(..) ..dilenci çocuğun, yüzer metre sağ ve solunda, sırayla, 5 külhanbeyi nöbet bekler.. Çocuğu daimi bir göz hapsi altında bulundururlar. Uzaktan uzağa, onun, vazifesini bihakkın ifa edip etmediğine bakarlar. Velhasıl, beş insafsız, merhamet ticarethanelerinin muntazam faaliyette bulunması için beş iş adamı intizamıyla vazifeleri başında, her gün iki üç saat ispat-ı vücut ederler.. Akşamları, sakat çocuğun avuçlarında biriken sermaye beş ortak arasında taksim olunur. (..)
..benim bildiğim bir şey varsa: 1931 senesinde, İstanbul'da, Tünel civarında, Süreyya Fotoğrafhanesi civarında; beş serserinin, beş ızbandut gibi herifin, kambur, topal, sapsarı bir çocuğu, en aşağılık bir şekilde işlettikleridir.
Hatta,işte ben bile, bu hadiseden bir fıkra mevzuu çıkartarak gündeliğimi temin etmiş oluyorum.. Ve eğer dilencileri toplamakta yararlık gösterenlere mükâfat verilseydi, Beyoğlu'ndaki bu sakat çocuk, bir iki belediye memuruna mühimce bir ikramiye de kazandırmış olurdu.. Geçim dünyası bu.. Dağdağa-i hayat, derd-i maişet.!
Menfaat olmadan, hiç kimse parmağını bile kımıldatmıyor, bu fani âlemde..
*
[Ben / Yeni Gün, 27.4.1931]