Ağladığımı kimseye söyleme anne!**
Ağladığımı kimseye söyleme anne Onlar beni güçlü biliyor Onlar beni en zor günümde bile ayakta biliyor Ben aslında gülerek geçirdiğim her günün akşamı evde ağlarken, Onlar benim içimin sızladığını,yüreğimin yandığını bilmiyor... Ağladığımı kimsye söyleme anne onlar beni kral biliyor Onlar beni kızdım mı dünyayı yakacak insan biliyor Ben aslında onun gözlerine bakmaya bile kıyamazken, Onlar benim bir kız uğruna üzüleceğimi tahmin bile etmiyor... Ağladığımı kimseye söyleme anne Onlar beni ağlamaz biliyor Onlar beni üzüldüm mü bulunduğum şehri bulutlar kaplar biliyor Ben aslında odama kapanıp sitem duygusuyla bir köşeye sinerken, Onlar beni hiç bir şeyin sarsacağını akılarının ucundan bile geçirmiyor... Ağladığımı kimseye söyleme anne Onlar bunu hiç bilmiyor Onlar için ben en sağlam köprülerden daha sıkı bağlıyımdır hayata... Ben aslında ölümle yaşam arasındaki ince çizgide bir o yana bir bu yana giderken, Onlar hala benim için hayatın büyük bir hayal kırıklığı olduğunu bilmiyor....
Yükseliş Önderi Bir Aydın: Snelman Daha Çar I. Alexandr’in sağlığında Fin kültürünü yükseltmek isteyenlerin başına Snelman adında biri geçmişti. Bu nedenle bu kişinin hayatı ve çalışmaları hakkında biraz bilgi vermekte yarar var: Johan Wilhelm Snelman, 12 Mayıs 1806’da, Stockholm’da dünyaya gelmiş ve 4 Temmuz 1881’de Danskarby’de vefat
Reklam
ÇÖL GÜLÜNE MEKTUP
Horultular arasında, duyuyorum gözlerimin ağlamaklı feryadını,  Geçen günlerden kalma acıları sırtlıyorum gene,  Kara güllerden topluyorum buhranlı bulutları,  Keder yağıyor, dolu misali gecelerime, İçimdeki yangına hükmediyorum amansızca,  Bu yangın boncuk boncuk terletiyor beni,  Neden? Üşüyorum sonra,  Sahi, İbrahimin de cenneti değil
"Giderek sessizleşiyorum.Anlatmıyorum artık,kestim yüreğimi.Öfkelenmiyorum insanlara.Kırılmıyorum en ince yerlerimden. Sitem etmiyorum,ah etmiyorum kimselere. Her anımı dün gibi hatırlıyorum ama unutulmak umurumda değil artık.Sevilmeye layık görmüyorum bizleri.Verdiğim değerleri misli ile geri aldım, darbe olarak.Artık yakınmıyorum, dövmüyorum dizlerimi.Ve bana verilen her değeri gönlümün tersi ile ittim,pişmanlık duymuyor vicdanım.Üzülmüyorum yitirdiklerime ve umutlar bağlamıyorum yarınların ihtimallerine.Bu bir veda.Kimselere söylemiyorum.Giderek sessizleşiyorum. Giderek..."
Sitem Ben ona sıkıntılı güz günlerinde Yedi renkli yaz yağmurları dilemiştim Kırmak istememiştim duygu filizlerini Büyük bir ustalıkla susturup içimdeki uğultuyu Rüzgarımı olanca yumuşaklığıyla salmıştım üzerine İncinmesin diye tek Acıyı bile ters yüz eden İncelikli bir gülümsemeyle yüzümde Ben ona gittikçe soğuyan zamanlarda Sıcacık bir sığınak olayım istemiştim İnsanlar içinde üşüdükçe Güvenle gelebileceği Kuşların kanatları neden vardır? Bir insan neden ağlar yarı yaşına gelince? Bulutlar gökyüzünün yükü müdür, süsü müdür? Tutsağı mıdır rüzgarın, sevgilisi midir? Konuşayım istemiştim bir yüreğin dilince Yanıtı olmayan sorularda boğmak istememiştim Ben ona sabah olamasam da Dingin bir ikindi olayım istemişimdir Herşeyin usul usul durulduğu saatlerde gelsin Yüzünde uçuk bir gülümsemeyle Yaslasın yorgunluğunu gövdemin yaşlı çınarına Serip üzerine yapraklarımın ağırlıksız yorganını Dinlendireyim istemiştim Üşütmek istememiştim. Ben ona ne istemişsem bu yalnızlık aylarında Gecikmiş... İnce... Güzel ve uzak... Biraz da kendime istemiştim Sevgi adına Şükrü Erbaş
Ne başta ne sonda benim hayatım, başka bir sitem arama arasında, bırakın işte burada konuk kalayım.
Reklam
471 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.