Reşat Nuri'nin en çok okunan ve üzerine dizifilm çekilen eseridir. İlk olarak 1922 yılında bir gazetede yayımlanan bu romanı Atatürk'ün de çok sevdiği söylenir. İstanbul'lu öğretmen kızın Anadolu'nun ücra yerlerindeki macerası anlatılmaktadır. Biraz aşk biraz imkansızlık var romanın ana temasında. Modern döneme girmeye çalışan Anadolu'nun sefaleti de işlenmiş. Gayet akıcı giden roman kitaplığınızda bulunabilir. Yazarın diğer kitabı Acımak'ı da tavsiye ederim.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
İnsanlar ikiye ayrılır: Güçlüler, EZİLENLER. İnsanlar ikiye ayrılır: Zenginler, FAKİRLER. İnsanlar ikiye ayrılır: Erkekler, KADINLAR. Ve insanlar yine ikiye ayrılır: Beyazlar, ZENCİLER. Bunu uzatabiliriz, daha elbette. Ve tüm bunları yazarken ciddiye almadınız beni değil mi? Almayın çünkü benim bildiğim yani inanmak istediğim insanlar ikiye falan
ANLAŞILAN ALIŞMIŞIM, SENSİZ OLMAZ!..
Hayat hem uzun, hem çok kısa. Gerçek aşk mı? Ömürde bir başa gelir, o da belki...
Kimi zaman hepimiz karşımızdakini idealize etme eğilimini gösterebiliyoruz. Bize bağdaştırmak, kendimize benzetmek uğruna müthiş çabalar sarfediyoruz. Ehh.. Yaşamak istiyoruz o tutkuyu.Eskimeyen, bitmeyen gerçek sevda öyle
“Çok fazla kötü insanla karşılaşmıştım ve artık onların her birine karşılık gelecek kadar iyi insanla karşılaşmam gerektiğine inanıyordum.”
Bir gecede şöhrete kavuşan bir müzisyen. Tek hedefi başarı olan genç bir magazin yazarı.. Her şey böyle başlamıştı değil mi? Efe ve Mine’nin hikayesi böyle başlamıştı. Rengârenk Acılar’ın hikayesi böyle
Ülkemizin dört bir yanı efsanelerle dolu. Nereye gidersek gidelim önümüze pıt diye biri çıkıp şunun hikayesini anlatmamı ister misiniz deyiverir. Birisi bize bir adamın kayaya dönüşünü, kuş olup nasıl uçtuğunu, yerin yarılıp koca koca köyleri nasıl yuttuğunu anlattığında ayrı bir anlam yüklüyoruz, kıymet veriyoruz oralara. Çünkü öyküsü olan