Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
çok naif
“Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde.”
Kalbi, bedeni ve aklı, birkaç mil­yon yıl sonra olacağı gibi ayrı bölmelerde bulunmayıp he­nüz birbiriyle sıkı sıkıya bağlı olan insan yapısı düşünüldü­ğünde, iyi bir akşam yemeğinin iyi bir sohbet açısından önemi çok büyüktür. Kişi iyi bir yemek yememişse, iyi dü­şünemez, iyi sevemez, iyi uyuyamaz.
Sayfa 22 - İletişim Kitapevi
Reklam
Çoğu kişi, çevresini ilk muhakeme etmeye başlamasıyla, "Burada olmaz, ben buradan gideyim," hayalini de kurar. Giden gider, diğerleri de hayal kurmaya devam eder. Başka bir yerin hayalini kurmak ve hayalindeki yere gitmek, ulaşmaya çalışmak herkesin en doğal hakkıdır. Gelgelelim bir toplum açısından, böyle bir hayale çok fazla insanın kapılması normal değildir. Sağlıklı da değildir.
Sayfa 17
İnsanda ibret almama gafleti de var. Halbuki insan aşağı yukarı aynı mizaca sahip. Geçmişteki insanların başına gelen bugün bizim de başımıza gelecek. İnsan hırsı olan bir varlık, bu hırs bireysel manada kaldığı zaman çok küçük bir çevreyi rahatsız ediyor ama büyük bir önderin hırsı bütün toplumu etkiliyor. Nefsin getirdiği o hırs o özgüven insanlar açısından menfi bir sonucun meydana gelmesine sebep oluyor. İnsan tabiatı çok kolay değişmiyor.
Gerçi, Medeniyet bir bütündür. Onu parçalayıp istediğinizi alıp istediğinizi reddet­meniz o kadar da sizin elinizde değildir. Ama bizim kadar da, ters bir alıntı mantığına saplanmış başka bir ülke yoktur. Bundan da anlaşılıyor ki, büyük bir ruhi şok esnasında bu tür bir yanlış yola sürüklenil­miştir. Bir uyurgezer ya da daha doğrusu bir med­yum gibi, uyutulmuş bir insan gibi ...
Mükemmeliyete ulaşmak insan açısından neredeyse imkansızdır.Kusursuzluk,doğanın kendinde bile yoktur.Sosyal hayatın içinde kalabalıklarla yaşayan ve dış uyaranların manipülasyonuna fazlasıyla açık bir canlı olarak insanın, kusursuz olmaya çabalaması,yıpratıcı,yorucu ve gereksiz bir mücadeledir.
Reklam
Sevmek, yaşamın bizi sürüklediği uçuru­mun kıyısında tutunduğumuz o incecik gelincik sapı, ölümle dirim arasındaki baş dönmesidir. Üstümüze yürüyen duyar­sızlığın o siyah ordusuna karşı, yürek çarpıntılarından oluştur­duğumuz ışıklı bir korunaktır. Sevmek, bizi onaran, acısından bile haz aldığımız belki de tek incinme, bütün hüznü, iyimser­liği ve ikircimine karşı, sesimizin en duru aktığı yataktır.
Sayfa 73 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okuyor
Huzursuzluk.
Ve bu dünyada başkasının acısından sonsuza kadar kaçabilmek mümkün değildi. Çünkü dünya o kadar büyük bir yer değildi. İnsan nerede olursa olsun, dünyanın öbür ucundaki bir trajedinin sonuçlarına bir gün elbet maruz kalıyordu. Kendisinden ne kadar uzakta olursa olsun, bir savaştan çıkan dumanı er geç diğerlerine çekiyordu.
Sayfa 42 - Doğan Kitap Yayınları
"İnsan birini, hayal gücüne dayalı bir duygudaşlık hissetmeden, dünyayı bir başkasının bakış açısından görmeye başlamadan sevemez."
Sayfa 244Kitabı okudu
Kalbi, bedeni ve aklı, birkaç mil­ yon yıl sonra olacağı gibi ayrı bölmelerde bulunmayıp henüz birbiriyle sıkı sıkıya bağlı olan insan yapısı düşünüldü­ğünde, iyi bir akşam yemeğinin iyi bir sohbet açısından önemi çok büyüktür. Kişi iyi bir yemek yememişse, iyi dü­şünemez, iyi sevemez, iyi uyuyamaz.
Sayfa 22 - İletişim Kitapevi
Reklam
Ey insan ! Kulak ver! Derin gece yar ısı ne söyler ? " Uyudum, uyudum -, " Uyandım derin rüyalardan: - "Derindir dünya, " Daha derindir , gündüzün düşündüğünden. " Daha derindir acısı -, " H a z - daha derindir yürek acısından : " A cı d e r ki: Y o k ol! " Oysa tüm hazların istediği bengilik-, " Derin mi derin bengilik !"
Sayfa 332 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ayrıca estetik kuram açısından bakıldığında, eğer insan denilen yaratığın psişik dışavurumları bu kadar acayip çarpıklıklarsa, birbiriyle çelişmeyen hangi önerme, kötücül ve kaotik bir sapıklık olarak, tabiata karşı marazi bir günah olarak böylesine biçimsiz ve çirkin bir belirsizliği ifade edebilir veya betimleyebilir?
Bizim ve bir başka insan arasındaki bağlar, yalnızca zihinlerimizde var olur. Bu bağlar zayıfladıkça, hafıza onları salıverir; aldanmak istediğimiz ve insanları, aşk hariç olmak üzere, dostluk, kibarlık, hürmet ve saygıyla aldattığımız yanılsamalara rağmen, tek başımıza var oluruz. İnsan, kendinden kaçamayan, hemcinslerini yalnızca kendi açısından tanıyabilen bir yaratıktır; aksini iddia ediyorsa bilin ki yalan söylüyordur.
Bir insan dini kabul eder, dindar olur veya olmaz; Allah'a inanır veya inanmaz. Ama kültür bağlamında o toplumun hayatını asırlarca biçimlendiren büyük bir kültürel mirasın bir çırpıda yok sayılması, kültürel devamlılık açısından çok korkunç. Allah'a inansanız da inanmasanız da bu top- lumda yaşıyorsanız, bu toplumun tanrıyı Allah ismiyle andığını bilirsiniz.
Bir insan ne denli üstün zekalı ve bilgili olursa olsun, eğer duyarlılıktan yoksunsa; kafa açısından görkemli bir dev, duygu açısından zavallı bir cüceyse, ben neyleyim böyle bir adamın dostluğunu?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.