Biz Müslümanlığımızı her şeyimizin önüne almak zorundayız!
Mesleğimizin, meşrebimizin, cemaatimizin, gurubumuzun, hizbimizin, partimizin, liderimizin, şeyhımızın, kendi değer yargılarımızın, işimizin, aşımızın, eşimizin ve ticaretimizin önüne almak zorundayız Müslümanlığımızı.
Bunun tersini yaparsak; ben önce bireyim ve özgürüm, sonra müslümanım dersem ben, Allah ve Rasûlü'nün istemediği şeyleri isteyerek tağutlaşmış bir insan olabilirim.
Zalim bir insan olabilirim.
Ben önce siyasetçiyim, sonra Müslümanım dedim mi; Allah ve Rasûlü'nün istemediği yasaların imza atan tağut bir siyasetçi olarak açığa çıkabilirim.
Öyleyse Müslümanlığımızı her şeyin önüne almakla emrolunduk.
Tabi bunu diyebilmek içinde İslam'ı tanımak zorundayız. Tüm hayatımızı yargılayabilmek için de Kur'an ve sünneti hakem kılmak ve tanımak zorundayız.
Rahmetli Timurtaş hocanın dediği gibi:
"Manasını anlamadan Kur'an okumak, içinde bal bulunan kavanozu dışından yalamak gibidir."