Selim, sürrealist bir resim göstermişti bana Olric. Ressam, yakın arkadaşlarını çizmiş: hatıra fotoğrafı gibi bir şey. Bir kısmı oturmuş yere ön tarafta; bir kısmı da arkada ayakta duruyor. Sanki bir mektebi yeni bitirmişler de bahçeye çıkıp resim çektirmişler. Aralarına Dostoyevski’yi de koymuş ressam. Ben de onunla aynı özlemi duyuyorum. Böyle bir fotoğraf çektirmeyi ne kadar isterdim bilsen. Bu adamların bizden uzakta ve ölmüş olmalarına dayanamıyorum. Selim’in ölümüne dayanamadığım gibi. Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık. Fakat ne garip, onlar da yaşarken görmek istemiyorlar birbirlerini. Belki öldükten sonra anlarlar. Kavga gürültü eksik olmaz aralarında gene. Elbette olmaz. Önemli olan bu değil.
Sayfa 49 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık.
Sayfa 579Kitabı okudu
Reklam
Baba
Babaaa içimi dolduran şeyin sadece varlığın olduğunu anladım. Çünkü gidince çok büyük bir boşlukla tek başıma kaldım .Ben(belki de çocuk oluşumdandı bilmiyorum) ama seni bu kadar sevdiğimi ve bir gün gidecek olursan bu kadar özleyebilecegimi bilmiyordum. 'Baba' demenin bile bi lüks olduğunu bilmiyordum.Hani babalar sözünü tutardı. Hep
150 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
* En sevdiğim, fikirleriyle ve dünya görüşü ile kendime en yakın hissettiğim Voltaire'in okuduğum 4.kitabı hakkındaki incelemelerimi sizlerle paylaşacağım. * Kitabın ana teması dini bağnazlık, batıl inançlar ve "herkes benim gibi inanmak zorunda" fikrinin getirdiği kötülüklerin son bulması üzerine kurulmuş. Öncelikle binlerce insanın katledilmesi ve işkence görmesi ile sonuçlanan Hristiyan mezhepleri savaşlarının artık bitmesi gerektiği ve bu mezheplerin birbirlerine hoşgörülü olmaları gerektiğini savunarak, konuyu evrensel barışa ve tüm dinlerin birbirine hoşgörülü olmasına kadar getirmiş. Her ne kadar (doğal olarak) Hristiyanlık açısından konuyu anlatmaya çalışmış olsa da, ne yazık ki benzer hoşgörüsüzlükler halen daha diğer dinler içerisinde de devam etmekte. Bu açıdan baktığımızda kitabın yazılmasından 300 sene geçmesine rağmen güncelliğinin halen koruyor olması düşündürücü.. * Protestan bir ailenin bir oğlunun intihar etmesi sebebiyle Katolikler tarafından yargılanıp (oğul güya Katolik mezhebine geçeceği için ailesi onu katletmiş denilerek) kanıtsız olmalarına rağmen babayı işkenceyle ölüme ve diğerlerinin hapse mahkum edilmesi ile başlayan kitap, yine bu yargılama sürecinin seneler sonra yeniden ele alınmasıyla ve harika bir şekilde sona eriyor. Onlarca altı çizilesi bölümlerden oluşan bu kitabı herkesin okumasını çok isterdim.
Hoşgörü Üzerine İnceleme
Hoşgörü Üzerine İncelemeVoltaire · Karbon Kitaplar · 202338 okunma
"Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık."
Sayfa 579 - İletişim yay.Kitabı okudu
dünyanın sonu geldi... kimse inanmıyor Albayım. değil... değil. anlatmak istediğim bu değil. susuyorum artık... konuşmayacağım. zaten kelime haline,
Reklam
Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık.
Sayfa 579Kitabı okudu
304 syf.
10/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Yeniden Yaşayabilseydik
Yeniden Yaşayabilseydik
Şadan kısa bir hastalığın ardından yatağa düşmüştür. Durumu ağırdır. Kıpırdayamamakta, gözlerini bile açamamakta, ancak etrafında konuşulanları duymaktadır. Doktoru, ölmek üzere olduğunu söyler. Şadan buna inanmak istememektedir. Ancak acizdir, çaresizdir... Ne yapabilir, buna nasıl engel olabilir ki? Şadan, aciz ve çaresiz, hatırlar. İlk gençliğinden o güne kadar tüm yaşadıklarını âdeta yeniden yaşar. Tüm geçmişiyle, kararları ve seçimleriyle yüzleşir ölüm döşeğinde. Vedalaşırcasına. Bir kere daha aynı hayatı ta en başından şu anki tecrübelerinizle yaşamak, hatalarınızı ve seçimlerinizi değiştirmek ister miydiniz? Bu düşünceye kapılacak bir dönüm noktası yaşadınız mı? Hayatınızı boşa harcadığınızı düşündünüz mü? İşte Şadan böyle bir ruh haline girerken beni de sürükledi peşinden. Ben belki mesleki açıdan değiştirmek isterdim ama onun kadar keskin sonuçları olan değişimler istemezdim.
Suat Derviş
Suat Derviş
okumak bana iyi geliyor. Gözlem gücü ve anlatımı çok etkileyici. İnsan ruhuna ayna tutan, merak duygusunu hiç kaybettirmeyen bir kalem. Kütüphanenizde yoksa eğer ilaç niyetine almanızı tavsiye ederim. Ruhunuza iyi gelecek. Keyifli okumalar. "Yeni devir herhalde daha yıpratıcı. Eskiden insan yaşadığını hissetmez, günler tereyağından kıl çekilir gibi kolaylıkla süzülür giderdi. Şimdi insanlar daha yoruluyor, daha didiniyor, daha yıpranıyor. Hayat çekilmesi zor bir yük oldu. Her günkü gaileler daha uç bir şekil aldı galiba." (sayfa - 77) #aklımdakalancümleler
Yeniden Yaşayabilseydik
Yeniden YaşayabilseydikSuat Derviş · İthaki Yayınları · 2021165 okunma
"YAKÎNİMİZE NE OLDU?"
Rasullullah (sav) bir gün sabah namazından sonra yüzünü ashabına dönmüş, ilim kalelerinden biri olan Muaz bin Cebel (ra)’e sormuştu: 👉Ey Muaz! Bu gece nasıl sabahladın? 👉Ey Allah’ın Resulü! Allah’a hamdolsun, O’na iman etmiş olarak sabahladım. Bunun üzerine Efendimiz: 👉Ey Muaz! Her sözün bir delili vardır. Senin bu sözünün doğruluğuna delilin
“Neye inanırsa gerçek odur”derdi, ben de söylediklerine inanmak isterdim.
Sayfa 130
Reklam
"Anlaşılmak isterdim. Hevesle koştuğum, eşiğinde durduğum o kapının gerçekten açık olduğuna inanmak, bütün yorgunluğumu dindirecek bir köşesinde sığınıp içimi dökmeye, o eşiğe varmanın güzelliğini anlatmak isterdim. Ama bana sadece üstüme kapatılmış bir kapıyla, bir yürek ağrısı kaldı... "
Bu adamların bizden uzakta ve ölmüş olmalarına dayanamıyorum. Selim’in ölümüne dayanamadığım gibi. Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık. Fakat ne garip, onlar da yaşarken görmek istemiyorlar birbirlerini. Belki öldükten sonra anlarlar. Kavga gürültü eksik olmaz aralarında gene. Elbette olmaz. Önemli olan bu değil. *Selim dinleseydi beni, gülerdi bu düşüncelerime. Dedikodularını yapacağına, onları oku önce, derdi. Selim de yaparmış dedikodu. Ne yapalım? Kendi seviyemizde düşünmedikçe yakınlık duyamıyoruz onlara. Belki de bu yazarları okumaya cesaret edemeyenlere onları böyle basit, günlük olaylar çerçevesinde anlatmanın bir yolu bulunsaydı, daha çok okunurdu bu kitaplar. *İnsan beyninin böyle farklı güçte olması, birinin yazdığını, ötekinin okuyacak kadar bile bir zekâya sahip olmaması çok üzücü. * Kelimeleri herkes biliyor. Bilmedikleri de bildiklerinin yardımıyla öğretilebilir onlara. Yalnız, bu masum kelimeler bir araya gelince, içinden çıkılmaz ağlar örüyorlar. *Üstelik, kelimeler karşısındaki çaresizliklerine üzülmüyor insanlar. Bu kusurlarını önemsemiyorlar benim gibi; yalancı çarelerle avunmuyorlar; onu bunu çekiştirip teselli aramıyorlar. *Şu Dickens’ı alalım. Dostoyevski’yi çok etkilediği söyleniyor. Bir dedikodudur gidiyor, değil mi Selimciğim?
Sayfa 579Kitabı okudu
Öldükten sonra insanların bir yerde buluştuklarını söyleyenlere inanmak isterdim. Yaşarken, ne sıkıcı ve soluk insanlarla birlikte geçiriyoruz ömrümüzü. Hiç olmazsa öldükten sonra, aralarında bulunmaktan zevk alacağımız insanlarla yaşasaydık.
Sayfa 579Kitabı okudu
1.045 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.