Bilimi dünyayla ve neden böyle olduğuyla ilgili bir anlayıştan öte bir şey olarak görmüyorum. Verili bir andaki bilimsel bilgimiz sadece o andaki en gelişkin anlayış düzeyimizdir. Mutlak doğrulara inanmıyorum. Bu tür inanışlardan, daha iyi anlama arayışının önünü kestikleri için, korkarım. Nihai yanıtlara sahip olduğumuzu düşündüğümüzde ilerleme, bilim ya da anlaşıyın gelişmesi sona erer. Ne var ki dünyamızı anlama çalışması kendi başına bir amaç olamaz. Bilgiyi, dünyamızı daha güzel, hayatı daha anlamlı kılmak için aramak gerekir.
Sayfa 7 - Birinci baskının önsözüKitabı okudu
Kimileri derler ki intihar bir irade işidir. Ben buna inanmıyorum. İntihar bir iradesizliktir. Dünyadaki güçlükleri yenebilen, o iradeyi gösterebilen kimse kolay kolay ölüme razı olmaz. Ölüme razı olan, hiçbir şeyle cedelleşmeyen, bu savaşta bütün ümitlerini kaybeden kişidir. O ümitleri kaybetmek için de, insanın, kendisini dünyaya bağlayacak hiçbir şeyi olmamalı. Ne para, ne pul, ne aşk, ne muhabbet, ne şeref, ne namus.
Reklam
"... insan bilgi ihtiyacının üstesinden çok kolay gelebiliyor. Ben bu ihtiyacın var olduğuna bile inanmıyorum. Anlamaya ihtiyaç var ama bunun için bilgiye ihtiyaç yok. Mesela Tanrı hipotezi her şeyi anlamak ama hiçbir şey bilmemek için mükemmel bir fırsat sunar. İnsanoğluna son derece basitleştirilmiş bir dünya sistemi ver ve her olguyu bu sisteme dayanarak maruz göster. Böyle bir yaklaşım hiçbir bilgi gerektirmez. Ezberlenmiş birkaç formül, sözde sezgi ve sözde sağduyu yeter."
Sayfa 118Kitabı okudu
"Evliliğe inanmıyorum ama aklım çelindi bir kere. Evlilik, gerçekten de bir ölüm makinesi tarafından yutulmanın ilk aşaması."
Sayfa 110
ALIŞMA BANA NE YAPACAĞIM BELLİ OLMAZ Alışma bana, ne yapacağım belli olmaz..! Bugün varım yarın birden yok olurum. Dokunma bana, kapanmamış yaralarla doluyum. Canımı acıtma, bir yara da sen açma..! Sevme beni yoğun duygularımda kaybolursun tutuşursun. İsteme beni, yasaklarla boğuşursun, engellerle doluyum. Çözmeye çalışma sakın, seninle karışır iyice kördüğüm olurum.. Anlama beni, ben kendimi bilirim, ben böyle mutluyum.. Aşkı yaşatmamı isteme asla, ben aşka yıllardır inanmıyorum.. Güveniyorsan kendine, inandır aşkın varlığına.. Sonucunda öyle bir aşk yaşatırım ki..! Vazgeçemezsin tutkun olurum. Yıkabilirsen duvarlarımı, sakın bırakma beni. Tüm tutkularım ve gücümün arkasında; Hala minik bir çocuğum. Büyütemezsen ; Kaybolurum...!
"Her insanın bir iç dünyası var deniliyor. Ben buna inanmıyorum. Bazı insanların iç köyü var, dünyası yok."
Reklam
“Hesap vermek zorunda olacağımız başka bir dünya olduğuna inanmıyorum. Ama, şimdi bu dünyada, sevdiğimiz bütün insanlara verilecek bir hesabımız var.”
''Kitaplarımı asla okumam. İlgilendirmiyorlar beni. Edebiyata büyük bir yeteneğim var ama ona inanmıyorum...''
Sayfa 185Kitabı okudu
Bu artık onlar sadece küle dönüştü demek oluyor ama ben buna inanmıyorum.
“Tek bir kelimeden binlerce anlam çıkardığım günler de oldu, yazılan uzun cümleleri görmezden geldiğim günlerde. İnsanlara inanmaya çalışmaktan yoruldum… Hayatıma giren her yeni insan, yeni bir yük benim için. İnsanların gündelik hırsları komik geliyor bana, hayatı ciddiye almıyorum. Yaşamlarına bir kez bile dışarıdan bakamamış insanların, gerçekten dürüst olabileceğine inanmıyorum. Böyle insanları sevmiyorum, onlar da beni. Her şey karşılıklı.””
Reklam
“bizim çağımızda romancıların başları beladadır. çünkü insanları en çok yalana, zulme, bütün kötülüklere karşı roman uyarır. bugün tüketim toplumu diye bir doyumsuzlar toplumu yaratılıyor. tüketimciler topluma bütün değerlerini aşındıran bir yapay kültür benimsetmeye çalışıyorlar, insanları birer obur canavar haline getirmek istiyorlar. roman bu
"...Yeter!" dedi Alexandra Mikhailova sandalyesinde doğrularak. "Bütün bunlara inanmıyorum. Bana öyle bakma, benimle alay etme! Şimdi sizi yargılamak istiyorum. Anetta çocuğum gel bana; elini ver. Biz hepimiz günahkarlarız!" dedi ağlamaklı bir sesle ve uysalca kocasına bakarak. "Kimin uzatılan ele ihtiyacı yoktur ki? Bana elini ver. Anneetta sevgili çocuğum. Ben senden daha iyi ya da daha saygıdeğer değilim. Varlığınla beni incitemezsin, çünkü ben de günahkarım..."
- Dünyada birçok insan topluluğunun olduğunu söylüyorlar. Bunlar bir kısmı Almanlar, bir kısmı Yahudiler, bir kısmı İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Tatarlar diye ayrılıyor. Ben bunlara inanmıyorum. Benim gözümde iki çeşit halk vardır. Çünkü yeryüzünde iki çift halk vardır. Bunlara zenginler ve fakirler denir. Bu iki grup hiçbir zaman anlaşamazlar. Giyim kuşamları, konuşmaları da birbirine benzemez. Büyük olarak bildiğimiz insanların da fakir insanlara nasıl davrandıklarını gördükçe canımız iyice sıkılıyor.
Sayfa 160Kitabı okudu