Yasaların yargısı doğru mudur Ya da yanlış mıdır bunu bilemem; Bildiğim tek şey bu hapishanede Demir gibi sağlamdır tüm duvarlar, Bir yıl kadar uzundur her geçen gün Yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar. Kabil'in Habil'i öldürdüğü Günden beri hiç dinmedi acılar Çünkü insanların insanlar için Koymuş olduğu bütün yasalar Tıpkı
"İnsan en çok sabahları arar sevdiği kadını." Diyor birisi, katılıyorum o sabahlara. Öğleler kaba yaşanır; kalındır. Akşamüstleri ince, hüzünlü. Çiçekler alınıp verilebilir. Sabahtır yalnızlık. Nasıl sabah, nasıl yalnızlık? Ve şiirsel hiçbir yanı yok sanılır! Var mıdır? Vardır. Vardır ama çiçeklerle değil. Kendi başına, zımparataşı gibi acımasız. Ne aklıma gelse bir bakıyorum unutmuşum! (...) ''Her şeyden biraz kalır'' diyor birileri, Çoğulluk haklılıktır. Kavanozda biraz kahve, Kutuda biraz ekmek, İnsanda biraz acı.''*
Reklam
MUTLU AŞK YOKTUR İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı Bu silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip
484 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yalın bir anlatımı var. Okurken yormuyor. Ama sürekli insanda bir araştırma hissi uyandırıyor. Kitaptaki bilgileri, arada kitabı bırakıp araştırma isteğime engel olamadım. 'Struma' trajedisi çok ilgimi çekti. Mavi Alay olayı ise ayrı bir trajedi. Anlatımından kaynaklı sanırım, aşk hikayesine yüzeysel bakabildim sadece. İçine çektiğini söyleyemeyeceğim. Ama 'daha ne anlatacak ki' derken sayfaların birbirini kovaladığı bir gerçek. Hikaye olarak kime ne katar bilemem ama tarihi bilgi verdiği kesin.
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020135,8bin okunma
Bu dünya bir yokluk alemidir. Var dedikleriniz de yoktur yok dedikleriniz de. Lakin insan her şey var zanneder. Hatta her şeyi kendinin zanneder. Öyle çok sever ki bu dünyada sahip olduklarını vazgeçerse her şey biter diye vehmeder. Malı olur bırakamaz, mülkü olur satamaz, şöhreti olur yıkamaz. Ne tuhaf şey! Bu alem bir rüya alemine benzer oysa. Rüyada sahip olduklarınızı uyanınca yanınızda bulabilir misiniz? Hem rüyanızda var olanla uyanınca yok diye dertlenir misiniz? İşte bu alemde o rüya misalidir. Bilin ki bu rüyada sahip olduklarının hiç bir insanın değildir. Sahiplik makamı da sıfatı da yoktur insanda. Kendisi dahi kendisinin değildir. Kendine sahip olamayan başka bir şeye nasıl edecek de sahip olacak?
Yav gençler, sizde de -çoğu okuyan insanda gördüğüm gibi- insanların hareketlerinden, kelimelerinden neler düşündüğünü anlamaya çalışmak gibi hastalıklar var mi? Hastalık dedim çünkü bu gercekten de saglikli bir hal değil. Yani karşınızdaki kişinin ne düşündüğünü cok düşünür müsünüz? Bu kitap okumanın bir etkisi olsa gerek: insan okumaya çalışmak...
Reklam
MUTLU AŞK YOKTUR İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı Bu silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip kuşanan Ne
1256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
1Q84 Haruki Murakami'nin okuduğum ilk kitabıydı başlarda sayfa sayısı fazla olması nedeniyle acaba bitirebilir miyim endişesi yaratsa da kitaba başlamamla birlikte sayfalar ilerledikçe kitaba daha da bağlandım. Kitabın 1256 sayfa olması sadece okumaya başlamadan önce göz korkutuyor sonra kitabı okumaya başladığınızda ne kadar hızlı ilerlediğinize siz de şaşırabilirsiniz. Kitapta detaylı bir anlatım var ama rahatsız edici bir durum yaratmıyor. Betimlemeler başarılı. Olayların ilerleyişi merak oluşturması açısından, acaba sonrasında ne olacak hissini çoğu zaman yaşatıyor. Zevkle sıkılmadan okunacak bir kitap. Kitabın bir kısmında kısa bir şekilde bahsedilen "Kediler Şehri" benzetmesi de oldukça başarılı. Son olarak kitapta konusu geçen "Leoš Janáček - Sinfonietta" senfonisini de dinlemelisiniz. Senfoniyi dinlerken ister istemez kitap aklınıza geliyor ya da insanda böyle bir anı hissettiriyor.
1Q84 (Tek Cilt)
1Q84 (Tek Cilt)Haruki Murakami · Doğan Kitap · 20163,406 okunma
Yine aynı yanlış tarih telakkisi Temir'in yabancı, Tatar ve düşman sayılması sonucunu doğurmuştur. Temir veya Türkistanlıların söyleyiş sekline göre Aksak Temir Bek Kunlar, Gök Türkler ve Çengiz gibi mefkurevi Türk devletini gerçekleştirmek isteyen bir hükümdardır. Onu bizim, yani Türkiye Türklerinin milli düşmanımız saymak yanlıştır, günahtır. Milliyetçi bir tarih görüsü Ankara Savaşı'nı bir kardeş kavgası saymak mecburiyetindedir. Ankara Savaşı'nda Aksak Temir ordusundaki Türkmenlerin sayısı belki de Yıldırım ordusundakilerden daha çoktu. Bu kadar insan vatan haini miydi? Bu kadar çok vatan haininin bir araya gelmesine imkan var mı? Onlar bu kavgayı bir hanedan ve otorite kavgası sayıyorlardı. Aksak Temir Bek umumi Türklük bakımından suç işlemiş midir? Bunu tartışmayı bir yana bırakıyorum. Çünkü her insanda kusur bulunacağını kabul ediyoruz. Tarihimizin en büyük fertleri olarak düşünebileceğimiz Fâtih, Yavuz, Kanuni hatta Alp Arslan'da kusur yok muydu? Gene en büyük fertler sayacağımız Mete'de, Kür şad'da, Tonyukuk'ta, Kül Tegin'de birtakım kusurlar bulunmaz mı? Elbette Aksak Temir de büyük Türklük bakımından birtakım hatalı hareketler yapmıştır. Fakat o ilerisini görebilen bir insandı, İslav tehlikesini görmüş ve Yıldırım'a Rus-Leh-Litvan sürüsünü müştereken imha etmek teklifini yapmıştır. Avrupa şövalye ordularını tepeleyen en büyük şövalye Yıldırım, maalesef bunu reddetmiştir. Acaba reddetmeseydi de o iki muhteşem ordu birleşseydi ne olurdu? Bir Türkçü şairin dediği gibi: Bütün Türkler bir olsa başkalaşır gidişler...
600 syf.
4/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kitapta farklı yaşamlar süren karakterlerin ilginç öyküleri kurgulanmış. Toplumun veya çevresindeki bireyler tarafından mükemmel algılanan, düşünülen veya öyle görülen bu insanların aslında nasıl acınası ve zavallı yaratıklar ya da tam tersi toplum tarafından görülmeyen silik tiplerin nasıl dolu insanlar olabileceğini, kurgusuna anlaşılır bir
Fi
FiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201419,1bin okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
Modern döneme kadar edebiyat pozitif bir kahraman anlatısı üzerine kuruldu. Hikayeler aşk, macera, faziletler üzerine konumlanıyordu. Burada tabi ki istisnalarda var mesela Cervantes'in beceriksiz kahramanı Don Quixote gibi. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra şehirlerin kalabalıklaşması, endüstrileşme, aristokrasinin çöküşü, edebiyatla
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022221,6bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.