Kırmızı Pazartesi/Gabriel Garcia Marquez
Yazarımızın 82' Nobel Ödüllü eseri size ilk 55-60 sayfalara kadar ödülü nasıl almış soruları ile boğan veyahut nerden çıktı bu kitap diyeceğimiz bir başyapıt ile karşı karşıya bırakılıyoruz.Dolgun betimlemesi ile insana ''yeter artık sağda solda olan şeyin ne alakası var'' dedirten cinsten hülasa biz bunu yazarımızın diğer kitaplarında da hissediyoruz.Eserimizde doğmayan aşkın başına gelen talihsiz olaylar zincirinde buluyoruz her olay birbirinden tuhaf ve iç içe, talihsizliğin çıkardığı bir aşk ve masum-saf insanların dehşeti.Okuyucuyu en çok şaşırtan ise Marquez'in gözlemi, kalemi.
İlk defa tavsiye etmiyorum diye bileceğim kitaplardan, bu kitap için kitap kurdu değil kitap kutbu olmak gerekir, alın kütüphanenin en köşesine koyun yeri geldiğinde insan tadına varacaktır.
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20212 okunma
" Aslında edebiyat insan ruhuna ve o ruhun sahibinin yaşadıklarına güçlü bir içsel yoğunlaşmadır. Zaten klasikleşmiş bütün büyük romanlarda bireylerin iç dünyalarına yaoılan bu yoğun gözlemi ve alıntıyı görüyoruz."
İnsanın algılama süreci, yanıltıcı derecede doğrudan bir süreçtir. Önce kategorize ederiz. Kişi ne yapıyor? Nasıl hareket ediyor? Nasıl görünüyor ? Watson için bu, John Hector McFarlane'in 221B'den içeri ilk girdiği anı hatırlamak demek. (Holmes'un verdiği bilgiler neticesinde) misafirlerinin hem bir avukat hem de bir Farmason olduğunu biliyor.
Bu kitabın çıkış noktası ''Sait Faik'i nasıl anlatırdın?'' sorusuna Afşar Timuçin'in verdiği ''Yalnız hatta yapayalnız bir adamdır'' cevabı imiş. Yazdığı gibi yaşayan yazarın hayatını bir ucundan romanlaştırmak işte bu şekilde başlamış.
Sait Faik'in hikayecilikteki ustalığı birey odaklı olması, müthiş insan gözlemi yapabilmesi ve doğayı
Gözlemcileri gözlemleyenin gözlemi, İsviçreli ünlü yazar Friedrich Dürrenmatt tarafından 1986 yılında kaleme alınan uzun soluklu polisiye hikayedir. Orijinali “der auftrag oder vom beobachten des beobachters der b.” ingilizce çeviri ise “the assignment, or, on the observing of the observer of the observers” adıyla yayınlanmıştır.
Kitaptaki her