''Şeriati, baştan sona bir başkaldırıdır.''
Ali Şeriati, okudukça fikirlerine aşina oldukça beğendiğim birisi. Hala kendisiyle Hallac-ı Mansur'la alakalı görüşlerinde hemfikir değilim.
Kitap kısa olmasına rağmen içindekiler oldukça uzun. Şöyle ki; Şeriati bir kapı aralıyor. Araştırmaya, sorgulamaya açık. Tabiat, tarihsel, toplumsal ve bireysel sorgulamalar. Bunların kurumsal isimleri ise: Naturalizm, Historizm , sosyolojizm,ve İnsanın kendisi. İlk üçünden kurtulmanın yollarından bahsederken dördüncüsünün zorluğuna dikkat çekiyor. Kendi zindanında kalmak. Burada kendisinin değindiği gibi bende Sartrevari bir hava gördüm. Zannediyorum ki Şeriati'nin birçok eserinde bu hava mevcut. Ve Nietzsche üzerinden örneklemesi çok hoşuma gitti. 20.yüzyıl yabancılaşması konusunu da anımsatıyor sonlara doğru.
Din-bilim, din-toplumsal ilişki, din ve kadercilik, din ve bireysellik vb. konuları çoğaltabiliriz. Şeriati, hiçbirine değinme amacı gütmeden hepsine dair paylaşımlarda bulunuyor. Bu yüzdende kısa hacimli kitap alt başlıklarla (yazarın söylediği, okurun düşündüğü ama kitapta bulunmayan) uzuyor gidiyor.