Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
160 syf.
9/10 puan verdi
"Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir."
İnsanın özgürlüğü üzerine günümüze değin çok şey söylenmiştir. Zira 10 Aralık 1948 günü ilan edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi insan özgürlüğünün kutsiyetine uluslararası alanda resmi bir boyut kazandırmasına rağmen, dünyanın her yerinde insan onuru ve
Divan edebiyatını sevdirdiğine kesinlikle katıldığım, kitaplarını ağzımdan salyalar akarak okuduğum, yazarımızın bu kitabında, ne yazık ki, bolca “kibir” gördüm.
Üstün niteliklerini çekemeyen komutanlarının ve görev arkadaşlarının var olduğuna, haksızlıklarla, önyargılarla, trajikomik birçok olayla karşılaştığına, kendisi her ne kadar bahriyeli
'Gönlümde maziler yeşerir'
"İnsanî yaşat ki devlet yaşasın!(Hz. Ali)" sözünün en iyi yeri.
Türkçenin özüne vurgu yapan, Türk'ü içten dolaylı yada doğrudan anlatan Kemal Tahirin eşsiz kaleminden.
Osmanlı beyliğinin ilmek ilmek ilerleyişi tohumdan filizlenecek devletin yeni topraklara sahipliğini anlatır.
Kalemde damlayan mürekkebin kağıtla buluşması ve kâğıda kendini anlatması, yüreğe vuran sızının gözyaşıyla buluşması olayıdır bu kitap...
Mazinin insanlarını hoşgörüyle, sevgiyle, iyilik ve yardimseverlikle, içtenlikle, saflıkla birbirlerine nasıl kenetlendiğini nitelendiren; yönetimde kadın'ın yerini muazzam gösteren devlet teşkilatında kadın nerededir diyen DEVLET ANA vardır.
Okumanız dileğiyle....
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!!!
Farsça bir kitaptır. Farsça'dan Türkçe'ye kısmi olarak çevrilmiştir. Kısmi derken de o kadar çok Farsça kelime var ki, kitabın arkasındaki sözlüğe bakmadan parmaklarım ağrıdı, hadi bunu geçtim, o kadar zihnim yoruldu ki kitabı bırakmasım geldi, hayatımda bir veya iki kitabı bırakmışlığım vardır, o derece yoruldum. Kitabın tasnifini hiç
Kitap incelemesi yapmayı da okumayı da çok severim. Ancak ilk kez bir sayı(dergi) incelemesi yapacağım.
Dergim Mostar aslında her bir sayısı ayrı bir hazine olan ‘eser’ niteliğinde.
Bu sayıda ise evvela Vakıf Medeniyetimizle alakalı istifade edilesi yazılar okuduk.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışının ardından, 19. yy Avrupa’sında geniş
"İnsanı yaşat ki; yaşayan tek bir devlet kalmasın!". -Mihail Bakunin-
Petro ve diğerlerinin kurmaya çalıştığı imparatorluk fikrine, otoritenin her türlüsüne, hatta devrimcilerin kendi elleriyle kurmayı hayal ettikleri devlete, ordusu, polis gücü ve hapishanesi olan her disipline -ki bu ona göre; tiranlıktır- topyekün karşı olan bir adam o. O bir anarşist. Özgürlük aşığı paradoksal bir düşünür. Nutuk atmanın, vaaz vermenin ötesinde barikat barikat yükselen bir öfkenin ve halk kitlelerini kontrolden çıkaracak en tehlikeli fikirlerin sahibi...
"Devlet ve Anarşi" ateşle barut gibi... Asla yan yana yaşayamayacak olan iki kavram belki de. Ürkütücü gibi gözükse de Bakunin'in "Yaşasın özgürlük!" nidaları kulaklarınızda çınlayacak, iç sesinizin çığlıklarını duyduğunuzda içinizdeki anarşistle tanışacaksınız.
Keyifli okumalar
152 syf.
10/10 puan verdi
"Meydanlarda trafik polislerinin yanına geçip, boynunda bir yafta, dikilmek istiyorum:
İnsanlar, durun! Acımayı bilmeyen geçemez."
Toplumu "iyileştirmek", masumu suçludan korumak, yargı, hüküm, suç, ceza, idam.. Hatta kalbi "kötü" doğmak.. İyilik, kötülük... ilgilenenler buraya!..
Sizce bir topluma nizam nasıl getirilir? Masumu suçludan korumak devletin görevi midir? "Suçlu" kimse ya da kimseler de o devletin korumak zorunda olduğu halktan biri değil midir? Terazinin kefeleri nasıl dengelenir?
Reis Bey, ağır ceza hakimidir ve suçun yalnızca cezalarla durdurulabileceğine, suçluya merhametin insanlığa karşı en büyük suç olduğuna inanır. Fakat verdiği bir mahkeme kararı sonucunda kendi doğrularına ters düşer, merhamete bakışı değişir ve sonra olaylar olaylar.. :)
İncelemenin herhangi bir "tat kaçıran" içermemesi için konuyu bu kadarla sınırlı bırakmak durumundayım ama kitabı okumanın ardından zihne gelen soruların pek de sınırı yok gibi.. Okur için pek çok sorgu ve düşünce kapısını açacak bir tiyatro eseri..
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!"
NOT: Olur ya kitabı okuduktan sonra ya da önce tiyatroyu izlemek isteyenler olur. Çok beğendiğimi de söyleyerek linki bırakayım şuraya:
youtube.com/watch?v=YTNdc8A...
Herkese iyi okumalar ve iyi seyirler dilerim..
Erdem ve ahlaktan yoksun devlet tarihin derinliğinde enkaza dönüşür!
Bu kitapla ilgili bir şeyler yazmak, pek içimden gelen bir şey değil aslında. Zaten okumaya başladıktan bir müddet sonra yarım bıraktım. Sonra geri devam ettim. Sahafta görüp bakmadan almıştım. Bu sebeple gizemli bir şeyler bekledim. Gel gör ki gizemliydi ama beklediğim değildi. Dönemin vak'anüvisi tarafından iktidarın nasıl bir yozlaşmada olduğu ve aç gözlü davrandıklarını anlatıyor.
İnsanlar için ahlak, erdem, vicdan gibi hasletler önemlidir, çünkü bunlar bana göre; insanı insan yapan değerlerdir.Görünen o ki bu hasletler devletler içinde geçerliymiş. Ahlak, erdem, vicdan ve merhametten yoksun devletler enkaza dönüşürler. Bizim şeyh Edebali boşuna dememiş; " İnsanı yaşat ki devlet yaşasın."
Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam
“Hak milletin, şan onun,
Gövde senin, can onun,
Sen öl ki o yaşasın;
Dökülecek kan onun” (Ziya Gökalp)
Muhammed Ali Clay, Vietnam Savaşı’na katılmayı reddediyordu: “Vietnamlılarla bir alıp veremediğim yok, hem onlar beni sizler gibi zenci diye hiç aşağılamadılar, bana hiçbir kötülük yapmadılar” Dünyaca ünlü boksör de olsan devletinin dış
Nehlüdov karakterinin kendini sorgulaması ve yaptığı hatayı düzeltmeye çalışmasını Tolstoy akıcı bir üslupla anlatıyor.Rusya'daki hapishane yaşantısını haksız yere hapis yatan insanların çilesini ve yöneticilerin insan hayatını hiçe sayan uygulamalarını romanına işliyor.
Kitapta devrimcilere yakınlık duyan Tolstoy sonunda olayı İncile bağlayıp kitabını sonlandırıyor.
Edebalinin insanı yaşat ki devlet yaşasın sözünün tam aksine Dünyada ki tüm sistemlerde Devlet'i yaşat devleti oluşturan ve ayakta tutan bir topluluk mutlaka bulunur ve o düzenin kaymağını yer mantığının geçerli olduğunu çok güzel bir şekilde anlatıyor.
Tolstoy kitabın belli kısımlarında Hristiyanlığın uygulanması konusunda çok sert açıklamalarda bulunuyor. papaz ile ilgili ''O,bu dine inanmak gerektiğine inanıyordu bu dine inanmasının en önemli nedeni 18 yıldır ailesini geçindirmesi, oğlunu lisede,kızını din okulunda okutacak parayı bu dinin törenlerini yaparak kazanıyor olmasıydı''sözü ile Kilise tarafından neden yasaklı kitaplar listesine alındığını belli ediyor
Romanda 'Aşk' konusu var ama çok tatminkar bir şekilde sonlanmıyor daha çok Halalarının yanında çalışan Maslovan'nın kötü yola düşmesine sebebiyet verdiği için vicdanının sözünü dinlemiş gibi gözüküyor.
Diriliş okunması gereken ve İnsan'ın başkalarına değil kendi özüne dönüp arayışı kendi içinde bulacağını anlatan Tolstoy farkıyla Rusya hapishanelerine ve o döneme yolculuk yapabileceğiniz çok güzel bir eser
