı. Kamu yatırımlarının durması ve böylece işsizliğin alıp başını gitmesi bundan kaynaklanıyordu. Birkaç sene önce uygulamaya konulan liberal sistem yerini çarçabuk dengeleme sistemine bıraktı ve ithalat en gerekli maddelere indirildi. O kadar ki, iç piyasada ilaçlar gibi zorunlu maddeler bulunamaz oldu. insanlar senelerce kahveden mahrum kaldı ve mesela aspirin karaborsaya düştü. Durum, Türkiye'nin son dünya savaşında yaşadığı o korkunç 1940 ila 1944 yılları arasındakinden bile vahim hale geldi. Ülkenin taze ürünlerini tüketmeye alışmış olan halkın büyük hayal kırık­lığı içinde, ABD'den buğday ve dondurulmuş et, tavuk ithal edilmeye başlandı. Bu acınası hale bir çare aramak yerine hükumetin başı olan Menderes, İstanbul veya Ankara gibi büyük şehirlerde devasa çapta imar hareketlerine girişti.
Reklam
İller Bankası eliyle ihaleye çıkarılan belediye imar planları, aylarca ilgili belediyede asılı kaldıktan sonra belediye meclisince kabul edilir ve İmar Bakanlığı'nca onaylanırdı. Onaylandı mı, tamam. Aradan 15 gün dahi geçmeden, önde o bölgenin milletvekili, arkasında iki tane belediye meclisi üyesi, imar planı değişikliği için kapımıza dayanırlardı. Hep aynıydı istedikleri: plandaki yeşil alanların iskâna çevrilmesi (yani bina yapıp para kazanmak). Ama park? Ama bahçe? Ama çocuk oyun alanı? Kimin umurunda?.. (Çocuk oyun alanı bizim nemize? Çocuklar top oynayacaksa, caddeler-sokaklar nelerine yetmiyor?..) Müdürümüz hiç değişmeyen “Belediye meclis kararı var mı?” sorusuyla teklifi reddetmemize baştan engel olur, istenen değişiklik yapılıp onaylatılarak gönderilirdi. Birkaç yıl içinde hep aynı türden değişikliklerle fersûde bir kâğit parçası haline gelen imar planlarının bunca zahmet ve masrafa girilip neden yapıldığınatürlü akıl erdiremezdim. -
Sayfa 149Kitabı okudu
Mabel Matiz: ENTERESAN:))
Şirketimizin 16 Mart 2021 tarihli özel durum açıklamasında belirtilen 1 tonluk yeni nesil ticari araç yatırım projelerinin finansmanına yönelik çalışmalar kapsamında, Avrupa  İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile 200 milyon Avro tutarına kadar kredi anlaşması imzalanmıştır. Söz konusu kredi anlaşması, 14 Temmuz 2021 tarihinde EBRD ile imzalanan 650 milyon Avro tutarındaki kredinin devamı niteliğindedir.    Bu miktarın 54 Milyon Avro'su EBRD, 146 Milyon Avro'ya kadar olan kısmı ise sendikasyona katılan Green for Growth Fund Southeast Europe S.A. SICAV-SIF, HSBC Bank Middle East Limited, MUFG Bank Ltd,   Société Générale ve ILX Management B.V. tarafından sağlanacak olup, kredinin 31 Ocak 2023 tarihine kadar kullanılması öngörülmektedir.    Kredinin, 77,5 milyon Avro tutarına kadar ve vadesi yaklaşık iki yılı anapara geri ödemesiz toplam yaklaşık dört yıl olan kısmının faiz oranı sair masraflar ve komisyonlar hariç yıllık Euribor + % 4,50; 122,5 milyon Avro tutarına kadar ve vadesi  yaklaşık iki yılı anapara geri ödemesiz toplam yaklaşık altı yıl olan kısmının faiz oranı ise sair masraflar ve komisyonlar hariç yıllık Euribor + % 4,65 olarak belirlenmiştir. Anapara ve faiz ödemeleri altı ayda bir yapılacaktır.    İşbu açıklamamızın İngilizce çeviri metinlerinde herhangi bir farklılık olması durumunda, Türkçe açıklama esas kabul edilecektir.
Politikacılarımızın sorunlar karşısında bulduğu Türk usulü çözümler de dillere destandır. 17 Ağustos depreminden sonra ünlü mimar Ahmet Turan Altiner'in anlattığı bir olay bu konuda iyi bir örnek sayılabilir. İller Bankası, Altner'i imar planı çalışmala nna katılmak üzere, Konya'nin Zincirlikuyu kazasına gönderir. Belediye tarafından yapılan imar planında Ticaret Merkezi'nin um fay ham üzerinde olduğunu gören Aluner, Belediyenin yet kililerini uyarır: "Bu merkezin alundan fay hattı geçiyor, sonra başınız belaya girer." Bunun üzerine Belediye Meclisi şöyle karar alır: "Ticaret Merkezi kalsın, fay hattını kentin dışına çıkarın." Bu bir fikra değil, yaşanmış gerçek bir olaydır. (s. 105).
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.