SIRALARDA BAŞLAYAN İSTİKLAL
Kıvrılıyoruz bir tarafa doğru, ne yöne olduğu kestirilemez. “rahat nerede ederim” i tek tek deneyerek öğrenecek kadar uzun bir gecedeyiz ta 19.yüzyıldan beri.
FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT
11. yy İran’da Alamut Kalesini ele geçiren Hasan Sabbah ve kurucusu olduğu Haşhaşiler olarak bilinen örgütün iç yüzünü, sapkınlıklarını anlatan tarihi bir roman.
Hasan
+ ..., size göre iyi bir entelektüel ... "üstüne vazife olmayan şeyleri merak etmesi" gerekiyor. Bunun için en iyi yöntemi de "girişken olmak, yeni insanlar tanımak, kişiyi yeni dünyalarla tanıştıracak insanları arayıp bulmak" diye gösteriyorsunuz. Doğru anlamış mıyım?
- Evet, bugünkü dünyada bu böyle. Araştırmak için de böyle, düşünmek için de. Merakın olacak, gidişata bakacaksın, olaylara müdahil olmaya çalışacaksın. İçine girmesen bile ne olup bittiğini bilmen gerekir. Dünyanın nereye gittiğinin farkında olmalısın. Yani dünyayı takip edeceksin ama öyle laf ola beri gele değil, üç beş gazete kitap okuyarak da değil; tutkuyla, hakkını vererek takipte kalacaksın. Bu tür şeyleri iyi idrak edip hayatına yayarsan açılırsın. Hiçbir şey olmasa bile, ki olmak zorunda da değil, bunlar yepyeni bir hayatı görmeni sağlar. O da bir kazançtır. Neticede kendi hayatının dışında hiçbir hayatı, hiçbir imkanı görmeden yaşayıp gidenler var.
Gelgelelim hepsinin ötesinde başka bir mesele var. Sosyal bilimci, tarihçi, mühendis, doktor; hangi mesleğe sahip olursa olsun, insan kendi kültürü için de okur. İşte hedef; aydın rolünü üstlenmekse, üstüne vazife olmayan şeylerle de ilgilenmekse, mesleğinin dışındaki alanlara merak salmaksa, başka dünyalara adım atmaksa, tek bir dil hiçbir zaman yetmez.