Merhabalarr
Kadıköy'ün sakin ama hüzün dolu sokaklarında, bohem bir atölyede resimler yaparak yaşayan genç bir kadın, Duru.. Renklerin, firça darbelerinin ve derin
yalnızlikların iç içe geçtiği bir yaşam onunki. Ancak her firça darbesinde, her renkte bir ağırlık, derin bir sızı saklı; geçmişin acıları, yarım kalmış hikayelerin bıraktığı
"Yılanı Öldürseler" Yaşar Kemal’in büyüleyici anlatımı ve halk kültürüne dair derin gözlemleriyle örülü bir roman. Kitap, bir cinayetin ardından yaşanan olayları ve bir çocuğun ruhundaki değişimleri anlatıyor. Ama bu sadece bir intikam hikayesi değil; aynı zamanda insanın içindeki iyilik ve kötülük arasındaki çatışmaya, geleneklerin
Bilemiyorum, biraz eleştirerek okumak beni yordu. İlk sayfalarda betimleme zinciri aradım. Noktaların fazlalığı son okumalarımdan farklı olduğu için zor geldi, sonra ne mi oldu? Nokta azalmadı ben alıştım.
Bazı cümleleri film izlerken ilerlettiğim gibi okumadan geçmek isterdim.
Genel olarak okuyucuyu etkiler, bazen hiç durmadan akıp giderken bazen "bu kimdi?" "Hangi karakterden bahsediyor?" "olayı nerde kaçırdım? " gibi sorularla karmaşaya neden olarak yapar bunu. Okuma oranına bakıldığında etkilediği aşikar ya da popüler...
Her neyse.
Karakterin varlık arayışı, ruhundaki boşluk ve bu boşlukları doldurmaya çalışması... Hepsinin altında duygularında oluşan o iz ve karmaşa var anlıyorum ama hak vermek istemiyorum. Yaşamın muhteşemliğine varması gerek, ona çizilen bu yolda kaybolmuş bir geçmişe sığınıp, benzerlerini arayarak ömür geçirmesi, o birilerini bulunca "yok bu da olmadı" deyip kabul etmemesi ne kadar doğru. Yaşam böyle bir şey mi?
Geçmişin tortuları ne kadar zihnimizde yer etsede baş etmeyi öğrenmek, saf olanı bulmak gerek.
Son olarak merak ediyorum Oguz Atay'ı bu satırlar mı etkilemiştir?
"-Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı.
-Anlamadım.
-Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez."
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201963bin okunma