Infilakparçalarıxxii
Masadaki kırmızı radyoya bakıyorum, yanında iki yerinden ısırılmış bir elma var. Bahçe ıssızlaşmış. Yağmurdan sonra ağaçların yemyeşil buğusu, kimse görmüyor ve şimdi daha iyi anlıyorum, ne giden eski oydu ne de kalan eski ben. O gittikten sonra canlılar arasında bir gölge olduğumu tekrar anladım, bu artık bir fikir ya da varsayım değil, kaçınılmaz bir gerçek ve haliyle ürperdim. Bütün o utanç günleri, yeni kararlar alma çabası ve uykuyu boş yere aradığım geceler aslında boşunaymış. Hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim. Çünkü benden geriye değiştirebileceğim bir ben kalmadı. İnsanları suçlamak en kolayıydı, elim varmadı. Bütün kolay yolların sonu keder değil mi usta. Artık sözcüklerle devam edeceğim. Kalem kağıttan başka dostum kalmayana dek...