Gerçek bir din sana korkusuzluk verir; kriterin bu olsun. Din sana korku veriyorsa o gerçek bir din değildir.
Sayfa 190 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Neden iyi bir insan oluyorsun? Gerçekten iyi olmak istediğin için değil. İyi olmadığın takdirde, sonrasında acı çekmekten korkuyorsun. Tüm insanlar korku ve açgözlülükle yaşarlar ve sen buna din mi diyorsun?
Sayfa 175 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Bir Hıristiyan gerçek hakkında konuşan ve gerçek hakkında hiçbir şey bilmeyen kişidir. Bir İsa gerçeği bilen kişidir. Bu, onun tecrübesidir. Hıristiyan'ın kendine ait hiçbir tecrübesi yoktur o yalnızca İsa'nın sözlerini tekrarlar. Ve bir başkasının sözlerini tekrarlamak aptal bir aktivitedir. Bu tekrara "inanmak" denir. Unutma, dinin inanmakla hiçbir ilgisi yoktur. Dinin temeli görmektir, inanmak değil. Hatırlasana, yalnızca kör insanları ışığa inanırlar. Gözleri olan insanlar ışığa inanmazlar, bilirler! Bir şeyi bildiğin anda, inanma ihtiyacı kaybolur.
Sayfa 173 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Organize din tarihte gerçekleşen en çirkin şeylerden biridir. Ve devlet organize dinden ayrı tutulmalıdır, çünkü organize din, her türlü hurafe ve inançtan başka bir şey değildir. Bunlar hiçbir ispatı, doktrini, öğretisi olmayan, her bilimsel keşif ve buluşa karşı çıkan inançlardır. Devlet hiçbir sözde-dini, hiçbir organize dini desteklememelidir. Bu şarlatanları, sahtekârları, yalancıları, istismarcıları, parazitleri desteklemektir.
Sayfa 171 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Bugüne kadar din hiç var olmadı. Arada bir dindar bir insan çıktı, hepsi bu. Ve ne zaman dindar bir insan olsa, hemen ardından sözde-dindar insanlar -din maskesi takmış politikacılar- toplandı. Hıristiyanlığı yaratan İsa değildir. Budizm'i yaratan Buda değildir. Caynacılığı yaratan Mahavira değildir. Çok tuhaf, neredeyse inanılmaz... İsa Romalılar tarafından çarmağa gerildi, çünkü Yuda Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altındaki bir sömürgeydi ve ne tuhaftır ki, Roma Hıristiyanlığın kalesi oldu! Hâlâ da Hıristiyanlığın kalesi olarka varlığını sürdürmektedir.
Sayfa 168 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Din ve devlet neden ayrı olmalıdır? Kamusal yaşamda spiritüelliğe yok mudur?
Böyle bir din henüz var olmadı; dolayısıyla din olarak bilinen şeyin devlet işlerinden ayrı tutulması şartının tek nedeni din olmamasıdır; din dediğin şey sahtedir, düzmecedir. Aynı soruyu bilimi ele alarak soramazsın. Bilim ve devletin ayrı olup olmaması gerektiğini sorabilir misin? Kimse bilimin ayrı olduğunu düşünmez bile, çünkü bilim vardır, belirli bir olgunluğa ulaşmıştır, insanlığın büyümesine, refahına, sağlığına, ömrüne büyük katkılar sağlamıştır. Olası her anlamda bilim bir nimet olmuştur. Dolayısıyla kimse bilimin devletten ayrı tutulması gerektiğini düşünmez.
Din henüz bir nimet olmadı. Bir lanet oldu. Ama unutma; bu, din değildir, sözde dindir. Hıristiyanlık, Hinduizm, Budizm, Caynacılık, Yahudilik- bunlar tarikattır. Bunlar din adına insanlığı sömürmektedir. Bunlar din değil, hurafedir.
Sayfa 166 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Bir şeye, herhangi bir şeye tutunmak güvensizlik göstergesidir. Bir kadını ya da adamı seviyorsan ve ona sıkı sıkı tutunduysan bu, yalnızca güvenmediğini gösterir. Bir kadını seviyorsan ve ona "Yarın da beni sevecek misin?" diye sorarsan, güvenmiyorsundur. O zaman sevgiden çok mahkemeye, polise, yasalara güveniyorsun demektir. Yarın için hazırlanıyorsun. Yarın bu kadın veya adam seni aldatmaya da terk etmeye kalkışırsa mahkemeden ve polisten destek alabilirsin ve yasalar senin yanında olur, toplum seni destekler. Korkuyla düzenlemeler yaparsın. Ama gerçekten seversen, sevgi yeterlidir. Yarın kimin umurunda? Ama derinlerde kuşku vardır. Âşık olduğunu düşündüğünde bile kuşku var olmayı sürdürür.
Sayfa 156 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Bildiğin zaman, inancın ne anlamı kalır? İnanç, cehalettir. Biliyorsan biliyorsundur. Ve bilmiyorsan bilmediğini bilmen iyi bir şeydir. İnanç seni kandırabilir. İnanç zihninde, bilmeden bildiğini düşünmene neden olan bir atmosfer yaratabilir. İnanç, güven değildir ve inandığını ne kadar güçlü bir şekilde irdelersen, içindeki şüpheden o kadar korkuyorsun demektir.
Sayfa 154 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Çocukluğundan itibaren her din içinde korku yarattı. Ve korkunun diğer yüzü açgözlülüktür. Her ikisi de eş zamanlı yaratılır, bunlar iki ayrı şey değildir. Bir tarafta korku yaratılır: Belirli bir şey yaparsan cezalandırılırsın ve ceza olabildiğince abartılır. Tüm dinlerin cehennemle ilgili fikirlerine bakarsan şaşırıp kalırsın. Bu metinler önemli azizler tarafından yazılmıştır ve ben her zaman bu insanların aziz mi, yoksa sadist mi olduklarını merak etmişimdir. Çünkü bu işkenceleri hayal etmek için bile bir sadistin aklına ihtiyacın vardır ve bir şekilde bunlardan keyif alıyor olmalısın.
Sayfa 125 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Gerçekten kaçınmanın en iyi yolu inanmaktır. Sonra ona bakmaya ihtiyaç duymazsın. Gözlerin inançla dolar; inanç gözlerine inen perdedir. Sen kendine kapanırsın ve inanç etrafında bir zindan olur. İnanç seni kapatır; o zaman kendi içinde penceresiz bir varoluşta yaşarsın ve inanmak istediğin her ne ise ona inanmaya devam edebilirsin. Ama unutma, bu bir inançtır ve inanç bir yalandır.
Sayfa 117 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Zavallı çocukların masum zihinlerine kavramlar ve ideolojiler yerleştirdik. Onlar çoktan bilgi konusunda sabit görüşlüler. Bir çocuğun yedi yaşına geldiğinde, hayatı boyunca bileceklerinin yüzde 50'sini bildiğini biliyor muydun? Ve on dört yaşına geldiğinde, neredeyse varmıştır; gidecek hiçbir şey yoktur; ot gibi yaşamak zorundadır. Şimdi bir lahana olarak var olur! Üniversiteye giderse karnabahara dönüşür! Ama pek bir fark yoktur; yalnızca isim değişir. Lahana yüksek lisans ve doktora derecesi alır ve biz saygımızdan ona karnabahar deriz. Ama zihin yaşı hâlâ on ikidir.
Sayfa 112 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
Sen hiçbir ülkeye, hiçbir kiliseye, hiçbir tanrıya sorumlu değilsin. Sen yalnızca tek bir şeyden sorumlusun ve bu, kendini bilmektir. Ve mucize şudur: Bu sorumluluğu yerine getirebilirsen pek çok sorumluluğu hiçbir gayret sarf etmeden yerine getirebileceksin. Kendini bilen bir insan çocuklarına, eşine, dostlarına gerçekten sevgiyle yaklaşır. Onun sevgisi bambaşka bir aroma içerir. Bu nefret, öfke, kıskançlık, şehvet, sevgi karışımı olmaz.
Sayfa 96 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
İnsanlar bana hep şu soruyu sorarlar: "Buna inanıyor musun? Şuna inanıyor musun?" Ve ben onlara bunun saçma bir soru olduğunu söylüyorum. Bir şeyi ya bilirim ya da bilmem. İnancın benim benliğimde yeri yoktur. Bilmiyorsam, o zaman bilmeye çalışırım; kuşku budur, araştırma budur. Ve biliyorsam, o zaman inanmama gerek kalmaz; kendi yetkim dahilinde bilirim. Neden İsa'ya ya da Gautam Buda'ya inanmam gereksin ki? Gerek yok.
Sayfa 90 - Butik YayıncılıkKitabı okudu
İnancın hiçbir gücü yoktur; vasıfsızdır. Kuşku büyük bir enerjidir. İnanç zaten ölü bir şeydir, cesettir. Bir cesedi dilediğince taşıyabilirsin, ama unutma; ceset senin omuzlarında gereksiz bir yüktür. Kısa zaman içinde tıpkı ceset gibi kokmaya başlayacaksın. Ve sonunda, ceset senin de ceset gibi görünmene neden olacak. Ölüyle arkadaşlık etmek iyi bir şey değildir. Tehlikelidir.
İnanç tüm dillerden silinmelidir. Kuşku taçlandırılmalıdır. İnanç tahttan indirilmelidir.
Sayfa 89 - Butik YayıncılıkKitabı okudu