İnsanın üstün ve saygın olmasını sağlayan en büyük nimetlerden biri akıldır, insan akıl sayesinde gü­zelliklerin farkına varır ve yine onunla melekler alemi­ ne iltihak eder. Kâinata bakıp yaratıcısını bilmesi ve kendisine bahşetmiş olduğu hikmet ve emanet ile, kainatta O ’nun sıfatlarının delillerini görmesi de yine akıl ile olur.
En boş insanlar kendilerine çok önem verirler, mükemmeller güvensizdir, kusurlu insan küstahtır, iyi adamsa ürkektir.
Sayfa 181 - Kültür ve Turizm Bakanlığı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Avrupa’nın en büyük dramı şudur: Kendini hiçbir zaman sevdirmemesi. Belki kendinden korkulmuş, çekinilmiş, hatta sahte yaltaklanmalar da görmüş, fakat hiçbir insan oğlunun sıcak bir yakınlık duygusunu elde edememiştir.
Ayrımlar yapma çağı geçmiş, sistem tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Günümüzde ayrım yapmaya tutkun kişiye, ruhu uzun süre önce ortadan kalkmış bir şeye sadık tuhaf bir insan gözüyle bakılıyor. Öyle olabilir, Sokrates o sırada nasılsa, bugün de aynı yalın, bilge kişidir, çünkü o hem sözcükler, hem de hayatı ile, Hamann'ın iki bin yıl sonra hayranlıkla yinelediği şu tuhaf sözde ifadesini bulan bir ayrım yapmıştır: "Sokrates yüceydi, çünkü kavradığı ile kavramadığını ayırt etmiştir."
Sayfa 10 - İş Bankası Kültür Yayınları PdfKitabı okuyor
"İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün biraz daha az bileceğiz."
Sezgin
"İnsan tuhaf bir mahluk Müştak Bey... Kendisine değer verenden kaçar, eziyet edeni sever."
Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
+ Ben insanları anlayamıyorum, aklım buna yetmiyor. - Yeryüzünde hiçbir şey birbirine değmiyor, hiçbir insan bir diğerine dokunamıyor. Kimsenin kimseye dokunamadığı bir yerde bir insan bir insanı nasıl anlasın bu mümkün değil. Canını sıkma onun için, anlamayan sadece sen değilsin, hiçbir insan bir diğerini anlamıyor.
Sayfa 173
Bu ülkede içindeki çocuk utanca boğulmuş ve bunalmış o kadar insan var ki! Ben onlara "yetişkin çocuklar" diyorum. İçi çocuk ama bedenen yetişkin... "Bunlar kötü insanlar değiller ama her türlü kötülüğü de yapabilirler."
~ Hz. Ali ~
Kendine reva görmediği şeyi, başkasına reva gören insan kâmil olamaz.
Sayfa 108 - Maviçatı Yayınları, 3.Basım, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okudu
Onu asıl şaşırtan insan neslinin nasıl olup da hâlâ yok olmadığı, insanların birbirlerini nasıl olup da çok önceden tüketmedikleriydi.
Reklam
Toplum, şiddeti alışkanlık haline getirmiş suçlulardan korunmalıdır ancak bu kişilerin hapse mi atılacağı yoksa akıl hastanesine mi kaldırılacağı bir uygulama sorunu olmalıdır, ahlaki sorun değil. Şiddeti alışkanlık haline getirmiş suçlular genellikle hapiste tutulmalıdır çünkü hapishaneler bu kişilerle başa çıkılması bakımından hastanelere kıyasla daha donanımlıdır. Bu kişilerin psikiyatrik tedaviye ihtiyaçları varsa, tedavileri hapishanede yapılabilir.
“Normal insan, dengesiz insandır. Çünkü insan, ateş üstünde duran su dolu bir kazanabenzer. Nasıl içindeki su kaynayınca kazanın kapağı atarsa, makinelerin buhar kazanlarına da artık buğu dışarı fışkırsın diye supap yapmışlardır. Buğunun artığı dışarı fışkırır delikten, kazandaki buğu da gerektiği kadar kalır, yani dengede durur. Yoksa kazan patlar. İnsan da böyle işte… Kızınca, duygulanınca, üzülünce, acılanınca, insan içinden bişey boşaltacak ki, patlamasın da dengesi yerine gelsin. Ee nasıl içini fışkırtacak? Nasıl kazanın supabı varsa, insanın da bir tahtası eksik olacak ki, burdan dışarıya su koyversin… Buyüzden işte, dengeli insan bir tahtası eksik insan demektir. O normal denilen tahtası eksik olamayanlar, günün birinde birden patlayıp bombok olur, bir daha da onarılmazlar.”
İnsan akşam yemek masasında anlatamayacağı hiçbir şeyi yapmamalıdır.
İnsanın hayatına anlam vermesinin önemini bir kez daha idrak ediyorum. İnsan mutlaka hayata, yaşadıkla­ rına bir anlam yüklemek zorunda; yani insanın bir anlam arayışı var.
Gerçi evlilik denilen şey yalnızca bir alışkanlık; kötü bir alışkanlık. Yine de insan kaybettiğinde en kötü alışkanlıklarını bile özlüyor.
Resim