Reinhart Dozy: “Bununla beraber, 6. yüzyılda ayin, geleneksel anlamını yitirmişti. Hiçbir kaynağa dayanmayan şeylere inananlar için ayin, kaba bir fetişizme, nesnelere tapınmaya dönüşüyordu. Muhammed’in bir çağdaşı şöyle yazar: Güzel bir taş bulduğumuz zaman ona tapıyorduk. Güzel bir taş bulamazsak yere kum yığıyorduk. Üzerine sütü çok bir deve getiriyorduk ve sütünü o yığının üzerine akıtıyorduk. Sonra o mevkide kaldığımız sürece ona tapıyorduk. Oysa bu kavmin büyük bir bölümü, ağaçtan ya da taştan ilahlara inanmayacak bir medeniyet düzeyine ulaşmıştı.”
Keyif Doğulu zamanın yaşantısıdır. Zamanın dakikalara sıkıştırılmadığı ve sadece sabah, öğle, ikindi, yatsı gibi ölçülerle yetinen, telaş ve hızın olmadığı yaşantılardan söz ediyorum.