Okumalısınızz;
Kadınların aşağı olduğu safsatası ve bu safsata ile birlikte giden erkek cinsinin üstünlüğü iddiası, cinsler arasındaki uyumu hiç durmadan bozmaktadır. Bunun sonucu olarak, cinsler arasındaki sevgili ilişkilerinde olağanüstü bir gerginlik ortaya çıkmıştır, dolayısıyla kadınla erkek arasındaki her türlü mutluluk umudunu tehlikeye sokmuş ya da çoğu zaman tümüyle yok etmiştir. Bu gerginlik bütün sevgi hayatınızı zehirlemekte, bozmakta ve için için kemirmektedir. Uyumlu bir evliliği niçin bu kadar az olduğu bununla açıklanabilir; bu kadar çok çocuğun, evliliğin bu derece güç ve tehlikeli bir şey olduğu kanısını edinecek şekilde yetişmiş olmasının nedeni de budur.
İnsanlar için en güç şey kendini tanımak ve değiştirmektir.
Reklam
Bir insanın karakteri, onun çevresine karşı takınmış olduğu tavrın ve içerisinde yaşamış olduğu toplumla olan ilişkisinin bir göstergesidir.
Sayfa 201Kitabı okudu
Mutluluk yalnızca birinci olmak ya da en üstün olmak demek değildir.
Sayfa 162Kitabı okudu
İnsanlar için en güç şey kendini tanımak ve değiştirmektir.
Halk arasında “erkek gibi kız”, “erkek Fatma, “oğlan gibi kız”, “erkek gibi kadın” vb.lerle nitelenmektedir. Ne var ki, böyle bir niteleme yanlış bir anlamdan ileri gelir. Bir çok insan, bu gibi kızlarda doğuştan gelen bir etkinin rol oynadığını, belirli bir erkeklik hormonu ya da maddesinin bu kızların erkekçe bir tavır takmalarına yol açtığını sanır. Oysa, bütün uygarlık tarihi, kadınlar üzerinde yapılan baskıya ve kadınların bugün katlanmak zorunda kaldıkları engellemelere hiçbir insanın katlanamayacağını göstermektedir; böyle bir durumda kalan her insan isyan edecektir. Bu isyan şimdi “erkekçe” dediğimiz bir yönde ortaya çıkıyorsa, bunun nedeni, yalnızca mümkün olan iki cinsel rolün bulunmuş olması ile ilgilidir, insan kendini iki modelden birine doğru, ya ideal bir kadına ya da ideal bir erkeğe doğru yönetmek zorunda kalmaktadır.
Reklam
Bir insanın karakteri hakkında hiçbir zaman ahlaki bir yargı verilmez; bir insanın karakteri, onun çevresinde karşı takılmış olduğu tavrın ve içerisinde yaşamış olduğu toplumla olan ilişkisinin bir göstergesidir.
“Keşke erkek olarak dünyaya gelseydim!” Sözünü bir çok defa tekrarlamış olduğunu çok iyi hatırlamaktadır. Erkek kardeşinin doğuşu yalnızca kendi pabucunun dama atıldığını ifade etmekte kalmamış, aynı zamanda onu son derece incitmiştir; çünkü kardeşine, bir erkek çocuk olarak, kendisinin hiçbir zaman göremediği kadar iyi davranılmıştır. Bu eksikliği telafi edebilmek çabası içerisinde, her zaman işlerinin altından kalkamıyormuş gibi bir tavır takınmak zorunda kalmıştır.
Kendilerine güvenmeyen kimselerin başkalarına da güvenmedikleri çok iyi bilinmektedir. Böyle bir tanının kaçınılmaz sonucu, haset ve cimrilik gibi karakter özelliklerin ortaya çıkmasıdır. Bu gibi şüpheci kimselerin içerisinde bulundukları yalnızlık, genellikle başkalarına zevk vermek ve başkalarının mutluluğunu paylaşmak istemedikleri anlamına gelmekte; böyle bir tavrı dile getirmektedir. Tanımadıkları kimselerin mutluluğu bile onlara neredeyse acı vermektedir. Bu gruptan olan bazı kimseler, kendilerinin bütün insanlardan üstün olduğu duygusunu sürdürebilmek için, kolay kolay yok edilemeyen etkili bir mekanizmaya başvururlar. Her ne pahasına olursa olsun üstün olmak istedikleri için öyle karmaşık bir davranış kalıbı geliştirirler ki, ilk bakışta onların insanlığa adamakıllı düşman oldukları hiçbir zaman akla gelmez.
Hatıralar olmasaydı gelecek için herhangi bir önlem alma imkanı olmayacaktı.
Sayfa 43 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.