Hiçbir şey insan zihnine hiçlikten daha fazla baskı yapmaz.
Bir otelde kendine ait bir oda, -kulağa son derece insancıl geliyor, değil mi? Ama inanın bana bizim gibi 'önemli' kişileri gerekli derecede ısıtılmış, kendimize ait otel odalarında misafir etmeleri, sürüler halinde buz gibi bir barakaya tıkmaktan daha insancıl değil, sadece daha akıllıca bir yöntemdi. Çünkü bizden öğrenmeye çalıştıkları 'kanıt', kaba kuvvet veya fiziksel işkenceden daha bilgece bir güçle elde edilecekti: Düşünülebilecek en hassas soyutlama yoluyla. Bize hiç bir şey yapmadılar, bizi tamamen anlamsız bir hiçliğe mahkûm ettiler. Çok iyi bilindiği gibi, dünyadaki hiçbir şey insan zihnine hiçlikten daha fazla baskı yapmaz.
Türkçe · Türkiye · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 13 Şubat 2020 (İlk yayınlanma: 1941) ·Kitabı okudu
149 syf.
·
Not rated
·
Liked
"Yüreği Yeten Okusun" Okuduğum her kitaba bir inceleme yazarım. Sn. Yusuf Yılmaz Hocam ın kalem ' e aldığı ""ŞEHİD-İ ALÂ"" isimli bu güzide eser'e inceleme yazmadan önce kendime bir soru sordum, Ben kitap mı okudum yoksa birinci Dünya savaşını anlatan kapalı gişe oynayan bir Sinema filimi mi izledim.
Şehid-i Ala
Şehid-i AlaYusuf Yılmaz · Kamer Yayınları · 03 okunma
Reklam
" Şunu söyleyebilirim, bence ölüm cezası çok daha dürüst, çok daha insancıl bir çözüm yoludur. Ölüm cezası birden öldürüyor, ömür boyu hapis ise yavaş yavaş. Söyler misiniz, sizi birkaç dakika içinde öldüren cellat mıdır daha iyi bir insan, yoksa canınızı yıllar boyu ağır ağır çıkaran mı ?
Luzern
Olgun, iyi kalpli, genel itibariyle her türlü hayrı, iyiliği yapma imkanı bulunan bu insanlar neden şahsi bir iyilik için insancıl, samimi duygulara sahip değil? Kendi konaklarında, toplantılarında ve topluluklarında Hindistan'daki evlenmemiş Çinlilerin durumuyla, eğitimin ve Hristiyanlığın Afrika'da yayılmasıyla, bütün insanlığı düze çıkaracak toplumların oluşturulmasıyla hararetli bir şekilde ilgilenen bu kimseler neden kendi ruhlarında insanın bir diğer insana duyması gereken basit ilkel şefkati bulamıyor? Acaba bu şefkat yok da onun yerini köşklerinde, toplantılarında ve topluluklarında bu insanlara hükmeden kibir, yükselme hırsı, çıkarcılık mi aldı?
İnsan nasıl böyle küçülebilir , alçalabilir, bayağılaşabilir ? Böylesine değişebilir mi insan? Gerçeğe benzer bir yanı var mı bunun? Evet, hemde çok! Her değişim olabilir insanda, her şeye benzeyebilir insan! Bugünün ateşli delikanlısına Yaşlılık hallerini gösterecek olsanız nasıl da korkuyla yerinden fırlardı! Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi , duygularınızı yanınıza almayı unutmayın, yolda bırakmayın onları, sonra yerlerinden kaldıramazsınız.Hemen ileride sizi beklemekte olan yaşlılık korkunçtur, hiçbir şeyi geri vermez! Mezar bile ondan daha merhametli, daha lütufkardır, “Burada bir insan gömülüdür!” diye yazar çünkü mezarın üzerinde; ama yaşlılığın insanlıktan çıkmış soğuk, duygusuz çizgilerinde okunacak hiçbir şey yoktur.
Sayfa 152Kitabı okudu
Bir otelde özel bir oda, alabildiğine insancıl geliyor kulağa, değil mi? Ama biz 'önemli kişiler'i yirmişer yirmişer buz gibi bir barakaya tıkmayıp da oldukça iyi ısıtılmış, ayrı bir otel odasında barındırmaktaki amaçlan, kesinlikle insancıl değil, tersine kurnaz bir yöntem uygulamaktı, bana inanabilirsiniz. Çünkü ağzımızdan gerekli 'kanıt'ı almalarını sağlayacak baskı, kaba dayaktan ya da bedensel işkenceden daha incelikle uygulanmalıydı: Akla gelebilecek en zekice soyutlama yoluyla. Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz. Her birimizi tam bir boşluğa, dış dünyaya sıkı sıkı ya kapalı bir odaya hapsetmekle, eninde sonun da dilimizi çözecek olan baskı, dayak ve soğuk yoluyla dışarıdan değil içeriden yaratılacaktı. Bana ayrılmış oda ilk bakışta hiç rahatsız etmedi beni. Bir kapı, bir yatak, bir koltuk, bir le gen, bir parmaklıklı pencere vardı odada. Ama kapı gece gündüz kilitliydi, masada hiçbir kitap, gazete, kâğıt, kalem durmasına izin yoktu, pencere bir yangın duvarına bakıyordu; bütün çevreme ve hatta kendi bedenime bile tümüyle hiçlik egemendi. Elimden her nesneyi almışlardı, zamanı bilmeyeyim diye saati, yazı yazamayayım diye kalemi, bileklerimi kesemeyeyim diye bıçağı; sigara gibi en ufak bir sakinleştirici bile benden esirgendi.
Reklam
824 öğeden 681 ile 690 arasındakiler gösteriliyor.