İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm. Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyormuşlar gibi sabırlı ve şefkatliydiler.
"İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burada gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyorlarmış gibi sabırlı ve şefkatliydiler."
Reklam
İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyorlarmış gibi sabırlı ve şefkatliydiler.
Sayfa 47 - YKY
En kutsal varlık...
İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burada gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyormuşlar gibi sabırlı ve şefkatliydiler.
Sayfa 47 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Nazım, ilk kez Anadolu'yu İnebolu'da tanımıştı. Bu­nu şöyle anlatır: «İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolulu köylü kadınını da ilkönce burada gördüm. Pazar ye­rinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirme­den çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm, odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyormuş gibi sabırlı ve şefkatliydiler.»
"İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyormuş gibi sabırlı ve şefkatliydiler."
Reklam
169 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli,
Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
Yaşamak Güzel Şey Be KardeşimNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20173,352 okunma
İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilkönce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtında ki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağayı benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm : odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyorlarmış gibi sabırlı ve şefkatliydiler.
İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası.
İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilk önce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün organını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyorlarmış gibi sabırlı ve şefkatliğdiler.
İnebolu gördüğüm ilk Anadolu kasabası. Anadolu köylü kadınını da ilk önce burda gördüm. Pazar yerinde gördüm onu. Sırtındaki odun yükünü indirmeden çömelmişti duvarın dibine. Kabuğundan çıkmış kocaman iki kaplumbağaya benzeyen ayaklarını gördüm. Ellerini gördüm: Odun yükünün urganını tutan mübarek elleri baltanın sapındaymışlar gibi öfkeli, beşik sallıyorlarmış gibi sabırlı ve şefkatliydiler.