Günümüz toplumları tamamen "sahip olmak" ilkesine göre yaşamaktadırlar. İster kapitalist, ister sosyalist olsun tüm düzenler; mal, mülk, kazanç, daha çok kazanç tutkusu, açgözlülük, şöhret, iktidar gibi yanlış temeller üzerine kurulmuşlardır. Sistemlerin yaşayabilmesi için, insan ve onun değerleri, yerini makinelere ve ekonomik gelişimin bürokrasi çarkına bırakmıştır.
Sayfa 11 - SayKitabı okuyor
“Bence gerçek bir aşk ilişkisi öteki insanın varlığına ve yaşadıklarına önem vermek ve öteki insanla elinizden gelen her şekilde ilgilenerek ona doğru bir empati göstermektir.”
Sayfa 126
Reklam
“İnsanlık durumuyla baş etmenin yolunu bulmadan önce onu kabul etmeniz gerekir.”
Sayfa 123
“Bazen kendimi, hastalara kendi evlerinin odalarını gezdiren bir rehber gibi hissederim.”
Sayfa 119
“[Bizlere] insanlık durumunun hakiki ve trajik bilgisini berraklık içinde görme yetisi lütfedilmiştir. … Entelektüel açıdan işimiz zordur. Birer kaşif olup en muazzam ve en karmaşık uğraşın peşine düşeriz: insan zihninin gelişimi, işleyişi ve bakımı.”
Sayfa 118
“Yalom psikoterapiyi hep bir meslekten çok bir tutku olarak gördüğünü söyler. Faydalı olmaktan çok servet biriktirmeye meraklı insanlara başka bir kariyer seçmelerini önerir.”
Sayfa 118
Reklam
“Terapistlerin empati göstermeleri için hastalarla aynı tecrübelerden geçmiş olmaları gerekmez. Şu düstura uyumaya çalışabilirler: ‘Ben insanım ve insan olan hiçbir şey bana yabancı olmamalı.’”
Sayfa 111
“İnsanlık durumunun trajedisinden kurtulmanın yolu ne olursa olsun, bu yol, birer yol arkadaşı olduğumuzu, hayatın boşunalığını ve tutkusunu yaşamada ve birbirimizle samimi bir şekilde sevgi dolu ilişkiler kurmada birlikte olduğumuzu kabullenmekten geçer.”
Sayfa 101
“Kendine yetmek ve ‘şu sonu gelmeyen arzular döngüsünün’ dışına çıkmak onun panzehridir.”
Sayfa 96
“Dünyadayken arada bir, iki insanın birbirine duyduğu şu sahiplenince özlemin, yerini yeni bir arzuya (kendilerinin üzerinde bir ideale duydukları ortak bir susamışlığa) bıraktığı bir tür aşk teyidiyle karşılaşabiliriz. Fakat böyle bir aşktan kimin haberi vardır? Kim tecrübe etmiştir onu? Bunun doğru adı arkadaşlıktır.”
Sayfa 94
Reklam
Acı engellediğinde mutluluk yavanlaşıp sıkıcı bir rahatlığa dönüşür. Acıya duyarlı olmayan insan derin mutluluğa kapısını kaptmıştır. "in türlerinin bolluğu sonsuz bir kar fırtınası gibi yağar böyle bir insanın üzerine, tıpkı acının en güçlü yıldırımlarının hedefi olduğu gibi. Ancak bu koşul altında, her an her yönüyle aclya en derinlerine kadar açık olmak suretiyle mutlulugun en yüksek türlerine açik olabilir.
Sayfa 24
Mobbing Bank Diyor ki;
Atatürk'e Din Şemsiyesi Giydirerek Aldatmak Yolda İlim ve din karıştırılır. İlim, bilim demek değildir. Bilimi dünyada isteyen her insan öğrenebilir. İlim bilim demek değilse nedir? Mustafa Kemal Atatürk; ' hayatta en hakiki mürşit ilimdir diyerek ne demek istemiştir? Atatürk'ün bilim kelimesini bilmediğini kimse iddia edemez.
Ölüm üzerine düşünmüş olan insan, taze bir kaygısızlıkla yol alabilir hayatın içinde.
Sayfa 66 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
1161. Sa'd İbni Ebû Vakkâs radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir gün Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’ye gitmek üzere Mekke’den yola çıkmıştık. Azverâ denen yere yaklaştığımızda Resûl-i Ekrem bineğinden indi. Sonra ellerini kaldırarak bir süre dua etti. Sonra secdeye kapandı, uzunca bir süre secdede kaldı. Tekrar ayağa
olup biteni didiklemek yerine ona sevgiyle yaklaşmak ve kendi kabiliyetleri oranında eylemde bulunmak, iyi insan olmanın özü üzerine uzun uzun tartışmak yerine öyle birisi olmak ve bu şekilde en güzel hayatı sürmek mümkündü.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.