İnsan, doğayı kötüye kullanmadan, koruyarak işlemelidir.
Canlıların yok edildiği bir dünyada insan ruhu yalnızlık duygusundan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın; bugün canlıların başına gelen, yarın insanın başına gelecektir. Çünkü, bunlar arasında bir bağ vardır. Toprak insana değil, insan toprağa aittir.
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Atasözünü bilirsin ya: Kâr, zararın kardeşidir. Bugün zengin olduğun halde yarın kendini dilenirken buluverirsin.
Yaşayan hiçbir şey yakalanıp hapsedilemez. İnsan var olduğu sürece tam bir şükran duyarak, açıklıkla, her türden deneyimlere izin vererek yaşamalı. Şükran duyarak ama yarın korkusu duymadan. Eğer bugün güzel bir sabah, güzel bir gün-doğumu, kuş sesleri, çiçekler getirdiyse niye yarını dert edesin? Yarın başka bir gün. Belki gündoğumu başka renkler getirecek. Belki kuşların sesi biraz değişecek, belki yağmur bulutları ve yağmurun dansı olacak. Ama onun kendi güzelliği, kendi armağanı var.
İnsanoğlu hiç belli olmaz… Bugün böyleyse, yarın şöyle. İnsan her gün yeniden doğabilir isterse. Ama her sabah anadan yepyeni, başka bir insan olarak doğabilir. İyi de doğabilir, kötü de…
Hiçbir ülkünün ardında olmayarak, yalnız yiyip içmeyi düşünmek ve yalnız bugün için yaşamak, insanlara hiçbir şeref vermez.. Bu kadarını hayvanlar da yapar. İnsanlık ülkü için, yarın için yaşamak, bu uğurda fedakarlık etmek ve ölmektir. Ölümden hayvanlar kaçar. İnsan, şeref için ve muhteşem saydığı bir gaye için ölmesini bilen yaratıktır.
Reklam
İnsan, bugün açan, yarın solan kır çiçekleri gibidir, insanın zamanı ancak bir mevsimdir, gelir ve geçer. Stephen King
Düşünmemiz de gerek... Neden derseniz, insanın eli ve bedeninden sonra beyninin bazı özelliklerinin makineye geçtiği zamanlara geldik; şimdi düşünme, kavrama, yanıtlama gibi daha kapsamlı yetilerin makineleşmesine gidiliyor. Bu, bir yandan insanlığın bugünkü kaygı uyandıran siyasal, toplumsal, ahlâki çökmüşlüğünü ve zeki makinelerin insanlık adına gelişmeden çok tehlike olabileceği olasılığını akla getiriyor; öte yandan akıllı makineler dünyasında insana ne olacağını. Örneğin insan süper zeki makinelere karşın yönetimi elinde tutmayı becerebilecek mi, yoksa işe yaramaz hale mi gelecek? ması sağlanabildiğinde, bu teknolojiler tüm insanlığın hizmetinde mi olacak, yoksa birilerinin ötekilere karşı güçlenmesini sağlayarak köleliği mi hortlatacak? 3D makinelerle her şeyin üretimi mümkün olunca bundan refah mı üretilecek, silah ve savaş bolluğu mu? Kısacası öyle gelişmelerden söz ediliyor ki, bugün “açıl susam açıl” misali olan sihir, yarın “Alaattin’in Lambası”na dönüşecek amma Alaattin’in lambasının insanın dileklerini yerine getirmesi gibi, yarının teknolojilerinin getirecekleri de insanın, insanlığın ne isteyeceğine bağlı olarak değişecek. Neyin isteneceğiyse kuşkusuz insanlık durumuna bağlı!
Etiketleri sevmiyorum. Özellikle de kendim seçmediğim zaman. İsimlere takılıp kalmamalıyız diye düşünüyorum. Bu şekilde, öldüğüm zaman kimse  benim için üzülmez. Düşünsene kim için üzülecekler? Okyanus için mi, Rüzgar için mi, yarın alacağım başka bir isim için mi? İnsan sürekli bir şeylere fazla anlam yükleyip onlara bağlanıyor. Bu gece burada Rüzgar'ım ve bu gece burada sizinle tanıştım. Yarın sizin için yok olacağım, yarın beni tanımıyor olacaksınız. Bu şekilde hiç kimse olabiliyorum. Nerede doğduğumun, kim olarak doğduğumun önemi yok. Dilimin, dinimin, ırkımın bir anlamı yok. Benim işte, herkes kadar etten ve kemikten. Herkes ve hiç kimseyim.
Kâr, zararın kardeşidir. Bugün zengin olduğun hâlde yarın kendini dilenirken buluverirsin.
Reklam
Bugün var isek; yarın yok olup gideceğiz...
.
Süheyla

Süheyla

@suheyla991
·
11 Nisan 18:36
"İnsanoğlu o kadar dünyevîleşir ki, mezar kazan bile öleceğine inanmaz.”
İmam Gazali
İmam Gazali
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
ACABA BUGÜN O GÜN MÜ?
👉Allah Resûlü (s.a.v.) bir gün ashabına geleceğe ilişkin bir şeylerden bahsediyordu. Sözünün bir yerinde “bu söylediğim, [dine ilişkin] ilmin ortadan kalkmasından sonra olacak” dedi. Sohbeti dinleyen Ziyad bin Lebîd isimli sahabî şaşkınlıkla peygamberimize sordu: “Ey Allah’ın Resûlü! İlim nasıl ortadan kalkabilir ki? Biz Kur’an’ı okuyoruz,
83 syf.
10/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Video: youtu.be/gNHx28QeW-o Haney Yaşamalı. Tahsin Yücel'den okuduğum 2. kitap. Haney Yaşamalı; 9 öyküden ve 83 sayfadan oluşuyor. Haney Yaşamalı, 1955 yılında yayımlanmış. 1956'da 2. Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanmıştır. Kitaptaki hikâyelerde; insanın günlük yaşantısından doğadaki diğer canlılara varıncaya kadar
Haney Yaşamalı
Haney YaşamalıTahsin Yücel · Yenilik Yayınları · 195599 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.