İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok "şey"e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi'nin elleri "şey" yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz. Yüzleri yorgun ve acılıdır. "Şey'ler üretmek, ürettikleri "şey'leri korumak zorundadır onlar. "Şey'lerini takınıp küçük kum karıncaları gibi yerlerde sürünürler. "Şey'leri ele geçirmek için soğukkanlılıkla her türlü kötülüğü göze alırlar. Erkeklik onurunu ya da gerçek gücü ölçmek için değil, yalnızca "şey'ler uğruna savaşırlar birbirleriyle.
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok "şey"e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi'nin elleri "şey" yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz. Yüzleri yorgun ve acılıdır. Çoğu, Büyük Ruh'un "şey'lerini görmekten acizdir. Köy meydanında keyifli şarkılar söylemekten, güneşli bayram günlerinde dans etmekten  bizler gibi kollarının, bacaklarının mutluluğunu yaşamaktan acizdir.
Reklam
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok "şey"e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi'nin elleri "şey" yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz Yüzleri yorgun ve acılıdır.
Milena’nın Franz Kafka’yı anma yazısı
Prag’da yaşayan alman şair Franz Kafka evvelki gün, Viyana olaylarındaki Klosterneuburg yakınlarında bulunan Kierling Sanatoryumu’nda hayatını kaybetti. Onu burada pek az insan tanırdı, çünkü kendi kabuğunda yaşayan biriydi, bilen ve dünyadan korkan bir insandı; yıllardır verem hastasıydı ve bir yandan hastalığı iyileştirmeye çalışsa da, diğer
Gönlü kırık kimsenin yüreği acılıdır. Acı ve istirap, insanı manevi bakımdan olgunlaştırır, pişirir. Mevlana'nın "hamdım, piştim, yandım" sözünü bu bağlamda okumak gerekir. İnsan bilebilirse eğer, acılar ve zorluklar insanı pişirir. Önemli olan o zor anlarında insana yardım etmek, zorlukları atlatmasına yardımcı olmaktır.
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca,o kadar çok şeye gereksinim duyar ki,bu yüzden Papagalinin elleri şey yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz.Yüzleri yorgun ve acılıdır.Çoğu Büyük Ruhun "şey"lerini görmekten acizdir.Köy meydanında keyifli şarkılar söylemekten,güneşli bayram günlerinde dans etmekten, bizler gibi kollarının bacaklarının mutluluğunu yaşamaktan acizdir.
Reklam
Uygarlık..
İnsanın doğumu son derece tatsızdır. Pistir. Fazlasıyla acılıdır. Bazen de tehlikelidir. Ve illa ki kanlıdır. Aynısı uygarlık için de geçerli.
Sayfa 186Kitabı okudu
Jeremie Taylor'un görüşüne göre, doğmak, ölmek kadar açılıdır belki.
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok "şey"e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi'nin elleri "şey" yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz. Yüzleri yorgun ve acılıdır. Çoğu, Büyük Ruh'un "şey"lerini görmekten acizdir.
Sayfa 48 - AyrıntıKitabı okudu
Bir kez analarının ölüm döşeğinin başında, üç köylüyle dirsek dirseğe oturmuştum. Hiç kuşkusuz acılı bir şeydi bu. Göbek bağı ikinci kez kesiliyordu. Bir düğüm ikinci kez çözülüyordu: bir ku­şağı ötekine bağlayan düğüm. Bu üç oğul yalnız kaldıklarını gö­rüyorlardı, her şeyi öğrenmeleri gerekti şimdi, bayram günlerinde çevresinde toplanacakları bu
Reklam
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok “şey”e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi’nin elleri “şey” yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz. Yüzleri yorgun ve acılıdır.
Bazı geceler üzerimize yıkılır, gündüzün mavisi her yanımızı sarar, giderek koyulaşır ve siyaha döner. İçindeki güneş o siyahın arasından doğmaya çalıştıkça hissettiğin şeyin adıdır ruhun sancısı. Her birimizin içinde bir güneş yatar, doğamadıkça ruhumuz sancır. Bir kadının doğum anı gibi, içimizdeki tüm potansiyeli ortaya çıkarıp parlamaya çalışmak bir doğum kadar sancılıdır. İnsan önce annesinden doğar, sonra ruhundan... Hangisi daha acılıdır bilmiyorum, zira hiç sorabilecek bir annem olmadı. Güneş her sabah doğarken gökyüzü de acı çeker mi? Güneşin doğuşu da sancılı mıdır bizimki gibi? Evrende acıyı bilen ve tadan sadece biz canlılar mıyız, en büyük merakım bu. Peki acı sonsuz mu yoksa yeterince acı çektikten sonra bir daha acı çekmeme hakkına sahip olabilir miyiz? Bugün bunu öğrendiğim gündü.
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok "şey'e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi'nin elleri "şey" yapmaktan dinlenmeye fırsat bulamaz. Yüzleri yorgun ve acılıdır. Çoğu, Büyük Ruh'un "şey"lerini görmekten acizdir. Köy meydanında keyifli şarkılar söylemekten, güneşli bayram günlerinde dans etmekten bizler gibi kollarının, hacaklarının mutluluğunu yaşamaktan acizdir.
İnsan gerçek bir Avrupalı olunca, o kadar çok "şey'e gereksinim duyar ki, bu yüzden Papalagi'nin elleri "şey" yapmaktan dinlenmeye firsat bulamaz. Yüzleri yorgun ve acılıdır. Çoğu, Büyük Ruh'un "şey"lerini görmekten acizdir.
Resim