Şu meşhur hikâyeyi hepimiz duymuşuzdur: Bir farenin peynir için kapana düşmesini. Peki burada suçlu kim? Fare mi, kapanı oraya koyan mı, peynir ise; varlığıyla bambaşka bir unsur, sorun mudur? İmgemize düşen bu üçünün bir arada geçtiği mizansendeki basit şeyleri bile anlayamayanlar mı, yoksa?!
Bu kısa hikâye de bile birden fazla felsefe var. Bu kez çocuğa anlatır gibi anlatmak istiyorum: Bazı insanlara tavsiyem "Çocuk Edebiyatı" bölümünden kendilerine bol bol masal kitapları almalarıdır. Ciddiyim. Gidiniz, alınız ve okuyunuz. Faydasını muhakkak göreceksiniz.
Ayrıca; insanların gözünün içine soktuğunuz şeyi
— okumuyor iseniz;
— okuduğunuzu anlamlandıramıyor iseniz;
— ne işinize yarar.
Size bize ne faydası var.
Lütfen, kitapları okuyunuz. Kitaplar vitrin süsü değil.
Cehaletinizle insanları yormayınız, artık!
Kendi dediğini idrak edemeyen insanlarla
— toplum içinde iletişim zorluğu çekiyoruz.
Şaka gibi ama gerçek bu!
Sonra da masallar gerçek oluyor, ülkemde.
Okuyunuz, okuyor gözükmeyiniz!
Not: Mizahidir. İnce göndermeler içerir.
Genel perspektife minimal bir eleştiri, serzeniştir.