Bu ilkelere dayanarak artık ateş ısıtır, su serinletir demek yerine tin ısıtır gibi şeyler söylemeliyiz. Böyle konuşan birine haklı olarak gülünmez mi? Bunu hak eder derim; böyle bir şey üzerine ''bilginlerle düşünüp sıradan insanlarla konuşmalıyız''. Tanıtlamanın Kopernikçi dizgenin doğruluğuna inandırdığı kimseler yine de güneş ''doğuyor'', ''güneş batıyor'' ya da ''güneş meridyene geliyor'' derler, eğer gündelik konuşmalarda farklı bir tutum takınsalardı kuşkusuz bu gülünç olurdu. Burada söylenenler üzerine biraz düşünüldüğünde sıradan dil kullanımının inançlarımızı değiştiremeyeceği, kargaşa yaratmayacağı görülür.
. Hakikat herkesin çığlığıdır ama az sayıda kişinin oyunudur. . . .
Reklam
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
İnsan bilinçli bir varlık olarak, toplumsal gelişme süreci içinde ortaya çıkar . Bu nedenle , insanın ve onun bilgisinin ne olduğu sorunu , salt doğa bilimsel ya da sibernetiğin alanına giren bir sorun olmayıp , daha çok felsefenin ve toplum bilimlerinin alanına giren bir sorundur ..
Sayfa 103Kitabı okudu
Öyleyse biraz düşünebilen için Tanrı’nın ya da zihinlerimizin yanıbaşmda, zihinlerimizde bizi sürekli et­kileyen bütün bu ideaları ya da bu duyumları yaratan, kendisine saltık ve bütünüyle bağlı olduğumuz, kısaca söylersek, "içinde yaşadığımız, devindiğimiz, varlığımı­zı bulduğumuz" bir tinin varoluşundan daha apaçık bir şey olamaz. Zihnimizin bu denli yakınında duran, böylesi açık ve büyük bir gerçeğe bu kadar az insanın kulak vermiş olması, Tanrı’nın böylesi açık belirtileriyle kuşa­tılmışken, sanki fazla ışıktan körleşmiş gibi bunlardan pek az etkilenen insanın ahmaklığının ve dikkatsizliğinin acıklı bir örneğidir.
Sayfa 129 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Düşünmeyen kalabalık genellikle Tanrıyı görmediğini öne sürer. Onu bir insanı gördüğümüz gibi görebilseydik varlığına inanır ve buyruklarını yerine geti­rirdik derler. Heyhat! Herşeye egemen olan Efendimiz'i türdeşlerimizi gördüğümüzden çok daha bütün, çok da­ha açık bir biçimde görmek için gözümüzü açmamız ye­ter.
Sayfa 128 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Doğa­nın etkileri insan etmenlerine yüklenen etkilerden sayıca daha çok ve çok daha önemli oldukları için Tanrının varoluşunun insanların varoluşundan çok daha apaçık al­gılandığını bile söyleyebiliriz. İnsanı ya da ortaya çı­kardığı bir etkiyi gösteren tek bir im yoktur ki Doğayı Ya­ratan tinin varlığını daha da belirgin kılmasın.
Sayfa 127 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Örneğin istence ruhun devinimi deniyor: işte bu insan zihninin tıpkı bir topa raketle vurulduğunda to­pun zorunlu olarak devindiği gibi duyu nesneleri tarafın­dan itildiği, yönlendirildiği yolunda bir inanç aşılamak­tadır. Buradan ahlâk için tehlikeli sonuçları olacak sayısız kuruntu ve yanlış doğar. [Filozoflar kendilerine dönme­ ye ve söylediklerinin anlamını düşünmeye razı olabilseler bütün bunlardan kurtulacağımızdan ve doğruluğun yalın, düzgün ve tutarlı bir biçimde ortaya çıkacağından hiç kuşkum yok.]
Sayfa 126 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Doğal cisimleri sürekli etkileyen devinim, değişim, çürüme ve çözünmelerin (ki doğa düzeni deyimiyle anlatmak istediğimiz bunlardır) etkin, yalın ve bileşik olmayan bir tözü etkilemesinin olanaksızlığından daha açık birşey olamaz; öyleyse böyle bir varlık doğanın gücüyle çözündürülemez; bu da insan ruhu doğal olarak ölümsüzdür demektir.
Sayfa 124 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Aslında insan ruhunu beden gibi ölümlü ve bozulabilir birşey gibi gö­renler onun belli belirsiz bir yaşam ateşinden ya da bir canlılık dizgesinden başka birşey olmadığını ileri süren­lerdir; böyle bir varlık kolayca dağılıp gidecektir, barına­ğının yıkılmasından sonra varlığını sürdürmesi olanak­sızdır. Kötüler erdeme ve dine karşı en etkili zehir olan bu sanıya hırsla sarılmış, ona büyük değer vermişlerdir.
Sayfa 123 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bunun bir sözcük için kavga koparmak olduğu, başka adların dolaysız an­lamlarına idea demeyi herkes kabul ettiğine göre tin ya da ruh adlarıyla gösterilen şeyin de aynı biçimde adlandırılmaması için bir gerekçe olmadığı söylenecek olursa, ben de bunu zihnin bütün düşünmeyen nesnelerindeki ortak özellik edilginliktir, nesnelerin varoluşları algılanmaktan başka birşey değildir, ruhun ya da tinin varo­luşu ise algılanmak değildir, o varoluşu algılamaktan ve düşünmekten başka birşey olmayan etkin bir varlıktır diyerek yanıtlarım.
Sayfa 122 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Eski ve kökleşmiş önyargıların ilke sayıl­ması sıkça karşılaşılan bir durumdur; önermeler bir kez ilkeler kadar güçlü ve güvenilir kılındıklarında yalnızca kendilerinin değil, onlardan çıkarılabilen şeylerin de sı­ nanmasına hiç gerek duyulmaz. Bu yolla insan zihnine yutturulamayacak saçmalık yoktur.
Sayfa 113 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Son zamanlar­ da Tanrı'nın dile getirilmesi olanaksız özniteliklerinin uzaya uyduğunu göstermeye kalkışanlar bile olmuştur. Bu öğreti Tanrısal Doğa'ya hiç mi hiç yakışmıyor; ancak çoğunluğun benimsediği sanılara sımsıkı tutunduğumuz sürece ondan nasıl kurtulabiliriz bilmiyorum.
Sayfa 108 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
Pekçok tanrıbilimci ve büyük filozof uzayın sınır­larını ve yok olmasını kavramayı güç buldukları için onun tanrısal olduğu sonucuna varmıştır.
Sayfa 108 - Bilim Sanat YayınlarıKitabı okudu
181 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.