"Fakat doğa bizi yasalarındaki ahenge, uyuma öyle bir alıştırmıştır ki, onun görmeye alışık olduğumuz uyumundaki en ufak bir kayma bizi tiksindirir, korkutur; bu nedenle Yaradan'ın her hatası yanlış yaratılmış bu varlığa karşı -her ne kadar bir haksızlık ise de ne yazık ki çözümü yoktur- içimizde öfke uyandırır. Daha da kötüsü tiksintimizi onu özensiz yaratana değil, hiçbir suçu günahı olmayan eserine yöneltiriz: Sakat ve biçimsiz varlık yeterince sıkıntısı, derdi yokmuş gibi sağlıklı ve kusursuz varlıkların nahoş davranışlarına da katlanmak zorunda kalır. Bu nedenle şaşı bir göz, yamuk bir dudak, yarılmış bir ağız gibi doğanın bir kereliğine yaptığı bir hata, bir insanın gittikçe artan acısına, ruhunda onarılmayacak bir yaraya dönüşebilir; etrafımızı saran, Dünya dediğimiz ve inanmakta güçlük çektiğimiz gezegendeki anlam ve adalete olan inancımızı şeytani bir felakete dönüştürür."
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar. Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili. Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar. Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu. Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte, Yansımalar tutmuş bütün sahili. Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var. Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil. Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil, Çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili.
Reklam
ATSIZ'IN ANKARA'DAN GETİRDİĞİ HABERLER Atsız'ın kardeşi Nejdet Sançar, 27 Mayıs sırasında ve sonrasında, Ankara'da öğretmendi. Hanımı Reşide Sançar da aynı şehirde öğretmenlik yapmaktaydı. Nejdet Sançar, faal ve gayretli bir Türkçüydü. Güzel konuşur ve güzel yazardı. İnanç ve düşüncelerini yakın muhitlere yaymada, ağabeysinden
ATSIZ'IN ANKARA'DAN GETİRDİĞİ HABERLER Atsız'ın kardeşi Nejdet Sançar, 27 Mayıs sırasında ve sonrasında, Ankara'da öğretmendi. Hanımı Reşide Sançar da aynı şehirde öğretmenlik yapmaktaydı. Nejdet Sançar, faal ve gayretli bir Türkçüydü. Güzel konuşur ve güzel yazardı. İnanç ve düşüncelerini yakın muhitlere yaymada,
“Ölüm her şeyin sonu değil; bu kesin. Ama bütün kitapların yazdığı gibi, inanılmayacak kadar da acı verici bir şey.”
..Daha da kötüsü tiksintimizi onu özensiz yaratana değil, hiçbir suçu günahı olmayan eserine yöneltiriz: Sakat ve biçimsiz varlık yeterince sıkıntısı, derdi yokmuş gibi sağlıklı ve kusursuz varlıkların nahoş davranışlarına da katlanmak zorunda kalır. Bu nedenle şaşı bir göz, yamuk bir dudak, yarılmış bir ağız gibi doğanın bir kereliğine yaptığı bir hata, bir insanın gittikçe artan acısına, ruhunda onarılmayacak bir yaraya dönüşebilir; etrafımızı saran, dünya dediğimiz ve inanmakta güçlük çektiğimiz gezegendeki anlam ve adalete olan inancımızı şeytani bir felakete dönüştürür.
Reklam
370 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.