Aşk derdimizdi ve yani derdin devası da aşktı vesselam.
Sayfa 113Kitabı okudu
Baktı yüzüme. Acı vardı gözlerinde, canım benim. Merhamet ettim ona. Ama bir şey gelmezdi elimden. Acı gözlerini kör etmişti, el yordamıyla yürüyecekti, kafasını kolunu bacağını bir yerlere çarpa çarpa bulacaktı yolunu. Bu sırada elbette daha çok yanacaktı canı. Ama başka bir acı olacaktı artık bu ve yolunu bulmaya çalışırken duyduğu acı önceki acının üzerini örtecekti. Acıların ilacı başka acılardı, bunu idrak edecek, anlamadan bunu yaşayacaktı. Anlayacağı zaman geldiğinde de zaten artık o ilk acı çok geride kalmış olacaktı. Tecrübe. Olgunluk. Olmak. Acıdan gözleri kapalı olmayacaktı artık. Artık gözleri olmayacaktı. Kör olacaktı ama hiçbir yere çarpmadan yürüyecekti. Gülümsedim merhametle bu cahil gencin yüzüne ki, cevap verdi bana; "Sende kalsın, gece karanlık, nereden düşeriz belli mi olur?"
Sayfa 99-100Kitabı okudu
Reklam
"Sen dönüştün mü? Yoksa, ihtiyar nereye gitti?" dedim, heyecanla. "Elbette dönüştüm, zaman dönüştürür, değiştirir. Bir an önce ben hiçbir şeyden korkmam diyen, bir an sonra korkudan küle dönüşür. Nice güzel ben âşık olmam der de, ne âşık olması, aşk olur da çölde kuma dönüşür. Mutluluk bir kıvılcımla tükenir, acı bir tebessümle diner. İnsan değişmem dedikçe değişerek insana dönüşür. Ben de dönüştüm."
Kanatıyor
"Hakikat diken gibi batar evladım, yanlışa giden doğru insanı acıtır, hatta kanatır."
Akça pakça bir bardak suyu elime tutuşturdu ve gitti. Giderken; "Fazla oyalanma, burası dünya, burada işler hep yarım kalır," dedi. "Şair sözü," diye ekledi.
Acıyı unutursun acı diner de, hayattan acıyı çıkar, geriye ne kalır ki? ... Dünya boşlukta nasıl duruyor sanıyorsun. O, boşluk değil keder. Kederi çıkar, dünya düşer. Unutma. Unutma. Unutma.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
İnsan
"İnsansın sen. Mümkün olmaz mı? Bir şeye ulaşmak için yıllarca çaba sarf eder, ona ulaşınca değerini bilmezsiniz siz. Bu bazen mal mülktür bazen his, haldir bazen insan bazen de anıdır. Anıdır, yani hayatınızdır. Anı dediğin ne ki, anı dediğin yaşadığınızdır, yaşadığınız da hayatınızdır."
Kafa Error Yaptı İhtiyar Bunları Söyleyince
"Denize in, orada bir sandal var. Denize açıl. Zamanı geçene kadar kürek çek. Zamanı geçince vardığın yerde belki bulursun aradığın şeyi. Belki de bulamazsın." Ahmakça cevap verdim. "Belki de bulamayacaksam, ne diye o kadar kürek çekeyim?" "Belki de sana düşen, bulmak değil, aramaktır..." "Neyi aramak?" "Bulamayacağın şeyi." "Bulamayacaksam niye arayayım?" "Bulamamayı bulmak için." "Bulamamayı bulmak için aramama ne gerek var, aramasam zaten bulamamış olurum." "Bulamayacağın şeyi ararken bulacağın şey belki de aramanın faziletidir öküz, laf dinle azıcık."
"Aklın ötesine geçtim sanarsın ki, Orası kalbin berisidir O gitmeden insanın başından Nasıl kalbine döneceksin..." Belki çok anlamlı sözlerdi bunlar ama, düşünmek işime gelmedi. Teslim oldum. Çok huzurluyum demiş miydim? Demiştim galiba. Yalanmış. Asıl şimdi çok ama çok huzurluydum.
Reklam
Muhteşem kokuyor toprak. Muhteşem esiyor denizden denizden hafif bir meltem. Serin gölgelikler. Derin bir soluk aldım. Mutluluktan delirecek gibi oldum. Hayatımda böyle bir haz duymamıştım. Güzellik bir insanı böyle mi büyülermiş? İnsan güzelliği yaratmaz, güzelliğin içine doğar. Al sana hakikat. Ama olmuyor işte, yetmiyor. Yine anlatamadım. Kelimeler bazı anlamlara gelmiyor Borges Dayı.
Huzursuz değilim işte, bunu biliyorum. Sebebi de basit aslında. Kendi hakkımda bir şey bilmiyorum ki huzursuz olayım. İnsan kendisini tanımaya başladıkça huzursuzlukla tanışır, insan kendisini keşfederken acıya dokunur.
Acıyı unutursun acı diner de, hayattan acıyı çıkar, geriye ne kalır ki?
Sayfa 136Kitabı okudu
Kalbe ecza olan akla zehir olur, göğsünden taşar acı, gelir aklına oturur.
Sayfa 134Kitabı okudu
Resim