"Sevmek, kendini garantisiz adamak, sevgimizin sevilen kişide sevgi üreteceği umuduna kendimizi tümüyle vermek demektir. Sevgi bir inanç eylemidir ve inancı az olanın sevgisi de azdır."
İnanç ve cesaretin uygulaması günlük yaşamdaki ufak detaylarla başlar. İlk adım kişinin nerede ne zaman inancını yitirdiğini fark etmesi bu inanç yitirmesini doğrulamaya çalışan usa vurmaları gözden geçirmesi ve yine kişinin ne zaman korkak davrandığını fark etmesidir. Her inanç kaybının kişiyi güçsüz kıldığını, bunun ise yeni inanç kayıplarına neden olduğunu ve bu kısır döngünün süregittiğini kişi fark etmelidir. Kişi ayrıca bilinçli olarak sevilmemekten korkan birinin aslında bilinç altında sevmekten korktuğunu fark etmelidir. Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişi de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir. İnancı az olanın sevgisi de azdır.
Sevmek kendini karşılıksız olarak adamak, sevgimizin sevilen kişide de sevgi oluşturacağı ümidini taşımak demektir. Sevgi bir inanç eylemidir. İnancı az olanın sevgisi de azdır.
Sevmek, kendimizi hiçbir güvence olmaksızın başkasına adamamız, sevgimizin sevdiğimiz kişide sevgi uyandırmasını umarak kendimizi bütünüyle ona vermek demektir.
Sevmek bir inanma işidir, inancı az olanın sevgisi de azdır.