Bir süreliğine herhangi bir konuya odaklanmaya askıya alan zihin, odaklandığı bir merkezin yokluğunda dünyanın tutamaksız kaldığını fark eder. Hangi konuya odaklanmışsa, tüm bildiklerini, deneyimlerini, verilerini ve halihazırda süren algısını bu odağa boca eden insan, o odakla vedalaştığında yerine başka bir odak geçirmemişse, bildiklerinin, deneyimlerinin, verilerinin ve halihazırdaki algısının parçalara ayrılarak birbirlerinden hızla uzaklaştığına şahit olur. Kişi zihninde bir meselesi olmadığı sürece parçalara ayrılmış, hiçbir bütünsellik sağla(ya)mayan boş bir zihne evrilir. Zihinle birlikte duygular da kişinin gündelik gündeminden geri çekilirler. Hissiz, düşünmeyen, günlük bir rutine, gündelik ezberlere itaat eden bir beden, odak noktası olduğu zamanlardaki capcanlı kişinin ruhuyla değiş tokuş olur. Zihnin ve duyguların askıya alındığı bu rutinde, irade de ruhla birlikte kızağa çekilmiştir. Bir meselesi olmayan kişi, odaklandığı bir merkezden yoksundur. Bu yüzden o artık yaşama irade koyabilen ateşli bir ruh olmayı geçici olarak durdurmuş ve itaatkâr bir bedene dönüşmüştür. Kendi ezberini hiç sorgulamadan, itiraz etmeden, neden yerine getirdiğini bilmeden itaat eden bir otomattır artık o. Ve bu otomatın yeniden ruh bulması için bir mesele edinmeye gereksinimi vardır.