Öyle ya, politika da ticaret gibi.vurmadın mı,vurulursun.acıdın mı, acınacak durumda olursun.
Sayfa 110Kitabı okudu
Kişinin bir amacının olması, ona güç verir.
Reklam
Gönül kimi severse güzel odur, demezler mi? Derler...
Tanıdım, dedi Rober... - Bizden... Fehmi, gözlerini kırptı... Kendisi girmemişti Mason locasına. Ama iki büyük müdürü de gözde üyelerindendi... Rober, bizden diye atılınca, başını eğdi....
Sanırım o da benden hoşlanıyor. Ama, bu size yağ çekmemi gerektirmez. İsterim ki, kararını bağımsız versin. Karşı çıktığında, her şeyi bırakabilsin. Ancak o zaman eşit koşullar altında konuşabiliriz. Yoksa sizin ve babasının makinalaştırdığı bir zavallı ancak oyuncak olur benim için...
Reklam
Zaten bu gazeteci milleti hiç birbirini çekemez. Biri bir kez griye ak dedi mi, öteki kara diye tutturur. Bir kapışırlar, sanırsın kıyamet yıkılıyor da altında kalacağız.
Kendi kendini avutuyor bu. Kendini yine o eski günlerin İsmet Paşası sanıyor. Oysa biz tüccarlar iyi biliriz. Bir kez köprünün altından geçen su geri dönmez. Bunların tutkuları, yitirdiklerini yeniden kazanmak. Sevdigini yitirmiş aşıkların umudu gibi. Belki bu romantik yanları olmasa, politikacı olamazlar. Hep düşleyecekler. Daha iyisini, daha yücesini ki; bir şey çıkarabilsinler. Daha doğrusu ayakta kalabilsinler.
Eskiden böyle değildi. Birimizin gözünü nemli görecek olsa, yöremizde dönerdi. İşi geliştikçe yüreği mi sertleşiyor, nedir, kişinin? Şimdi, aldırmaz oldu bunca gözyaşlarına...
Hacı Bey yeniden girdi söze.... -Bu gençler, bizi köhne buluyor olmalılar Fehmi Beyefendi... Elimizde diplomamız yok diye, başımızda aklımız da yok sanıyorlar. Biz buraya dövüşe dövüşe geldik oğul. Dövüş, okulların en büyüğüdür bilir misin?
Reklam
Siz kimi düşünüyorsunuz, diye baktı gözlerinin içine. - Suphi, bir arkadaşından söz etti. Anlaşmanın kolay olacağı, zeki ve geleceği olan birinden. Birlikte eğitim görmüşler Amerika'da... Arkadaşlıkları çok eski... Hala da sürüyor. Üstelik, biraderlerden.... Commer gözünü kırptı... Suphi'ye çevirdi bakışlarını. - Evet anımsadım, dedi... - Şu bizim Demirel... Çok iyi bulmuşsunuz. Destekleyin. Biz de destekleriz. Sonra seçim öncesi ve sonrasında da destekleyin.
Senden başla işaretini alır almaz, ben bir ıslık çalarım. Ahmet Emin Amerika diye tutturur hemen. O böyle yapınca, eski düşmanı Yunus Nadi, ittihatçılığın da hızıyla Alman diye bağırır. Donanma davasından arta kalmış birkaç kılkuyruk da Rusya, dedi mi, seyreyle şenliği sen...
-Yahu Fehmi Efendi oğlum. Bu para ne boktan şeymiş. Hele görmemişin elinde. Dostları düşman yaptı kanlı bıçaklı, düşmanları da dost ki, kuzu sarması.
314 syf.
8/10 puan verdi
Yıllardır Türkiye'de sürüp giden "siyaset"in nasıl şekillendiğini görmek isteyenler için kaynak bir roman! Özellikle savaş zamanlarında ticaret sisteminin nasıl siyasallaştığı ve/veya siyaset sisteminin nasıl ticarete döndüğünü gözler önüne seren '74 yılında yazılmış bir roman. Fakat okurken göreceksiniz ki 2015'de hiçbir şey değişmemiş, aynı kurgu, aynı sistematik kaos sürüp gidiyor. Medyanın işlevi ise daha da başarılı (!). Okuyunuz ve okutunuz!
İmparator
İmparatorErol Toy · Doğu Kitabevi · 2015247 okunma
Yerli Kapitalistler
Diyelim ki, kamyon ithal etmek istiyorsunuz ve hükümetiniz getirme yolunu tıkamış. Ne yaparsınız? Hemen aklınıza geleni söyleyelim. Gümrük duvarlarında gedikler açarsınız. Özellikle azgelişmiş ülke tüccarı, kaçakçılığa kayıverir. Bu riskli bir iştir. Gümrük kapısından, her zaman değişebilecek hükümetlere değin uzanan bir altın zinciri gerektirir. Yine gümrük duvarlarını delme anlamına gelecek başka bir yol vardır. Biz buna montaj diyoruz. Yani, sizin kamyonu yapacağım diye ortaya çıkmanız. Elbette yapacak değilsiniz. Parçalar gidecek buradan. Siz orada bunları birleştirip, kamyon yapacaksınız. Bunun için bir geniş alan, bir büyük depo yeterlidir. Elbette biraz da iş bilir işçiyle, birkaç mühendis... Hiçbir hükümet yedek parça ithalini engelleyemez. Engellediği zaman kendi araçlarının durmasını buyurmuş olur. Buradaki firmalarınızla iyice konuşunuz. Biz sizin ülkeniz için çıkar yolun bu olduğunu anlattık. Sağlam anlaşmalar imzalayınız. Hatta gerekirse, borçlanmalara giriniz. Sonrası kendiliğinden gelir. Ne var ki, bunun güçlüklerini göze almak gerekli. Önce hükümetinizi bu düşünceye yatırmalısınız. Bunun yolu kamuoyundan geçer. Sonra işçi sorunlarına hazırlanmalısınız. Daha sonra da pazar konusuna ele almak zorunluluğu vardır.
Sayfa 159Kitabı okudu
Resim