Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
280 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
1860’lı yıllarda balina yağı endüstrisinin sonuna gelinmiştir. Bu işten ekmek yiyenleri farklı bir gelecek beklemektedir. Volunteer adlı gemi belki son bir yolculuk daha yapacaktır. Bu gemide geçmişleri, kişisel amaçları ve hırsları farklı pek çok kişi çeşitli görevlerde yerini çoktan almıştır. Bunlardan biri de Patrick Sumner adlı bir doktordur.
Kuzey Suları
Kuzey SularıIan McGuire · Doğan Kitap · 201751 okunma
"Alnı açık" olabilmek ne büyük gurur ne büyük rahatlık ne kutlu bir konum.... Herhalde bir insanın erişebileceği en üst düzey budur: Benim alnım açık yüzüm ak, diyebilmek. Cambridge Üniversitesi Ramazan bayramını kutlamak için müslüman olan profesör "rektör yardımcısı"yla bir video yayınlamıştı. Ve malum post çokça beğeni ve "Eid Mubarak" teması altında güzel yorumlar aldı. Bugün ise Yahudilerin Passover(Fısıh, Hamursuz) bayramıydı ve yine Cambridge, üniversitenin "yahudi papazı"yla bir video yayınladı kutlamak için. Çok az beğeni aldığı gibi alttaki yorumlar "Özgür Filistin. Katilsiniz. Katliamı durdur. İğrenç bayramınız bizi ilgilendirmiyor. Soykırımcılar." vb. yorumlarla doldu ve Cambridge Üniversitesi admini 1 saat içinde yorumları kapamak zorunda kaldı. Bir kez daha fark ettim ki "alnı açık yüzü ak" olabilmek gerçekten çok büyük bir nimet. Ve bin kere mazlum olmak bir kere zalim olmaktan yeğdir. Bugün Müslümanlar Elhamdülillah göğsünü gere gere "ben Müslümanım" diyebiliyor. Peki bir yahudi? Bayramını bile dünyaya açık bir platformda linçlenmeden kutlayamıyor. Yazık.. Daha bir asır bile geçmeden mağdur olarak anılan bir toplumdan zalim olarak anılan bir topluma dönüşmeyi ve tarihe utanç dolu cümlelerle yazılmayı başardılar.
Reklam
kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler. orada cansız düşünceler, duygular ve arzular bulurlar; bunlar bir zamanlar hoş ve vaat edici olsa da, artık kanları çekilmiştir. bu umut ve düşler, ister ilişki arzusuyla, isterse de bir başarı, bir ustalık, bir sanat yapıtıyla ilgili olsun, insanın psişesinde böyle ürkütücü bir keşif yapıldığında emin olabiliriz ki, düşlerde de çoğu zaman hayvani damat olarak simgelenen doğal yok edici iş başındadır ve yöntemli şekilde kadının en çok değer verdiği arzu, ilgi ve özlemlerini tahrip etmektedir.
Kendini değersiz hisseden erkekler partnerini de değersizleştirir çünkü
Kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler. Orada cansız düşünceler, duygular ve arzular bulurlar; bunlar bir zamanlar hoş ve vaat edici olsa da, artık kanlan çekilmiştir. Bu umut ve düşler, ister İlişki arzusuyla, isterse de bir başarı, bir ustalık, bir sanat yapıtıyla ilgili olsun, insanın psişesinde böyle ürkütücü bir keşif yapıldığında emin olabiliriz ki, düşlerde de çoğu zaman hayvani damat olarak simgelenen doğal yok edici iş başındadır ve yöntemli bir şekilde kadının en çok değer verdiği arzu, ilgi ve özlemlerini tahrip etmektedir.
Bir katliamın unutulması da katliam türünden bir şeydir. Çünkü bir katliamı unutmak insanın bir belleği olduğunu, bir tarihle bir toplumun varlığını, vb. unutmak demektir.
Kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler. Orada cansız düşünceler, duygular ve arzular bulurlar; bunlar bir zamanlar hoş ve vaat edici olsa da, artık kanları çekilmiştir. Bu umut ve düşler, ister ilişki arzusuyla, isterse de bir başarı, bir ustalık, bir sanat yapıtıyla ilgili olsun, insanın psişesinde böyle ürkütücü bir keşif yapıldığında emin olabiliriz ki, düşlerde de çoğu zaman hayvani damat olarak simgelenen doğal yok edici işbaşındadır ve yöntemli bir şekilde kadının en çok değer verdiği arzu, ilgi ve özlemlerini tahrip etmektedir.
Reklam
Mezopotamya ve çevresinde tarım ve hayvancılık deneyimlerini derinleştiren ve bu çerçevede ürün çeşitliliğine yönelen insanlar, başlangıçta küçük küçük topluluklar halinde yaşıyorlardı. Ancak, Milattan Önce 8000 ile 6500 yılları arasında Mezopotamya'da yaşayan halklar, tarihin ilk kentlerini kurmaya başladılar. Ekonomideki gelişmelere bağlı
139 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
“İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun.” (Maide 82) Rousseau insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı olarak bir sürü şey saymış. Bence bu aralar tek bir cevabı var. Ona göre bir tanesi yaşlılıkmış mesela. “Elbette onları insanların hayata en hırslı, en düşkün
İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı
İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin KaynağıJean-Jacques Rousseau · Kapra Yayıncılık · 20211,380 okunma
Van Bahçesaray ilçesine bağlı Miran yaylası
Bir katliam anlatacağım ki; kan donduran, insanı insanlığından utandıran, insanın elinde olmadan beddua için elini havaya kaldırtan bir katliam. Günlerden 18 Temmuz yıl 1993 karanlık dönemin en zifiri dönemini barındıran bir yıl. Sündüs (Miran) yaylası katliamı. Miran yaylasında kurbanların tamamı kadın ve çocuklardan oluşan 24 insan katledildi.
96 syf.
9/10 puan verdi
Herkese merhaba, nasılsınız? Ben çok iyiyim. Harika bir kitap önerisiyle geldim.
Ayşen Sıla
Ayşen Sıla
moderatörlüğünde, @saffet4086 kaleminden, @idealkltr basımından #mahşeruludivan kitabını okudum. Kitap 96 sayfadan oluşuyor. Bir kahvenize eşlik edecek bir kitap olsa da içerik olarak çarpıcı, etkileyici bir kitaptı. Beni düşündüren, sorgulatan bir kitap oldu. Kitabın başında “Ey insan, sığınmayı mı tercih ediyorsun, yüzleşmeyi mi?” diyor ve insanın yüzleşmesi başlıyor. Akıcı ve betimlemesi ile bizlerin gözünde canlanan bir kitaptı. Yazar hayal gücünden kurguladığını vurgulamış ama bana bir o kadar dünyanın sonu gerçeğe yakın kurgu geliyor. Tabi ki Allah’tan başka kimse bilemez demek istiyorum. Kitabın başında dünyanın sonuna kadar olan süreyi, yaşanan katliamı ve son insanın dünyaya veda edişini okuyoruz. Sonrasında Yaradan ile insanın hesaplaşması, sorgu-suali başlıyor. Sorulan sorular ile daha çok düşündüm ve kendimi sorguladım. Dünya olarak hangi ara bu kadar açgözlü, hırsına, kinine düşkün olduk diye düşündüm. Hepimizin içinde iyilik ve kötülük bulunurken artık kafamızı tamamen kötülüğe yorar olduk. İnsanın kendini bilerek sona yaklaştırdığını hepimiz biliyoruz. Bu açıdan sizi etkisine alacak ve düşündürecek bir kitap. Sizlerde çarpıcı kurgusuyla böyle etkilenecek bir kitap arıyorsanız tam size göre. Mutlaka bir bakın. Tavsiyemdir.
Saffet Akkaya
Saffet Akkaya
Son İnsan, Mahşer, Ulu Divan
Son İnsan, Mahşer, Ulu Divan
Son İnsan, Mahşer, Ulu Divan
Son İnsan, Mahşer, Ulu DivanSaffet Akkaya · Kaktüs Kitap · 09 okunma
Reklam
Ne kadar üzücü,ne kadar korkunç ve ne kadar cahillik!
CHP Kahramanmaraş İl Başkanı Mehmet Parlakyiğit'in basın açıklaması durumun vahametini gözler önüne seriyordu. Kahramanmaraş'taki katliamı tarif etmek için kelime bulamıyorum. Buna vahşet demek hafif olur. Sokaklardan, evlerden üç yaşındaki çocukların 60 yaşındaki ihtiyarların parçalanmış cesetlerı taşınıyor. İki gün süren saldırılarda 150 kişinin hayatını kaybettiğini tahmin ediyorum. Olaylar, saldırılar, cinayetler vatandaşların kalbinde derın yaralar açmıştır. Unutmak istesek dahi bu vahşetin unutulması mümkün değildir. Olayların başlangıcında konulan sokağa çıkma yasağına yalnız ve yalnız mağdur vatandaşlar uymuş ve hâlâ uymaktadır. Ne var ki, mağdur yurttaşların evlerinde mahsur kalmaları ve saldırıya hedef olmaları bıçımine dönüşmüştür bu yasak. Maraş Doğum Hastanesi var oraya da gittim. Bir kadını öldurmüşler, tel ile direğe bağlamışlar, rahminden çıkardıkları bebeği göğsüne çivilemişlerdi, kadının her yeri kanlar içindeydi..." Açıklamalar insanın tüylerini diken diken eden cinstendi. Olaylar sona ermiş ancak insanlık hafızasında unutulmayacak çok derin bir iz bırakmıştı.
ABD'li gazeteci yazar Thomas Goltz'un notlarından;
Parçalanmış cesetler etrafa saçıldı. İnsanın bu kadar gaddar ve alçak olacağına inanmak güç! Kafaları, burunları, kulakları kesilmiş ve gözleri çıkarılmış çok sayıda ceset var ve birçok cesedin derisi soyulmuş. İnsanlık tarihinde hiçbir ulus, hatta Naziler bile bu kadar gaddarlık yapmamıştı. Böylesi bir vahşilik sadece tüm benlikleriyle Türklerden nefret eden Ermeniler tarafından yapılabilirdi.
Sayfa 29 - AKADEMİ TİTİZ YAYINLARIKitabı okudu
Kadınlar, hayatlarının kapılarını açıp onun ücra köşelerindeki katliamı incelediklerinde, çoğu zaman en önemli düş, hedef ve umutlarının azar azar öldürülmesine izin verdiklerini görürler. Orada cansız düşünceler, duygular ve arzular bulurlar; bunlar bir zamanlar hoş ve vaat edici olsa da, artık kanları çekilmiştir. Bu umut ve düşler, ister ilişki arzusuyla, isterse de bir başarı, bir ustalık, bir sanat yapıtıyla ilgili olsun, insanın psişesinde böyle ürkütücü bir keşif yapıldığında emin olabiliriz ki, düşlerde de çoğu zaman hayvani damat olarak simgelenen doğal yok edici işbaşındadır ve yöntemli bir şekilde kadının en çok değer verdiği arzu, ilgi ve özlemlerini tahrip etmektedir. ... Bu durumdaki bir kadın, okulu, ailesi, arkadaşları gibi gündelik hayatındaki meselelerle veya daha geniş bir dünyadaki zorlayıcı sorunlarla ya da kişisel gelişimi, sanatı gibi tinsel konularla ilgili endişelerine çözümler getiren yaratma enerjisini yitirir. Bu basit bir ertelenme değildir, çünkü haftalar ve aylar boyunca sürer. Donuk ve fersiz görünür, belki düşüncelerle doludur, ama derin bir kansızlıktan mustariptir ve bu düşüncelere uygun davranışlarda bulunmaktan giderek daha fazla uzaklaşır.
224 syf.
10/10 puan verdi
Selaammm Bu akşam sizlere öyle güzel bir kitabın yorumunu bırakacağım ki, ne yazsam ne desem bilemedim. Ömrüm boyunca hiç unutmayacağım bir kitap #tripoliçeninkülleri Depremde babasını ve kardeşini kaybeden Aliye; babasının kadim dostu olan Müşfik babaya, yıllar öncesi büyük babası Akça hocanın hatıratını tamir etmesi için getirir. Ne derdi olsa
Tripoliçe'nin Külleri
Tripoliçe'nin KülleriGüven Kemerkaya · Çınaraltı Yayınları · 037 okunma
155 syf.
·
Puan vermedi
Psikoloji
Kitap logoterapiyi anlamamızı sağlayacak bir otobiyografiden ve logoterapinin açıklamasından oluşuyor. İnsanlık katliami ve varoluş sebebimiz ve sebebi. 1)bir üretimde bulunarak ya da bir iş yaparak 2)bir şeyi deneyimleyerek ya da biriyle temas ederek 3)kaçınılmaz olan ıstıraba karşı aldığımız tavırla Hayatın anlamını belirleyebilirmişiz. Bu üçü üzerinde durur logoterapi. "Tezat niyet" konusu dikkat çekici. Tekrar karşıma çıkmasını bekleme ve bu konuda bir şeyler öğren.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,1bin okunma
459 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.