Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanın içsel doğası hayvanların içgüdülerinin tersine güçlü, egemen ve yanılmaz değildir. Zayıf ve hassastır. Alışkanlıklara, kültürel baskıya ve olumsuz tavırlara kolaylıkla boyun eğer.
İnsan, doğası itibariyle de fazlasıyla iyimser. Az zamanda çok iş halledebileceğimizi zannediyoruz ve işleri normalde tamamlanabilecek süreden daha kısa sürede bitirebileceğimizi düşünüyoruz.
Reklam
"İnsan doğası" sınırlı:
"Sevinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyor. Burada sorun zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi."
İnsan davranış kalıplarını ileri doğru dönüştüren gerçek bir dürtü olan öğrenme kapasitesinden başka hiçbir şey insanı içgüdülerinin temel planından bu kadar uzaklaştıramaz. Varoluşumuzun değişen koşullarından ve uygarlığın getirdiği yeni uyum ihtiyacından en çok o sorumludur. Aynı zamanda, insanın içgüdüsel temeline yabancılaşmasından doğan çeşitli psişik rahatsızlıkların ve zorlukların, yani köklerinden kopmasının ve kendisi hakkındaki bilinçli bilgisi ile özdeşleşmesinin ve bilinçdışını zedeleme pahasına bilinçle bu kadar ilgilenmesinin kaynağı da odur. Sonuç olarak, modern insan ancak kendisinin bilincinde olabildiği ölçüde tanıyabilmektedir kendisini. Bu da büyük ölçüde çevresel koşullara, bilgi edinme dürtüsüne ve özgün içgüdüsel eğilimlerini bir ölçüde değiştirerek kontrol altına almasına bağlı olan bir yetenektir. Dolayısıyla insanın bilinci çevresindeki dünyayı gözlemlemeye ve araştırmaya yönelir ve ruhsal ve teknik kaynaklarını bu dünyanın özelliklerine uyarlamaya çalışır. Bu iş o denli zorlayıcı ve yerine getirildiğinde o denli karlı bir iştir ki, insan bu süreç içinde kendini unutur. İçgüdüsel doğası ile ilişkisini kaybeder ve gerçek benliğinin yerine kendi hakkındaki fikrini koyar. Ve hiç farkına varmadan bilinçli faaliyetinin ürünlerinin gerçeğin yerine geçtiği, tamamen kavramsal bir dünyanın içine kayar. İçgüdüsel doğasından kopması insanı kaçınılmaz olarak bilinç ile bilinçdışı, ruh ile doğa, bilgi ile inanç arasında çelişkiye sokar. Bu bölünme insanın bilincinin artık içgüdüsel yönünü görmezden gelemediği veya bastıramadığı noktada patolojik hale dönüşür.
...eğer insanların bilincini, duygularını, örf ve adetlerini dış koşullar belirliyorsa, yalnızca bu koşullardaki değişikliğin insanların bilincini değiştirebileceği besbelli bir şeydir. Sonsuz bir insan, "sonsuz bir insan doğası" yoktur. Bireysel bir varolma savaşımının geliştiği bir özel mülkiyet düzeninde, insanın bir başka insan için kurt olması "doğal"dır. Sosyalist yarışmanın, sosyalist mülkiyetin geliştiği bir düzende, insanlar arasındaki kardeşlik fikirlerinin zafer kazanması kaçınılmaz bir şeydir.
İnsan doğası," diye sürdürdüm konuşmamı, "sınırlı: Sevinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyor. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da edememesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf."
Reklam
"İnsan doğası itibariyle iyidir", ya da "insan doğası itibariyle kötüdür" dediğimizde, bu sadece onun içinde iyi ya da kötü (yani yasaya karşı gelen) maksimlerin benimsenmesine dair nihai (bizim için anlaşılmaz) bir zemin bulunduğu ve insan olarak kişinin bu zemine sahip olduğu anlamına gelir; buna bağlı olarak da kendi türünün karakterini ifade etmiş olur.
Sayfa 34 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okuyor
"Varoluşçuluğu okurlara tanımlamak mı? Çok kolay bir iştir bu! Felsefe terimleriyle söylersek, her nesnenin bir özü, bir de varlığı vardır. Öz, sürekli nitelikler topluluğu demektir. Varlık (ya da varoluş) ise dünyada etkin (aktif) olarak bulunuş demektir. Çoğu kimseler özün önce, varoluşun sonra geldiğine inanırlar. Örneğin, bezelyeler bir bezelye düşüncesine göre yerden biter, yuvarlaklaşırlar. Hıyarlar, ancak hıyarlık özüne uyarak hıyar olurlar: Bu düşünüş köklerini dinden alır. Bir ev kurmak isteyen kimsenin, ne biçim bir nesne yaratmak istediğini iyice bilmesi gerekir: Burada öz, varoluştan önce gelir. İnsanları Tanrı'nın yarattığına inanan kimselerse şöyle düşünürler: Tanrı, insanları kendindeki insan düşüncesine göre var eder. Öte yandan, inançsız kimseler de şu geleneksel görüşe bağlanırlar: Nesne, ancak özüne uyduğu zaman var olur. Nitekim 18. yy. hep şuna inandı: Bütün insanlara özgü ortak bir öz vardır; bu değişmez özün adı 'insan doğası'dır. Varoluşçuluk ise tam tersini öne sürer bunun: İnsanda -ama yalnız insanda- varoluş özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendi yaratır. Nasıl mı? Şöyle: Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirlenme yolu hiç kapanmaz, her zaman açıktır."
İnsan doğası böyleydi işte. Hayatta kalma içgüdümüz çok kuvvetliydi ve sorunlarımızın sandığımız kadar kötü olmadığına kendimizi ikna etmek için her fırsatı değerlendiriyorduk
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
... devlet istilanın bir ürünüdür ve kazanan grubun yenilene egemen olmasından kaynaklanır, ama salt silah gücüne dayalı bir devlet de uzun ömürlü olamaz. Çünkü insan doğası gereği zora ve baskıya karşı inatla direnme eğilimindedir.
"Kötü bir düşünce yanlış bir yorumlamadan doğmadıkça insan doğası suç işlemekten tiksinir."
İnsan doğası, sınırlı: Se­vinç, üzüntü, acıya belli bir dereceye kadar katlanabiliyor ve bunun üstüne çıkınca mahvoluyor. Burada sorun birinin zayıf ya da güçlü olması değil, ister psikolojik, ister fiziksel olsun, duyduğu üzüntünün miktarına tahammül edebilmesi ya da ede­memesi. Bana göre, yüksek ateşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır de­mek de o kadar tuhaf."
Sayfa 46 - WertherKitabı okuyor
hayal kırıklığınız her zaman sizin gerçekçi ol- mayan beklentinizden ortaya çıkar. Gerçekliği beklentilerinizle aynı çizgiye getirmek için değiştirmeye çalışabilirsiniz tabii ki, fakat bu her zaman pratik olmayacaktır; özellikle de bu beklentiler, diğer kişilerin insan doğası anlayışlarına karşılık gelmeyen idealleri temsil ediyorsa. En basit çözüm beklentilerinizi değiştirmek olacaktır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.