Bu zavallıların, İngiliz Devleti'nin Osmanlı Devleti'ni bir bütün olarak korumak ve himaye isteğinde olup olmayacağını bir kere olsun dikkate alıp almadıkları üzerinde düşünülmeye değer.
Bu derneğe girenlerin başında Osmanlı Padişahı ve Halîfe-i Rûy-i Zemîn ünvanını taşıyan Vahdettin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nâzırı olan Ali Kemal, Âdil ve Mehmet Ali Beyler ile Sait Molla bulunuyordu.
...Diyarbakır, Bitlis, Elâzığ illerinde, İstanbul’dan idare edilen Kürt Tealî Cemiyeti vardı.
.....
....
Konya ve dolaylarında İstanbul’dan yönetilen Tealî-i İslam Cemiyeti’nin kurulmasına çalışılıyordu.
...
...
İstanbul’da önemli sayılabilecek kuruluşlardan biri İngiliz Muhipleri Cemiyeti idi.
...
..
Bu derneğe girenlerin başında, Osmanlı Padişahı ve Halife-i Rûy-i Zemîn ünvanını taşıyan Vahdeddin, Damat Ferit Paşa, Dahiliye Nâzırı olan Ali Kemal, Âdil ve Mehmet Ali Beyler ile Sait Molla bulunuyordu.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, İstanbul'da, Sultan-Halife Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit Paşa ve İngiliz Rahip Frew tarafından kuruldu. Derneğin amacı Türkiye üzerinde İngiltere mandasını kabul ettirmekti. İngiliz Muhipleri Cemiyeti BMM'ye, kurtuluş hareketine karşı yıkıcı faaliyet yürütüyor, ajanlar, casuslar yolluyor, isyanlar örgütlüyordu (S.İ. Aralov). Derneğin başında, o zamanlar İstanbul'da çıkmakta olan gerici Yeni İstanbul gazetesinin sahibi Sait Molla bulunmaktaydı (H.A. Ediz).
"Aman Yarabbi! Bir insan kendi memleketinde kıstırılmış bir vahşi hayvana benzer mi?"
Abdülhamit Han'ın vezirlerinden Selim Paşa'nın oğlu Kâmil Bey kendini yetiştirmiş, Avrupalarda gezmiş, büyük bir mirasa konmuştur fakat Birinci Dünya Savaşı sonrası bütün malları yitirilmiş, parasını kaybetmiş, hayatında görmediği bir
… siyasetin bir neticesi olarak, müttefiklerin ateşkes maddelerine aykırı yeni işgal hareketine dahi lazım geldiği şekilde protesto etmeyecek, milleti kendi kaderine ve müttefiklerin eline bırakacaktır. Müttefiklere hoş görünmek politikası, özellikle padişahın bir siyasetiydi. O, İngilizlerin yardım edeceğine inanıyordu. Zira İngiltere Rusya’daki Bolşeviklere düşmandı ve Türkiye’yi ayakta tutmaya muhtaç olduğu düşünülüyordu.
…
Başlıca bu noktalar göz önünde tutularak, İngiltere’nin yardımı himayesine güveniliyor, İngiltere’ye yaratılmak isteniyordu. Bu siyasetin bir sonucu olarak sonraları 1919 ağustosunda, İstanbul’da bir İngiliz Muhipleri Cemiyeti kuruldu. Padişah ve damat ferit paşa bu cemiyete üye oldular.
Bedirhan aşiretinin ileri gelenleri Hürriyet ve İtilaf partisini tutarlardı. Bunların bir kısmı İngiliz Muhipleri Cemiyeti ve Kürdistan Teali Cemiyetinin aktif üyesi idiler. Amaçlan görünüşte bağımsız, gerçekte İngilizlerin uydusu durumunda bir Kürdistan devleti kurmaktı.
"Bu isimden, İngilizlere dost olanların oluşturduğu bir cemiyet anlaşılmasın! Bence, bu cemiyeti kuranlar, kendilerini ve kişisel çıkarlarını gözetenler ve kendi çıkarlarının korunma çaresini, Lloyd George hükümeti aracılığıyla İngiliz korumasını sağlamakta arayanlardır. Bu zavallıların, İngiltere Devleti'nin, Osmanlı Devleti'ni bir bütün halinde elinde tutmak ve korumak isteğinde olup olamayacağını bir defa olsun dikkate alıp almadıkları üzerinde düşünülmeye değerdir.
Bu cemiyete katılanların başında Osmanlı padişahı ve yeryüzünün halifesi adını taşıyan Vahdettin, Damat Ferit Paşa, İçişleri Bakanlığı'nda bulunan Ali Kemal, Adil ve Mehmet Ali beyler ve Sait Molla bulunuyordu.
Bu cemiyetin iki ayrı yönü ve iki ayrı niteliği vardı. Biri açık yönü ve usülüne uygun girişimlerle, İngiliz korumasını sağlamays yönelik niteliğiydi. Diğeri gizli yönüydü. Asıl çalışma bu gizli yöndeydi. Ülke içinde örgütlenerek isyan ve ihtilal çıkarmak, ulusal bilinci felce uğratmak, yabancı müdahalesini kolaylaştırmak gibi girişimler, cemiyetin bu gizli kolu tarafından yönetilmekteydi. Sait Molla'nın, cemiyetin açık girişimlerinde olduğu gibi gizli yönünde de ondan daha çok rol oynadığı görülecektir."
Sait Molla, 1919’un başından beri, basında ve İngiliz görevlilere, İngiliz mandasını savunmaktaydı. O, bu mandanın İngilizler’e İslâm dünyasında üstünlük sağlayacağını ve böylece İngiltere’nin, Mısır’daki ve Hindistan’daki Müslüman uyruklarının bağlılıklarını güvence altına alacağını iddia ediyordu.67 Karakol, Sait Mollayı İngiliz yanlısı propaganda yapmaktan caydırmak için onun evini yaktı, ama bunun bir faydası olmadı.68 Sait Molla, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni geliştirme çabalarının yanısıra, aynı yıl, adı Teâl-i İslâm olan bir dernek daha kurdu. Bu dernek, Anadolu’da Kuvay-ı Milliye’ye karşı ayaklanmalar planlanmasına yardımcı oldu. Derneğin üyeleri ayaklanmalar düzenlemek için Kürt Teâli Cemiyeti ile işbirliği yaptılar.
Emperyalizm din adamlarını kullanmadaki en büyük maharetini bu toprakların özgür ve egemen kılınması savaşında vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Mustafa Kemal'in milli mücadele yıllarında karşısına çıkan en büyük engel "emperyalizmin uşağı olmuş" bazı din adamlarıydı. Bunların en başında İngilizlerin kontrolünde bulunan İngiliz Muhipleri Cemiyetinin kurucuları arasında bulunan ajan rahip Robert Flew'le birlikte sakalı ve cüppesiyle Sait Molla'yı görmemiz tesadüf değildir. İslam Teali Cemiyeti üyeleri olan Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Sait Nursi, İskilipli Atıf Hoca'nın Türk Ordusu Yunan'la savaşırken Yunan tayyareleri ile Yunanla yapılan savaşı kınayan bildiriler dağıtılması tesadüf değildir. Mustafa Kemal, Yunan ordusuna karşı var olma savaşı verirken Damat Ferit hükümetinin Adliye Nazırı Bosnalı Rüştü, evinde topladığı Müslümanlara "Yunan ordusunun galip gelmesi için dua ettiriyordu."
Bu cemiyetin iki cephe ve mahiyeti vardı. Biri alenî ve medenî teşebbüsatla İngiliz himayesini talep ve yemine matuf mahiyeti idi. Diğeri hafi ciheti idi. Asıl faaliyet bu cihette idi.
Ateşkes sonrasında İstanbul'daki siyasi çevrelerde en çok tartışılan konu, Osmanlı Devleti'nin Filipinler gibi, Amerikan mandasına sokularak varlığını koruması ve buna karşı İngilizci kesimin Ingiliz mandası tezini savunmaları olmuştur. Her ikisi de Hilafet ve saltanatın yabancı güçlerin kontrolü altına gireceğini adeta fark etmek istememişlerdir. Amerikancılar, bu ülkenin sömürgeci olamayacağı geri kalmış toplumları eğiteceği ve -herhalde- Hilafetin gücünden yararlanmaya kalkışmayacağı kanısındaydılar. Said Molla'nın öncülüğünü yaptığı İngiliz Muhipleri Cemiyeti ile Alemdar gazetesinin yayınları, kurtuluşu İngilizlere "Mısır gibi" teslim olmakta buluyorlardı. Hilafetin ve saltanatın gücünü İngilizlere sunuyorlardı. Bu politikanın arkasında Sultan Vahdettin ve Sadrazamı Damat Ferid de vardı.