Az fakat keyifle, tadına tat kata kata, hakkını vere vere, şükrünü ve duasını ede ede yemek. Renk, rayiha, ambiyans, baharat, çeşni estetiğini ayırt ede ede, tahlilini yapa yapa yemeği hissetmek. Kısacası “löp” diye yutup mideyi doldurmak için değil, bir mütehassıs gibi her uzvuna şükrettirerek yemek.
Lezzet avcısının mücadele ettiği alan, yediği yemeğin kendisi değil, çoğu zaman bizzat yeme arzusudur.