"Kamer Ana," dedi en sıcak sesiyle, "güzelim Kamer Ana, hükümet şahinimi böyle görse, ağalar Memedimi böylece görseler belki de daha çok korkarlar. Ummadık taş baş yarar demezler... Bu çocuk böylesine baş kaldırırsa, ya ötekilerde azıcık yürek olsa, insanlık olsa ne yapar demezler mi? İşte böyle güzelim Kamer Ana. İnsan olmak başka iş, insanlık başka iş."
— Ver elini güzelim! Ver de bakayım falına, söyleyeyim gerçekleri. Ben gerçekten büyücüyüm; bu konuda yanılmadın Katerina! Altın kalbin benim bir büyücü olduğum ve bunu saklayamayacağım gerçeğini nasıl da sezdi! Yalnız bir şeyi bilemedin: Sana akıl vermek benim, bir büyücünün işi değil! Kız kısmına akıl vermek bir işe yaramaz, gerçeği duysa da
Reklam
“Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!.. . Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik ANLAYAMADILAR…”
Saçlarda Bir Yarımküre
Bırak da uzun, uzun, uzun zaman içime çekeyim saçlarının kokusunu, bir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir susuz adam gibi yüzümü daldırayım içlerine, kokulu bir mendil gibi elimle sallayayım onları, sallayayım da anılar silkelensin havada. Saçlarında bütün gördüklerimi, bütün duyduklarımı, bütün işittiklerimi bir bilseydin! Başka insanların ruhu ezgiler üzerinde nasıl dolaşırsa, benim ruhum da koku üzerinde öyle dolaşır. Yelkenlerle, serenlerle dolu bütün bir düş var saçlarında; meltemi beni güzelim iklimlere, uzayın daha mavi, daha derin olduğu, havanın meyvelerle, yapraklarla, insan derisiyle kokulandığı iklimlere götüren büyük denizler var saçlarında. Saçlarının okyanusunda, içli türkülerle, her ulustan, güçlü insanlarla, sonsuz sıcaklığın yangelip yattığı, uçsuz bucaksız bir gök üzerinde ince ve karışık yapıları oymalar gibi beliren, biçim biçim gemilerle kaynaşan bir liman görüyorum. Saçlarının okşamalarında, güzel bir geminin kamarasında, bir divan üstünde geçmiş, çiçek saksılarıyla serinlik verici testiler arasında limanın fark edilmez yalpasıyla ığralanmış uzun saatlerin bezginliğini yeniden buluyorum. Saçlarının kızgın ocağında, afyonla, şekerle karışmış tütün kokusunu çekiyorum içime; saçlarının gecesinde, sıcak ülke göklerinin sonsuzluğunu parıldar görüyorum; saçlarının ince ince tüylü kıyılarında, katranın, miskin, hindistan cevizi yağının birbirine karışmış kokularıyla sarhoş oluyorum. Bırak da uzun uzun ısırayım ağır, kara örgülerini. Ele avuca sığmaz, ferman dinlemez saçlarını dişlediğim zaman, anıları yer gibi oluyorum.
‘...Bu çocuk böylesine baş kaldırırsa, ya ötekilerde azıcık yürek olsa, insanlık olsa ne yapar demezler mi? İşte böyle güzelim Kamer Ana. İnsan olmak başka iş, insanlık başka iş.’
"Deli kızım, güzeller güzelim, kadersizim, kimsesizim, umutsuzum, ne olacak senin sonun?"
Sayfa 401Kitabı okudu
Reklam
Her şeyi her şeyi bir anda unutmuş, içinde çocuksu, güzelim bir umut, bir sevgi, bir sevinç doğmuştu. Ilık ılık bir ince sevgi yüreğini alıyordu.
Sayfa 146Kitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.