Liberaller ve bozuk ekonomi;
Liberaller bile bozuk ekonomi hakkında konuşmaya başladı. Önceden en büyük derdi; "biliyoğğ mısın, Bartu beni sevmiyoğğmış" diyen tatlı su balıkları bile, "bu memleket nereye gidiyor abi?" diye sormaya başladı. Krizden beslenen kapitalizm; krizden nemelanan şato müdavimi liberallere bile, "bu işte bir yanlışlık var" dedirtiyorsa, bu kapitalizmin, sömürücü ve piyasacı düzenin, kalın kalın teorik kitaplar yazmadan da ne kadar aşağılık olduğunun anlaşılabileceğin bizatihi kanıtıdır. Biz, "kahrolsun kapitalizm, yaşasın insan onuru ve sosyalizm" diye bağırdığımızda, ağzınızı yaya yaya "sloganlardan rahatsız oluyoruz" diyip bizi polise şikayet ediyordunuz aşağılık köleler, ne oldu şimdi? Siz biftek yiyemediğiniz için rahatsızsınız, milyonlarca yoksul kuru ekmek bulamadığı için inim inim inliyor aşağılık düzen taraftarları! Şikayetiniz bile şımarık, şikayetiniz bile!
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Ekonomik Olarak Neden Geriyiz?
Yazımın başlığını görünce ister istemez bu kitabın ülkemizden bahsettiğini düşüneceksiniz. Oysaki kitap tamamiyle ülkemizden bağımsız. Fakat kitabın anlattıkları biz ve bizim gibi ilerlemeyi bir türlü başaramamış ülkeler için çok net başarısızlık nedenleri sunmakta. Yazar; Douglass Cecil North, Amerikalı bir ekonomist. 1993 yılında, Robert Fogel
Kurumlar, Kurumsal Değişim ve Ekonomik Performans
Kurumlar, Kurumsal Değişim ve Ekonomik PerformansDouglass North · Sabancı Üniversitesi Yayınları · 200211 okunma
Reklam
Önemli
Dünyamızın sınırlı kaynaklarının doğabilim yasalarına bağlı olmasına karşılık, ekonomi kuralları insanlar tarafından saptanır. Bunun sonucu, aynı zamanda insanların iyi yaşamass için yaratılmış olan doğa da teknolojiye kurban edilmiştir. 1970 istatistiklerine göre, Amerika Birleşik Devletleri halkı yılda sekiz milyon otomobil, otuz ton kâğıt, yirmi altı milyon şişe ve kırk sekiz milyon teneke kutuyu çöplüklere atmaktadır. Uzaya yollanan araçlarla şimdiden stratosferde bir çöplük yaratılmaktadır. Hava kirliliğinin dünyanın bazı bölgelerinde iklim değişikliğine yol açtığı bilinmektedir. Hava kirliliğinin insanlarda neden olduğu "çevre hastalıkları" giderek önem kazanmaktadır. Teknolojik gürültünün insan bedeni ve verimliliği üzerinde olumsuz etkileri olduğu saptanmıştır. İnsanları toplu olarak yok etmeyi amaçlayan silahların yapımı ve denenmesi sonucu havada biriken radyoaktivite, civa, vb. zehirli maddeler besinlerimize de bulaşmış durumdadır. Bu sorunlara bir an önce çözüm yolu bulmanın zorunluluğu ve bu konuda yitirilecek zaman olmadığı görüşlerini tüm bilim adamları paylaşmakta ve insanlar da bu sorunların yarattığı tehlikelerin giderek daha çok bilincine varmaktadırlar. Ne var ki, alınan önlemler henüz yeterli olmaktan uzaktır ve daha önemlisi, teknolojik gelişmeler denetimden çıkmışçasına giderek hızlanmaktadır. Vaktiyle doğayla olan mutlu beraberliğinden kopan insan, onun yerine geçecek ve yaşamına anlam katacak bir başka beraberliği bulamadığı gibi, artık doğaya da geri dönememiş ve umudunu uzaydaki başka dünyalara yöneltmiştir.
112 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Einstein'in Demokratik Ülküsü
E=mc²; teoremini oluşturan
Albert Einstein
Albert Einstein
; aslında bu formül ile bize neyi anlatmaktadır? Fizikte, kütle-enerji eşdeğerlerinin temel formülü olarak bilinir ancak teoremin fizik ve evren dışında, insani duygular için de bir anlamının olduğunu düşünüyorum. Nasıl mı? E=mc²: Ne kadar hızlı hareket edersen, o kadar
Dünyamıza Bakış
Dünyamıza BakışAlbert Einstein · Alan Yayıncılık · 1990661 okunma
“Milattan önceki bin yıl, üç ayrı evrensel düzenin ortaya çıkışına sahne oldu.” Bu düzenlerin takipçileri, tarihte ilk defa tüm dünyanın ve tüm insan ırkının tek bir sistemle yönetebilen tek bir birim olduğunu hayal edebiliyordu. İlk evrensel düzen ekonomi üzerinden yükseldi: parasal düzen. İkinci evrensel düzen siyasiydi: imparatorluklar düzeni. Üçüncü evrensel düzense diniydi: Budizm, Hıristiyanlık ve İslam gibi dinlerin evrensel düzeni. Tüccarlar, fatihler ve peygamberler “biz ve onlar” ikililiğin ötesine geçebilen ve insanlığın potansiyel olarak birleşebileceğini öngören ilk insanlardı. Tüccarlar için tüm dünya tek bir pazardı ve tüm insanlar potansiyel müşteriydi. Bu yüzden de her yerde herkes için geçerli olabilecek bir ekonomik düzen tesis etmeye çalıştılar. Fatihler için tüm dünya tek bir imparatorluk ve tüm insanlar potansiyel tebaaydı, peygamberler içinse tüm insanlar potansiyel inananlardı. Onlar da her yerde herkes için geçerli olabilecek bir düzen tesis etmeye çalıştılar.”
Elbette bireysel yetenekler de toplumsal farkların oluşumunda rol oynar, ama tavır ve karakter farkları genellikle hayali hiyerarşiler aracı­lığıyla yerleşir. Bu iki şekilde olur: Birincisi ve en önemlisi, çoğu beceri­nin eğitimle kazandırılması ve geliştirilmesidir. Belli bir beceriyle doğan biri eğer desteklenmez, geliştirilmez ve çalıştırılmazsa becerisi zamanla körelir. Her insan becerilerini geliştirme ve iyileştirmekte eşit şansa sa­hip değildir, bu şansa sahip olup olmamaları da toplumlarının hayali hi­yerarşisinde nerede olduklarıyla yakından ilintilidir. 1700’de doğduk­ tan sonra birbirinden ayrılmış ikiz kardeşler hayal edin. Bunlardan bi­rinin İstanbul’da zengin bir tüccar aile tarafından, diğerinin ise uzak bir Anadolu köyünde fakir köylüler tarafından yetiştirildiğini varsayalım. Tamamen aynı genlere sahip olmalarına rağmen, yirmi yaşına geldiklerinde bu ikisinin ticaret yapma veya el arabası çekme yetenekleri birbiriyle aynı olmayacaktır. Ayrıca farklı sınıflara mensup insanlar, tam olarak aynı becerilere sa­hip olsalar bile, aynı oyunu farklı kurallara göre oynamak zorunda kala­cakları için de aynı başarıları elde edemeyeceklerdir. Köylü kardeş zen­gin tüccar kardeşiyle aynı tüccarlık maharetine sahip olsa bile, zengin olma şansları aynı olmayacaktır. Ekonomi oyunu, gayrı resmi “cam ta­vanlar” ve çeşitli yasal kısıtlamalarla doludur.
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.