"Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz", Türk edebiyatının önemli isimlerinden Aziz Nesin'in kaleme aldığı ve toplumsal eleştirilerle dolu bir eserdir. Kitap, insanın yaşamı boyunca karşılaştığı çeşitli sorunları, absürtlükleri ve ironik durumları mizahi bir dille ele almaktadır. Nesin'in kendine özgü mizah anlayışı, eserin her satırında okuyucuya kendini gösterir ve onları güldürürken düşündürmeyi de ihmal etmez.
Kitap, farklı toplumsal kesimlerden gelen karakterlerin yaşamlarını ve karşılaştıkları zorlukları konu alır. Nesin, bu karakterler aracılığıyla toplumun çeşitli yönlerini ve insan doğasının derinliklerini sorgular. Yazar, eserinde sıkça insanların kendi içinde ve çevresinde yarattığı absürt durumları ve bu durumların altında yatan nedenleri işler. Böylelikle okuyucuya, günlük yaşamın absürtlükleriyle baş etme ve toplumsal sorunlara bakış açısını sorgulama fırsatı sunar.
Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı eseri, sadece eğlenceli bir okuma sunmakla kalmaz, aynı zamanda derinlikli bir toplumsal eleştiri sunar. Nesin'in keskin gözlem gücü ve mizahi anlatımı, okuyucuyu hem güldürür hem de düşündürür. Bu yönleriyle kitap, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve geniş bir okuyucu kitlesine hitap eder.
Kitaptan kayda değer bir alıntı;
Lincoln’den oğlunun öğretmenine mektup
Saygı değer öğretmene,
´´Oğlumu size emanet ederken bu mektubu size önemli olduğu kanısıyla yazmayı uygun buldum,
Öğrenmesi çok önemli biliyorum.
Bütün insanların dürüst ve adil olmadığını, fakat şunu da öğretin ona,
Her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya
Adam yerine konmamak insanın gücüne gider değil mi? Benim hiç gitmiyor. Bir toplumun kendi kendine adam yerine koymamakta inatlaştığı dönemlerde kimleri adam yerine koymaya kalktığımı biliyorum çünkü.
Arkaik insanın en belirgin özelliği, kozmik boyutta doğal nedenlerden daha önemli bir faktör olarak gördüğü, tesadüfün güvenilmezliğine ve değişkenliğine karşı takındığı tavırdır. Rastlantısal olayların iki boyutu vardır; bir yandan, seriler halinde gerçekleşirler, diğer yandan, bilinçdışı ruhsal faktörlerin -yani participation mystique'm (gizemli ortaklığın)- yansıtılması kanalıyla belirgin bir amaçla donatılmışlardır. Arkaik insan kesinlikle böyle bir ayrım yapmaz, çünkü ruhsal olayları fiziksel olaylarla bütünleşecek kadar yansıtır. Bir kaza ona keyfi ve amaçlı bir hareket -canlı bir varlığın müdahalesi- olarak görünür, çünkü olağandışı olayların onu ancak kendi korkusunun veya şaşkınlığının gücünün etkisi kadar etkilediğinin farkında değildir.
Kendinden nefret eden bir kişi başkasını sevebilir mi? Böyle biri kendiyle kavgalı olan başka biriyle uyum içinde olabilir mi? Kendine eziyet çektirip yine kendi kendine çok bilmişlik taslayan böyle bir insan başka birine huzur verebilir mi? Bu sorulara olumlu yanıt veren varsa, o budalanın dik âlâsıdır..
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 19. BasımKitabı okuyor
Okumak, yazarla sohbet etmek gibi. Daha ziyade onun anlattıklarını dinlemek, aynı duyguyu hissettiğinde yavaşça başını sallamak, aynı fikirde olmadığında ya da bir karakter tepeni attırdığında kaşını çatıp, söylenmek gibi. Bugün Judith Hermann anlattı ben de büyülenerek dinledim, o ıssız yerlerde, onun o sessiz, huzurlu evinde, mutfak masasında
Hiçliğe Açılan Pencere/ E.M.Cioran
Türkçesi Işık Ergüden
Karamsar, kuşkucu ve hayal kırıklıklarıyla beslenen yine çaresizlik, yine yabancılaşma ve yine yurtsuzluk temalarının işlendiği aforizmalarıyla şekillenen bir eser #hiçliğeaçılanpencere .
Kendi kabına sığamayan düşünceler… Soluksuzluk hissiyle bezeli satırlar… Bir çıkış yolu gözetip bir pencere bulduğuna sevinememe hissi, açılan pencere koca bir hiçliğe bakmaktaysa eğer.
Çürümenin Kitabı’ndan sonra ikinci kitapta da soru değişmedi? “Nerede tükettin ömrünü?” Devam kitaplarında cevabı bulabilecek miyim bakalım.
#alıntılarım
“Her insan mutluluk anlarında katlettiği bir sırrı taşır içinde.”
“Kibir insanın kendi gerçekdışılığına cevabıdır; edimleri ise aşikâr hiçliğine karşı mücadelesidir.”
“Sersem kişi var olan üzerinde kurar hayatını. Olasılığı, Hiçliğe açılan bu pencereyi keşfetmiş değildir...”
#hiçliğeaçılanpencere
#cioran
@birdahaoku
#birdahaoku
İslâm'da bireysel sorumluluk son derece önemlidir, zira her insan kendi yaptığı işle karşı karşıya kalacaktır.Her insan iyilik ya da kötülük ne işlediyse bununla başbaşa kalacaktır. Zira hiç kimse onun işledikleri sebebiyle ne dünyada ve ne de ahirette cezalandırılacak değildir.