Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
tırpandan e-maille ölüme :)
Ölüm devam etti, Eğer seni göndermiş olsaydım, o pek bayıldığın şipşak usullerle işi çoktan bitirmiş olurdun, ama devir değişti, yöntemleri de sistemi de yenilemekte fayda var, teknolojideki ilerlemeleri takip etmek gerek, örneğin elektronik posta kullanmalıyız, en hijyenik iletişim yöntemi olduğunu duymuştum, ne mürekkep lekesi oluyormuş mektupta, ne de eli boyanıyormuş insanın, pek de hızlıymış üstelik, insan microsoftun Outlook expressini açar açmaz görüyormuş yollanan mektubu, benim açımdan tek sakıncası iki ayrı arşivle çalışma zorunluluğu doğurması olur, elektronik posta kullananlarla kullanmayanların kayıtlarını ayrı ayrı tutmak gerekir, her neyse, karar vermek için daha çok zamanımız var, zaten her geçen gün yeni teknolojiler çıkıyor, çıkanlar mükemmelleşiyor, belki bir gün denemeye karar veririm ama o zaman gelene dek, dolmakalem, mürekkep ve kâğıtla yazmaya devam edeceğim, hem böylesi daha geleneksel ve bu ölüm kalım işlerinde gelenek önemlidir.
İHVAN-I SAFA KARDEŞLİĞİ - İdeal Toplum
Anlatıldığına göre okyanusun ortasında, bir adanın tepesinde birçok açıdan nimetle donanmış bir kent varmış. Orası öyle güzel bir adaymış ki hem havası yumuşak hem huzur dolu hem de suyu tatlıymış. Adanın toprağı öylesine verimliy- miş ki birbirinden lezzetli meyveleri olan ağaçlarla doluymuş. Adanın hayvanları bile ilginçmiş. Hepsi de türlü türlü
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
İri ve İnce
-Bir varmış bir yokmus. Biri olmadan, öbürü olmazmış. Bu böylece yazılsınmış. Bir Rus köyü’nde iki balık yaşarmış. Biri turuncu ve İri. Öbürü korkak ve İnce. Bütün çiftler de böyledir biraz düşününce. İri sormuş birgün. ‘Madem bütün bu denizler birbirine bağlı, niye biz seninle sadece bu kıyıdan ötekine yüzüp duruyoruz? Kendimizi bir akıntıya
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
325 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
“Algernon’a Çiçekler”. Kitabı bugün bitirdim ve bir şeyler yazmak istedim. Bu yazıdan önce inceleme başlığı alıntıda yazdığım diğer yazılarda olduğu gibi bu yazıyı da aslında insanların kitabı almadan önce fikir edinmesi için ya da okuduktan sonra diğer insanların kitap hakkında yorumlarını incelemesi (en azından benim yaptığım genellikle bu) için değil kendim için yazıyorum. Herkese açık bir platformda bunu yapmak doğru mu bilmiyorum ama yine de paylaşmak istedim. Bu kitabı okuyanlar bana katılacaktır ki hem kitap hakkında söylenecek çok şey varmış gibi hem de aslında o kadar da çok şey yokmuş gibi hissediyorum. Aslında kitabın başından sonunu tahmin etmek çok zor değil ama yine de duygusal açıdan insanın içine dokunuyor. En azından kendim için diyebilirim ki uzun zamandır beni böyle etkileyen bir kitap okumamıştım. İç acıtan, hüzünlü ve ilginç bir kitaptı. Özellikle son sayfaları beni çok etkiledi. Tüm bu duyguların yanı sıra kitap bazı şeyleri de sorgulamama neden oldu. Mesela, cahillik gerçekten mutluluk mudur? Bir insan hiçbir şeyin farkında olmadan yaşamayı bilinçli bir şekilde yaşamaya tercih edebilir mi (Bu soru tamamen kitapla ilgili olmasa da – sonuçta Charlie için bu tam anlamıyla bir seçim sayılmaz – düşünmeden edemedim.)? Tüm bu süreci yaşamak bu sona değer mi? Ve daha birçok soru zihnimden aktı geçti. Daha önce belirttiğim gibi iç acıtan, hüzünlü ve ilginç bir kitaptı.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a Çiçekler
Daniel Keyes
Daniel Keyes
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515,1bin okunma
Reklam
Neyzen, Hayyam, Şair Eşref, Gürpınar
_Ben sana bok demem. Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu, necasetle yoğurmuş. Anan seni sıçar iken, yanlışlıkla doğurmuş. _Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim _Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan.
Çünkü kendimle savaştayım. Bakın, bunları söylerken bile 'ben' diyorum. 'Sen kimsin?' demezler mi adama? İnsan, başkası sormadan, kendine 'Sen kimsin?' diyebilmeli ve aslında bir 'hic' olduğunu hatırlamalı. Evet, sadece bir hiç... Bir varmış, bir yokmuş dünyasında, koskoca bir hiç hem de... Ne var ki yıllardır nefsime hiçliğini kabul ettiremedim... Levhasını duvara asmakla hiç olunmuyor. Ama hiç olmazsa bunun farkına vardım.
Sayfa 9
Öğren artık, dedi kendi kendine, öğren aptallık etmemeyi, gerçek bir salak gibi davrandın, esasında bambaşka şeyler ifade eden kelimelere, kendi istediğin türde bambaşka anlamlar atfettin, sen bu anlamları ne bilirsin ne de öğrenebilirsin, bomboş, tertemiz ve herhangi bir yüz hareketinden öte bir anlamı olmayan gülümseyişlere inandın, beş yüz yıllık birikimi ardında bıraktığını unuttun, hem de bunu sana kibarca hatırlatmalarına karşın unutmayı tercih ettin, şimdi de bu haldesin, onu misafir etmeyi düşündüğün yatağın üzerine bir paçavra gibi serildin, o ise muhtemelen şu anda senin onulmaz akılsızlığını ve üzgün duruşunu hatırlayıp gülüyor sana.
Sayfa 229Kitabı okudu
230 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.