belki de gerçek o iki genç eldi, o iki genç el
durmadan yağan karın altında gömülmüş olan
ve bir dahaki yıl, bahar
pencerenin arkasındaki gökyüzüyle seviştiğinde
ve teninde fışkırdıklarında
uçarı yeşil saplı fıskiyeler,
çiçek açacak olan o iki genç el
sevgili, ey biricik sevgili
inanalım soğuk mevsimin başlangıcına.
Niçin durayım, niçin?
Arayış için maviliğe doğru gitmiştir kuşlar
Dikeydir ufuk,
Dikeydir ufuk ve hareket fıskiye misali
Ve görüş sınırlarında
Dönüyor ışıklı gezegenler
Yükseklikte tekrara varıyor yeryüzü
Ve havadaki kuyular
Bağlantı deliklerine dönüşüyor
Ve o kadar geniştir ki gün
Gazete kurdunun dar hayaline sığmıyor.
Niçin durayım?
Hayatın kılcal damarlarının arasından
Geçiyor yol
Ayın ana rahmindeki geminin çevresinin niteliği
Bozuk hücreleri öldürecek
Ve güneşin doğuşundan sonraki kimyasal atmosferde
Sadece ses vardır,
Zamanın zerrelerine bağlanacak olan ses.
Niçin durayım?