Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
En Çok Sevdiğim Filmler ve En çok sevdiğim yönetmenler
En Çok Sevdiğim Filmler (Sırayla): 1.The Godfather(1972) 2.Tokyo Hikayesi(1953) 3.Citizen Kane(1941) 4.Persona(1966) 5.Psycho(1960) 6.Sekiz Buçuk Hafta(Otto E Mezzo ) (1963) 7.Casablanca(1942) 8.Amadeus(1984) 9.Ateş Böceklerinin Mezarı(Grave Of The Fireflies) (1988) 10.Zerkalo(1975) En çok sevdiğim 250 film::imdb.com/list/ls063908771 En Çok Sevdiğim Beş Yönetmen: 1.Andrei Tarkovski 2.İngmar Bergman 3.Alfred Hitchcock 4.Stanley Kubrick 5.Federico Fellini
" Kim suya bakarsa, önce kendi yüzünü görecektir. Kendine giden her kimse kendisiyle yüzleşmeyi göze alacaktır. Ayna , pohpohlamaz, samimiyetle ona bakanı gösterir; yani dünyaya asla göstermediğimiz çünkü persona'yla kapladığımız yüzümüzü, bir aktörün maskesini. Ancak ayna, maskenin ardına geçer ve gerçek yüzümüzü gösterir. " Ingmar Bergman / Persona 1966
Reklam
Dünya Sinemasının En İyi 100 Filmi
Bir ülkeye ait film doğal olarak oranın tarihini ve kimliğini yansıtsa da sinemanın evrensel bir dili var. BBC Kültür, dünya sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerini belirlemek için 43 ülkeden 209 film eleştirmeninin görüşlerine başvurdu. İşte ilk 100'e giren filmler. Ankete katılan film eleştirmenlerinin her birinden, İngilizce filmler
Persona (1966)
Ingmar Bergman'dan müthiş bir başyapıt! Ne zamandır erteleyip durduğum Persona'yı sonunda izledim ve uzun zamandır izlediğim en acayip, en beyin gıcıklayıcı film olduğunu söylemeliyim. Çekimler mükemmel, sembolik biçimler çarpıcı. Siyah beyaz olmasına rağmen hiç sırıtmaması gerçek sanatın ölümsüz olduğu savını destekliyor, 1966 yahu 52 yıl önce!
"Sanatın yaşamımızda büyük bir rolü olduğunu düşünüyorum. Özellikle de sorunları olanlar için." *Persona, Ingmar Bergman'ın yönetmeliğini yaptığı, Bibi Andersson ve Liv Ullman'nın başrollerde oynadığı 1966 yılı yapımı bir İsveç filmi.
"Ne tuhaf... İstediğin gibi dolaşabilir, istediğini yapabilirsin. Karl-Henrik ile evleneceğim, çocuklarımız olacak. Onları büyüteceğim. Tüm bunlara karar verildi. Hepsi içimde. Kaygılanacak bir şey yok. Büyük bir güvenlik duygusu veriyor bu. Sevdiğim ve beni tatmin eden bir mesleğim var. Bu da iyi bir şey. Farklı bir yönden de olsa. Ama bu iyi... İyi." *Persona, Ingmar Bergman'ın yönetmeliğini yaptığı, Bibi Andersson ve Liv Ullman'nın başrollerde oynadığı 1966 yılı yapımı bir İsveç filmi.
Reklam
“Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma... Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok
Hemşire Alma: "İyi bir dinleyici olduğumu söylerler. Komik değil mi? Hiçbir zaman beni gerçekten dinlemediler. Senin şimdi yaptığın gibi. Sen beni dinliyorsun. Beni dinleyen tek kişi sensin." *Persona, Ingmar Bergman'ın yönetmeliğini yaptığı, Bibi Andersson ve Liv Ullman'nın başrollerde oynadığı 1966 yılı yapımı bir İsveç filmi.
Hemşire Alma: "Sonra küçük şeyler için suçluluk duyarsın. Anlıyor musun? İnandığımız her şeye ne olmuştur? Onlar gerekli değil miydiler? Aynı anda tek ve aynı kişi olunabilir mi? Demek istiyorum ki, iki kişi miydim?" *Persona, Ingmar Bergman'ın yönetmeliğini yaptığı, Bibi Andersson ve Liv Ullman'nın başrollerde oynadığı 1966 yılı yapımı bir İsveç filmi.
"Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma... Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek… Her kelime yalan… Her jest sahte… Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… İntihar etmek? Hayır. Fazlasıyla iğrenç… İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. Hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip, içine dönebilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. Kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum. Hareket etmemeni anlıyorum. İsteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. Anlıyor ve hayranlık duyuyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.” Ingmar Bergman Persona Filminden Alıntı (1966)
Reklam
Hem anlamak ya da bilmek açmazlardan kurtulmak demek değildir ki !..
"Her dilin kendine özgü suskunluğu vardır."diye fısıldıyor o adam. Bir kadın, karanlığın içinde sessizce, kaybettiği dili arıyor. Bulursa ne mi yapacak ? Susacak. Ingmar Bergman - Persona 1966
“Benim anlamadığımı mı sanıyorsun? Var olmak denilen o umutsuz düşü… Olur gibi görünmek değil, var olmak. Her an bilinçli, tetikte… Aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma… Baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… Ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek… Her kelime yalan… Her jest sahte… Her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… İntihar etmek? Hayır. Fazlasıyla iğrenç… İnsan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. Hiç değilse o zaman yalan söylemez. Perdelerini indirip, içine dönebilir. O zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. Böyle olduğuna inanır insan. Ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. Sığınağın yeterince sağlam değil. Her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. Kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. Kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. Bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. Belki orada bile değil. Seni anlıyorum Elisabeth, susmanı anlıyorum. Hareket etmemeni anlıyorum. İsteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. Anlıyor ve hayranlık duyuyorum. Bitene kadar bu oyunu oynamalısın. Ancak o zaman bırakabilirsin. Tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.” 🎬 Ingmar Bergman/ Persona (1966)
"Her dilin kendine özgü suskunluğu vardır" diye fısıldıyor o adam, bir kadın karanlığın içinde sessizce kaybettiği dili arıyor, bulursa ne mi yapacak? Susacak... Persona (1966) Ingmar Bergman
- Her sabah uyandığımda hayata karışmak için özel bir çaba sarfediyorum. Yüzüme taktığım maske mi gerçek, yoksa altında saklı olan ve benim “ben” demekten çekinmediğim varlık mı? Her şey sahte. Gerçekten nasıl güldüğümü bile hatırlamıyorum. Persona (1966) / Ingmar Bergman
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.