Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine; Kiminin rengi ak, kiminin sarı. Ah, beni vursalar bir kuş yerine! Akşamları gelir incir kuşları...
Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine; Kiminin rengi ak, kiminin sarı. Ah, beni vursalar bir kuş yerine! Akşamları gelir incir kuşları... Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar... Su kenarında Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni.
Reklam
ve ben gölgesine küs bir incir ağacının meyvesini inkâr eden günahkâr yaprağıyım
Sayfa 75
Vay hainler vay ...
"Sodom'lu karşılaştıkları yabancıya ekmek kırıntısı bile vermezdi..Hatta hiçbir kuş yiyemesin diye yetişemedikleri incir ağaçlarının dallarını budayıp keserlerdi.."
mavi kuş
bir mavikuş var yüreğimde çıkmaya can atan ama ben ondan güçlüyüm, kal, diyorum ona, kimsenin seni görmesine izin veremem. bir mavikuş var yüreğimde çıkmaya can atan
Sayfa 112Kitabı okudu
    “İncire ve zeytine andolsun ki” diye başlıyor Kuran’daki Tîn suresi, “biz insanı en güzel biçimde yarattık.” Allah incir üstüne yemin etmiş yani. Yaradan’ın yarattıklarının adıyla yemin etmiş olması, muhteşem bir dil eğretilemesi. Cebrail’İn değil de insanın sesiyle konuşuyor Allah. Bütün âlemleri kaplayan insan sesiyle inciri anıyor.     Sana
Reklam
Akşamları gelir incir kuşları, Konarlar bahçemin incirlerine; Kiminin rengi ak, kiminin sarı. Ah, beni vursalar bir kuş yerine! Akşamları gelir incir kuşları... Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında. Hayatla doldurur bu boş yelkeni O mâsum bakışlar... Su kenarında Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni.
Sayfa 17 - Diriliş yayınlarıKitabı okudu
Cenaze namazının ardından, Beyazıt Meydanı'ından Edirnekapı'ya giden coşkulu kervanın kollarında umutsuz, savunmasız ilerliyordum. Bu kalabalığın, rüzgarın sis bulutlarını sürüklediği gibi beni de uğurlamasını, uzaklara çok uzaklara, her şeyi bırakıp sana getirmesini istedim. Yaşadıklarımdan kaçıp kurtulmak, yarını düşünmemek. Fatih sokaklarındaki mahşeri kalabalığa şaşkınlıkla bakıyor, bir koza gibi etrafımı saran kalabalıktan kurtulmak, baş başa kalıp görünmeyen, dokunulmayan, işitilmeyen ruhunla konuşmak istiyordum. Kollarını açmış bekliyordun. Bitmesini istemediğim yolda beraber yürüyorduk. Ayak seslelerimize çiseleyen yağmur, papatyalar, erguvanlar, kızıl laleler, topallayan kelimelerim eşlik ediyordu. İncir ağacının altındaki çukur kocaman ağzını açmış seni beklerken çığlıklar koptu. Nereye konacağını kestiremeyen bir kuş gibiydim. Sen bendin, ben de sen. Kanatların kanadım, tırnakların tırnağım, gözlerin gözüm. Nemli toprak önce yüzümü, sonra bedenimi ağır ağır örttü. Seninle gömüldüğümü kimse fark etmedi.
Cüz'f Tahawüllerden Münezzeh Purusha
Cüz'f Tahawüllerden Münezzeh Purusha Bhagavad-Gitaya göre, "Kainatta biri yokolucu, diğeri yokedilemez iki Pumsha Bvardır: tiki bütün varlıklarca paylaşılmaktadır, ikincisiyse değişimin ötesinde­ dir. Ancak bir başka Pumsha daha vardır. O en yücedir (uttama) ve Paramatma ola­ rak adlandırılır, o ölümsüz Rabdir ve üç aleme (zuhurun
Monna Rosa
Akşamları gelir incir kuşları Konarlar bahçemin incirlerine Kiminin rengi ak , kiminin sarı Ah, beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar...Su kenarında Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni Monna Rosa, siyah güller, ak güller Gülce 'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
Reklam
Bir dalda sararan yaprak, bir kiremitten sarkan kuş tüyü gözünden hiç kaçmazdı; bir atın sırtındaki sineği, bir masada böceklerin açtığı deliği, bir kaldırımda ezilmiş incir kabuğunu görmediği; mevsim değişikliklerini, içindeki özlemleri, yaşamındaki yoksunlukları duyumsadığında kafa yormadığı olmazdı hiç.
Resim