Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları: Dünyayı Yöneten Rotschild Ailesi
Gönderen: Aysal Bülent
Ülkemizin neden bölünmesi isteniyor? Gazi Mustafa Kemal'in bildiği ve bizi uyardığı hitabenin ne anlama geldiği... Sağ-sol ayrımı, gerçekte de var mıdır? İşte bu soruların bir kısmının yanıtı;
Bilinen Tarihin Bilinmeyen Yanları
Hitler, dünya
Kötülüğü cesaretle ilişkilendiririz genellikle. Cesur olmayan bir kişinin kötülük yapamayacağını düşünürüz. Oysa kötülüğün asıl problemi cürettir. Kötülük başlı başına haddi aşmaya cüret etmektir. Sanırım cüret ve cesaret kelimeleri bu anlamda birbirlerini destekleyen kelimeler. Cüret etmek fiili cesareti etmeyi de kapsar. Ne ki yaşam kötülüğü
Zaman 17. yüzyıl. Yer Hollanda'ın Amsterdam şehri. Burada yaşanan ticari hayatın içinde yer alan kahvenin gelişi, tüketimi, emtia olarak borsası ve bunun etrafında dönen olayların anlatıldığı; zaman-mekan ikilisi içinde güzel kurgulanmış bir roman. Borsanın yapısı, yükselmesi, düştüğünde yaşanan sıkıntılar, ihtiraslar, kuşkular ve hırsların harmanlanması sonucu ortaya güzel bir çalışma çıkmış.
Tabii, ticaret dediğimizde ticaretin en önemli unsuru olan insan ve Yahudi tüccarları da kitabın içinde bulabiliyorsunuz. Sadece Yahudi tüccarlar da yok, diğer din ve farklı milletlerden gelen insanların o zaman ki Avrupa'nın en önemli liman ve ticaret kenti olan Amsterdam'daki maceralarını, yaşayışlarını, kültürlerini görebiliyorsunuz.
Sayfa 26'dan itibaren Yahudi tarihi, aile yapısı ve sosyal ilişkilerine yönelik ayrıntılı bilgiler verilmekte. "Yahudi gibi ibadet edilmesine izin verilmeyen bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak Portekiz'deki Lizbon kentinde doğdum. Atalarım ya Katolik inancını seçmek ya da varlıklarından vazgeçmek zorunda bırakıldıkları için bizlere Yeni Hristiyan ya da Dönmeler deniyordu."
Bir de Türkler. Onlar da orada. "Kahvehane" işleten kişiler olarak.
Bu kitabı 2012 yılında okumuş ve notlarını çıkarmışım. Kitabın şu an satışı yok. Ancak sahaflar da bulabilirsiniz. Beğendiğim bir kitap.
Tahıl borsası, pamuk borsası, altın borsası gibi, insan değerinin de borsası vardır; bu borsa pazarında insanın değerini biçen dostları, arkadaşlarıdır. Kol saatini satılığa çıkaran adamın da borsada değeri birden düşer. Dostları, evine misafir gelmeye çekinirler, gelseler de tedirgin olurlar.
Tahıl borsası, pamuk borsası, altın borsası gibi insan değerinin de borsası vardır; bu borsa pazarında insanın değerini biçen, dostları, arkadaşlarıdır...
“(…)Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.”
Biliyorsun ki ligler başladı ve yakında çok şey unutulacak. Kâr zarar hesapları , makam mansıp kaygıları dünya görüşünü ayırt etmeksizin insanların hayatına sokulacak. Sözümona mazlumların , keyfini doyasıya sürdükleri mikroiktidarlarda zalimleştikleri , “ kükreyen fare “ ye döndükleri günler de gelecek. Bir delikanlı zam istediğinde ona yine uhrevilikten söz edilecek , insanların mal ve mülkleriyle kıymet buldukları insan borsası kaldığı yerden devam edecek. Bir bakacaksın ki çoklarının parmakları zap aletinde kızıp küfredilen TV kanallarındaki müptezel “şov”lara uzanacak ve unutuş , penceresini sonuna dek açacak.
Jack LONDON hayranlığımın iyice pekiştiği bir kitap incelemesi ile yeniden karşınızdayım ey internet ahalisi. Demir Ökçe kitabı yazara ait okuduğum dördüncü kitap. Ve okumuş olduğum bu dört kitabı göz önüne alıp bir değerlendirme yaptığımda, her ne kadar Vahşetin Çağrısı (1903) ile Beyaz Diş (1906) kitabının birbirine benzer mahiyette konular
Antik çağda erdem olarak tanımlanan çalışma, kapitalizmin verisi olan modern toplumlarda da bir erdem olarak anlaşılmıştır. Buna rağmen modern toplumda bu kavramın anlamı, Aristoteles’in atfettiği değerin hayli ötesinde bulunmaktadır. Doğal bir eylem olan çalışma, kapitalizmin öngördüğü özel bir eyleme dönüşmüştür. Kapitalizm koşullarında
ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Ateistler, deistler ve bilimi din gibi gören çevreler sürekli sordukları sorularla dindar kesimi zorlamayı ve özellikle gençlerin kafasını karıştırmayı hedeflemektedirler. Soruların kimisi “din bir tane ise neden birden çok mezhep var?” gibi basit ama bilgisiz kimselerin aklını çelmeye
Hatırlarsanız, 17-25 Aralık'ta FETÖ'nün kumpas davalarıyla hükümeti devirme planı suya düşünce yargıda ciddi bir temizlik harekâtı başlatıldı. HSYK'yı FETÖ'den temizlemek için muhafazakârlar, sosyal demokratlar ve ülkücüler birlik olup 'Yargıda Birlik Platformu' kurdu.
15 Temmuz'daki hain darbeden sonra bir kısım FETÖ'cüler ihraç edildi. Bir