Kitapta garip bir şekilde 100. sayfalara kadar devlet ile ilgili tek bir kelime bile yok. Ancak anlatmak istediği devletin bütünlüğünü bu 100 sayfada felsefi bir şekilde oluşturuyor. Okumak isteyenler sakın benim gibi ne okuyorum diye düşünmesin. İlerleyen sayfalarda nedenini bulacaktır.
Öncelikli olarak Allah'ın birliği konusu ve felsefi
Kitaba düştüm,
sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk
fakat kısır
fakat sensiz...
Nermin Yıldırım'ı ilk kez okuyorum. Eski kelimelerle yeni kelimeleri harmanladığı kalemini, duygu aktarımını kolaylaştıran üslubunu, özgün cümlelerini çok beğendim.
Bu kitapta müdavimlerinin ev dediği bir akıl hastanesinden bahsediyor. Hastalar misafir; görevliler abla, abi, baba... hastalar azıcık temiz havadan, zaten iğne ucu kadar olan haklarından mahrum kalmamak için hiçbirşeyden şikayet etmemeyi öğrenirler bu evde. İlaçlarını içip kendilerinden her gün biraz daha uzaklaşan yaşama heveslerinin ardından bakarlar öylece. İnsan okurken düşünmeden edemez. "Gerçek dünyada da epey var bu evlerden ve Susarak yitirilen nice güzelliklerden."
Evi bize Esin anlatır. Eski hayatını istemekten vazgeçmeyen, sorgulayan, en büyük korkusu sevilmemek olan misafir Esin.
Dış dünyayı da Rikkat abladan öğreniyoruz. Aşka, yaşamaya, salıncaklara geç kalmış; bir ömür okuyamadığı bir şiirin dizelerini her gördüğü şiirde arayan;
düşmekten korkan, annesinin ruhuyla çekirdek çitleyen Rikkat abla.
Bu kurumu, burada yapılan usülsüzlükleri, düzeni sorgulayan, hastalar için üzülen zavallı doktor kerem var bir de. Başına gelenleri hak etmeyen iyi insanlardan sadece biri.
Karakterleri çok sevdim. Rikkat ablalar şiirini bulsun. Doktor keremler özgür olsun. Hayata inanan Esinler ve Adalı Yakuplar usul usul yağan yağmurlar altında daima mutlulukla koşsun. :)
MisafirNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20181,729 okunma
Harika bir kitap, kendimi kaybettiğimde bulmak için arada açıp okuyorum (ki bi kitabı tekrar okumayı sevmem). Ön kapakta "Bebeklik ve çocukluktan, ergenlik ve yetişkinliğe; mutlu bir insan olabilmek için bağlanma, ayrışma ve kendini gerçekleştirme süreçleri". Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Kitabı bir solukta okumak benim için mümkün olmadı. Kendim ile yüzleşmem buna engel oldu. Kimi zaman hıçkırarak ağlaya ağlaya okudum, gözlerim şişti ve migrenim tuttu.:) Toparlanana kadar kitaba dönmek zaman aldı doğal olarak. Ama mutlaka okunmalı.
İnsan denilen canlı her yaşta farklı hisler içinde oluyor.
Fener nasıl karanlıkları yırtarsa bilgi de öyle paramparça eder tüm cehaleti.
Küçücük ömrümüzde önemsediğimiz değerler, zaman karşısında öyle çabuk değersizleşiyor ki.
Kadınlar mı daha vefalıdır, evliliklerin kötü günü gelip çattığında, erkekler mi?
Sen, sana sahip çık.
Tamahkârla üçkâğıtçının yolu daima kesişir yavrum bunu unutma. Birinde hırs vardır, diğerinde de bol vaat.
İnsanlar nereden geldiğini bilmeden gerçek anlamda İNSAN olamazlar.
@ozkanirman kalemi ile tanışma kitabım oldu ‘SEN’. İtiraf etmem gerekirse ilk başta kendimi veremediğim için bir ne okuyorum oldu ama sonra aşırı derecede keyif alarak geri geldi kahkaha atarak yeri geldi düşünerek ama bolca merakla okumaya devam ettim. Özkan bey kendi hayatından yaşadıklarını mizahi bir dille çok güzel anlatmış. Okurken başından neler neler geçmiş diye düşünmeden edemedim. Enişte beye güldüm, doktor hikayelerinde gerçekten bu kişiler doktor mu doktorluk yapmalı mı diye düşündüm, birinin başı sıkıştığında senden iyisinin olmaması ama olay bittikten sonra yapmasaydın denmesi ve daha neler neler. Ayrıca her öykünün başında konu ile alakalı eğlenceli karikatürler yer alıyor.
Henüz yazarımızın kalemi ile tanışmadıysanız mutlaka tanışmalısınız. Diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum
.
Risale-i Nur'u okuyan bir çok kişiden geri dönüş alıyorum,
"Okuyorum ama anlamıyorum"
Risale-i Nur içinde ağır lafızların bulunduğu çoğunlukla (arapça ve osmanlıca) lafızların bulunduğu çok zengin bir eserdir. İlk okuyuşta anlamanız biraz güçtür, lâkin kişiden kişiye göre değişir bazıları ilk okuyuşta anlar bazıları bir kaç gün
Kitaba düştüm,
Sabahtan akşama kadar okuyorum.
Kitaplar akıllı
Kitaplar aptal.
Kitaplar büyük
Kitaplar çocuk.
Kitaplar en uzak, en güzel yolculuk,
fakat kısır
fakat sensiz...
Şeker Portakalı'ndan sonra Zeze'ye ne oldu diye merak edip kitabın devamı olan Güneşi Uyandıralım'ı okudum. Kitaba başlarken Zeze'nin karşısına onu sevip, koruyacak birileri çıksın bu minik yavrunun güzel bir hayatı olsun diye umut ettim. Bu kitapta Zeze büyümüş, ergenlik sancılarıyla birlikte çocukluk acılarının harmanlandığı bir çocuk olmuştur.
Merhaba herkese!
Konu ile ilgili videom: youtube.com/watch?v=tSWcLrn...
Beni bilen bilir aydın kesimin her zaman öğrendiği şeyleri kendisine saklamasından yakınırım.
Tabii sadece aydın kesim değil her insan bir şey öğrendiğinde başkasına aktarabilmelidir bence.
Ben de bu kararımdan dolayı insanlara hep şu kitabı okumalısınız