Bismarc Almanya 'sinin Paris 'i işgal ettiği günlerde Paris'li emekçilerin kontrolü ele alarak, şehrin yönetimini ele geçirdiği ve 72 gün boyunca proletarya iktidarıni uyguladığı yönetimdir komün. İlk günlerde prusya tehlikesine karşı ortaya çıkıp, sonraları radikalleserek özellikle Fransa 'daki işbirlikçi hainler hedef
Selamlar
Dul Jean-Louis Fournier
Bu kadar olmasa da ben de Allah korusun eşimi kaybetsem bu şekilde kaleme alırdım.. ben öldükten sonra eşiminde böyle tebessümle beni anmasını beklerdim…
Fournier’de tıpkı böyle yapmış okuduğum ikinci kitabında..
40 yıl evli kaldıktan sonra eşini kaybetmenin hüznünü artık indirimli satışlara birlikte gidemeyeceğiz diyecek kadar esprili, “her geçen gün, her bakımdan daha iyiyim, çok daha iyi olacağım” deyip kendini teselli edecek kadar acılı, ‘sen benim gibi dul kalmayacaksın’ diyecek kadar eşinin gitmesine kırgın, “akranlarımın birer birer ölmesinden sonra beni en çok ‘hatırlıyor musun?’ diye sorabileceğim kimsenin kalmayacağı gün korkutuyor diyecek kadar tedirgin, eşinin cenaze törenini doğal bir gün gibi anlatacak kadar pozitif, “artık her sabah yalnız uyanıyorum. Uyanır uyanmaz aklıma gelmiyor öldüğün, sanki her sabah tekrar ölüyorsun.” diyecek kadar aşık bir adam olarak anlatıyor…
Roman ya da öykü türünde olmayıp daha çok günlük anlatı şeklinde okuması akıcı ve keyifli lise öğrencilerinin de rahatlıkla okuyacağı çoook sevdiğim, sevgiyle tavsiye ettiğim bir kitap.
Başta Bora'nın gayet iyi bir adam olduğunu, kızın gereksiz abarttığını düşünüyordum ama 162. i sayfayı okuyunca Bora nın dengesiz bir karakter olduğunu anladım. Ayrıca yaklaşık 150. Sayfaya kadar yazarın kalemine pek ısınamamıştım. Çünkü çoğu wattpad yazarında da olduğu gibi yazar edebi bir şeyler yazmaya çalışarak saçmalamıştı bence. Kız karakterin biraz aptal olduğunu düşünüyorum ama en azından kendine eşya gibi davranılmasından hoşlanmıyordu, izin vermiyordu.
Anlatımına gelecek olursak aşırı sürükleyiciydi. Olay akışını çok beğendim. İlk sayfalarda aldığıma pişman olmuştum ama şimdi serinin devamını da almak istiyorum. Kitap indirimde zaten şuan, bu tarz kitapları seviyorsanız alın bence.
Ensest insanın ne kadar kötü olabileceğinin kanıtı.
Yutkunamıyorum... Çocuklar ölüyor üstat.
Kitabın içeriğini, anlatmak istediği az çok belli oluyor zaten .Okuması bu kadar zor olan bir kitabı yazmak, bu olayların içinde bulunmak,hepsini geçtim o acıyla yasamak ne kadar zordur kim bilir...
Kitapta çeşitli ensest vakalarını okuyoruz. Ve çok fazla vaka var ( bunlar sadece çok ufak bir kısmı) peki bu
Komünizm uzun süredir merak ettiğim ideolojilerden biriydi, bu kitabı indirimde görünce de anında aldım.
Açıkçası dil bakımından ağır olduğunu düşünüyorum, virgüller ve noktalı virgüller ile uzun uzadıya yazılmış cümlelere ve terimlere sahip bir metni var. Okurken beni yordu, ayrıca bazı yerlerde öyle bir ironi yapmışlar ki dalga mı geçtiler yoksa ciddi mi söylediler anlayamadım :')
Yine de komünizmin nasıl bir düşünce çerçevesinde geliştiğini, neye karşı ortaya çıktığını anladım. Özetle, modern burjuvalar tarafından hakları yenilen işçilere hak ettiği asıl hayatı ve değeri vermek istiyorlar. Bu bakımdan mükemmel bir düşünce, günümüz için de pek gerekli bence.
Yine de etik, ahlak, din vb. birçok şeye karşı nasıl yaklaşıyor bilmek isterim ve bu kitap bunun için yeterli değil. Onlarca insanın bakış açısını değiştiren ve ayaklanmalara sebep olan bir ideolojinin, daha uzun ve daha açık bir dille anlatıldığı bir kitabı buna tercih ederim açıkçası. Ama tabii ki öğretisi var. Bence merak edenler fırsat bulursa okumalı.
Bu arada, bu kitap beni pek kesmediği için komünizm üzerine yazılmış duru dilli kitap önerilerini zevkle kabul ederim. Önerisi olanlar yazar umarım.
Bu kitabı alışveriş yaparken indirimde görünce almıştım. Yazarını tanımadığım, konusunu bilmediğim kitapları okumak bana sürpriz gibi gelir ve hoşuma gider ancak bu kitaptan sonra yeni bir yazara şans verebileceğimi sanmıyorum. Kitabın ilk kısmında yazarın özgeçmişi var, aldığı ödüllere bakarak gerçekten güzel bir öykü kitabı okuyacağımı düşündüm fakat çok yanılmışım. İlk öyküden son öyküye kadar hepsi birbirinin kopyası gibiydi. Karakterlerin sadece adı değişiyor, konular hep aynı. Elbette her yazarın belli bir dili, üslubu ve anlatımı vardır; bir öykünün ufak bir kısmını okuduğumuzda "Bu falanca yazarın yazım diline benziyor." deriz. Yazım şekli yazarın imzasıdır ancak bu öykülerde gördüğüm aynı tarz yazmaktan çok uzak, direkt aynısını yazmak. İki öyküyü art arda okuduğumda gerçekten içim bunaldı, betimlemeler uykumu getirdi... Sık betimleme yapmak, iyi bir öykü yazmanın temelini oluşturmuyor ne yazık ki... Bu kitap beni hayal kırıklığına uğrattı.
