175 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir polisiye roman. Alan Wembury terfi eder ve baş müfettiş olur. Ringer adında meşhur bir katil vardır ve kız kardeşinin ölümüne sebep olduğundan avukat Meister'i yakalamak istemektedir. Öldü sanılan Ringer'ın yaşadığını öğrenen Meister paniğe kapılır. Bu arada Wembley'in hoşlandığı Mary Lenley'i sekreter olarak alır ve abisi Johnny'yi yaptığı hırsızlıktan ihbar eder. Alan ile birlikte bu işte Dr. Lomond çalışacaktır ve acaba Ringer'ı yakalayabilecekler midir? Oldukça güzel ve sonu sürpriz olan bir roman.
İmdat Diye Bağır!
İmdat Diye Bağır!Edgar Wallace · Milliyet Yayınları · 197231 okunma
"İnsanoğlu düş kurmaya başladığından bu yana, o kadar çok imdat çağrısı yapıldı, denize o kadar çok şişe atıldı ki, denizi hâlâ görebilmek, denizin yerinde bir şişe yığını görmemek insanı şaşırtıyor."
Reklam
Şehzade Mustafa (1515, Manisa - 6 Ekim 1553, Konya)
ŞEHZADE MUSTAFA MERSİYESİ I. Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han’ı İmdat! Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı;
Okuyan Bir İşçi Soruyor Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim? Kitaplar yalnız kralların adını yazar. Yoksa kayaları taşıyan krallar mı? Bir de Babil varmış boyuna yıkılan, kim yapmış Babil’i her seferinde? Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar altınlar içinde yüzen Lima’nın? Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince? Yüce Roma’da zafer
Şu an, yanında olmayı dünyaya bin yıllığına yeniden gelmeğe değişmem. Gözlerinden öperim. İmdat! Ferman senin elbette.
Sayfa 114Kitabı okudu
Sonrasında mekan değişir; savaş! İnsan cesetleriyle karılmış mumlarla yapılan bir kayıkla, ateş dalgalı savaş denizi geçilecektir. Üstelik imdat sesleri arasında. Geçebilecekler miydi? Belki. Bütün aşk masallarında bir suskun, bir sessiz vardı. Asıl kahraman ise daima, zamandı. Zaman bir ressamdır; ecel ressamıdır; elinden kıldan fırça, önünde safran sarısı boyayla resimler çizer; resimler bitince bakar ve şunu söyler: ben bu değilim.
Sayfa 395Kitabı okudu
Reklam
Adamın biri, iş için hayvanat bahçesine başvurmuş, “Maymunumuz öldü, sadece maymun kadromuz boş. Kabul edersen buyur” demişler. Bizimki kabul etmiş. Bir maymun postu giydirmişler, asgari ücretle işe başlamış. İş iyi, gıdaya da para vermiyor, bütün gün simit, fıstık vs. Bir gün yanlışlıkla yan kafesle arasındaki kapı açık kalmış içeri aslan girmiş! Bizimkisi mesaiyi unutup panik içerisinde “imdat yok mu kurtaran!” diye bağırmaya başlamış. Aslan durmuş “Kardeşim tek işsiz sen misin?” demiş.
Vay vay vay balonun güzeline bak sen -Doktorla kaptan falfi senin için çekişmesi nasıl bir duygu? Gördüğümü söylüyorum ben doğrusunu istersen kumsaldan taşınmak fikrini merak eden bir tek ben değilmişim gülümseyenler le mi gideceksin yoksa bur da kurtarma gemisini mi bekleyeceksin(?) -Sen gidecek misin? -Zor bir karar değil mi? Toplanıp mağaralara gidersek ve ertesi gün burdan bir uçak geçerse bizi hiç farketmeden yoluna devam edecek.. ..diğer yandan burda kalıp domuzlara yem olursak yada düşersek imdat(!) diye bağırdığımızda yanımızda kimse olmaz. -Soruma cevap vermedin?,Sende benimkine vermedin önce ben sormuştum.
İSTANBUL AĞRISI Kanatları parça parça bu ağustos geceleri Yıldızlar kaynarken Şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen Sen Eğer yine İstanbul'san Yine kan kopuklu cehennem sarmaşıkları büyüteceğim Pançak pançak şiirler tüküreceğim Demek yine ben Limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor Kapı önlerinde boyunlarını bükmüş
-Işığa en yakın varoluş parçacığı olan çocuklar, buna rağmen yavru hayvanlara zarar verip onları öldürebilecek kadar nasıl vahşileşebiliyorlar? -Çocukların kendilerine ya da başka canlılara karşı sergiledikleri her tepkili hareket iki önemli konuya işaret eder. Ebeveynlerinden ihtiyaç duyduğu sevgiyi alamadığı gibi, derin bir ilgisizlik içinde bırakılan çocuklar, kendilerine ya da başkalarına zarar vererek "İmdat!" diye bağırırlar. Son yapılan psikiyatrik çalışmalar; çocukların bazı durumlarda vazoyu kırıp dayak yemek uğruna annesinden ilgi görmek için bazı hareketleri yaptığını gösteriyor.
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
İklimler çileme çare bulmuyor. Mevsimler halimi sormuyor Ayşen... Sakiler derdime derman olmuyor. Şarkılar yaramı sarmıyor Ayşen... İlkbahar, yaz derken hazanım soldu. Murada ermeden miyadım doldu. Kalb gözüm, ellere bakar kör oldu. Senden başkasını görmüyor Ayşen... Hasretin tüketti bütün varımı, Seraba döndürdü hülyalarımı,
Ihlamurluğun katmerli karanlığından kıvılcımlar saçıldığını görüyorum. Rüzgarla körüklenen bir alev gittikçe büyüyerek parlıyor; eyvah! Nemli ve yosunlu kulübe, için için yanıyor; hemen yardıma koşmak lazım. Halbuki hiçbir yerden imdat yok. Ah! Zavallı ihtiyarlar, eskiden ateşten o kadar korkarlardı ki.. Şimdi alevin kurbanı oluyorlar!
Sayfa 225Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.