psikanalitik yaklaşımın amacı sadece öznenin kendisini bilmesini saglamak degil, ama daha çok öznenin kendisini anlamasını sağlamaktır. Psikanalitik yaklaşım kendiliğinden, zaten, adını koymadan, belli bir varoluşçulugu içermiş olur. Öte yandan "anlamak", bilmenin tersine, bir bakıma yaşamı kolaylaştırmaktan çok güçleştiren bir şeydir. Bilmek muktedir olmaktır, yapabilmektir. Kendini anlamak ise basit bir aydınlanma anıdır. Eger böyle bir deneyim epistemolojik açıdan bir doğruluk ölçütü olsaydı, bu bölüm açısından mesele kalmayacaktı. Ne çare, kendini anlamak sadece güç bir sınavla karşı karşıya bırakır psikanalitik özneyi, kendini kabul etmek. Bu güçlük de önceden kestirilemez tabii.Insanın kendini anlaması, her şeyden önce kendini anlamlandıran bir varlık olarak kavraması anlamına gelir psikanalizde. Su anlamda ki, özne için otekinin varligi, ancak bir yorum sayesinde düşünülebilir. Otekinin varlığını bilmez ôzne, yorumlar, anlamlandınr. O halde psikanalitik ortamdaki özne, ötekinin, yani terapistin yaptıgı şeyi bilinçdışı bir süreçte bizzat kendisinin de yaptığını anlar. Bu, özne tarafından aktarma'nın anlaşılmasıdır. Ozne, analitik ortamdaki otekini (terapisti) yorumladığını anlarken, kendini anlamlandıran varlık olarak anlar.Analitik sürecin bir tür solipsizme vardığı da düşünülmemeli. Tam tersine, bu süreç iki iç dünyanın karşılaşması, iki insanın tanışmasıdır aslında. Ve büyük ustalardan birinin söylediği gibi, analiz, özne psikanalist tarafından anlaşıldığında bitmez, tam tersine, özne analistini tanıdığı zaman biter.
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
Reklam
Kendinin ne olduğunu anlaması için insanın öncelikle tıpkı onun gibi kendi kendini anlamayan insanlardan oluşan gizemlerle dolu insanlığın ne olduğunu anlaması gerekir
"... Bununla beraber ilmî ve felsefî düşünce ve yoruma açık ayetlerin sayısı oldukça fazladır. Böyle ayetler, Kur'an'ın asıl hedefi olan mutluluk ve hidayet için kişinin düşünüp araştırması kendini ve kâinatı tanıması ve onları yöneten kanunları bulması, Tanrı'nın yaratma ve ilminin sonsuzluğunu anlaması gerektiğini vurgulamaktadır. Şu halde Kur'an genel hatlarında insanın insanlığı ile bildiği arasında bir irtibatın kurulması gerektiğini belirtmektedir."
Sayfa 48
188 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Dostoyevski'nin "Öteki" romanı, insani ilişkilerin ve insan psikolojinin karmaşıklığını ele almaktadır. Dostoyevski, bu romanında insan doğasının karmaşıklığına ve karanlık yönlerine işaret ederken, aynı zamanda insanın insani yönlerinin de değerini vurgulamakta. Bütün eserlerinde olduğu gibi "Öteki"de de
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922.2k okunma
“Birine aşık olduğumu anlamam... Aşık olmak anlaşılır bir durum değildir. Kimse kendi kendine durup da ben aşık oldum demez. Kimse aşık olduğunu fark edemez. Aşk gizli bir duygudur, insanı birden bire ele geçirir saati, tarihi, mekânı umursamadan. Aşk birdenbire gelir, parmak uçlarından, saç tellerine kadar bütün bedenine yerleşir. Bakışların değişir, sesin değişir, dokunuşların değişir. Hayatın değişir. Aşık insanın su içişi bile diğerlerinden farklıdır. Bardağı daha sıkı tutar artık, hayata bağlanması için, hayata sıkı sıkı tutunması için farklı bir sebebi vardır. Çünkü artık kalbi doludur, su bardağının ellerinin arasından kayıp yere düşmesine, kırılıp paramparça olmasına izin veremez. Artık yemeğini yarıda bırakamaz, evden ayakkabılarının bağcıklarını bağlamadan çıkamaz. Artık her şeyi tam yapmak zorunda hisseder kendini. Bunları hisseder, çünkü onu motive eden bir duygu vardır. Onu sıcak tutan, üşümesine izin vermeyen bir duygu. Aşık olduğu insan onu, elini dahi tutmadan ısıtıyordun İçini ısıtıyordun.. Buna rağmen aşık olduğunu anlayamaz. Bir insanın aşık olduğunu anlaması için tek yol, birinin onu kolundan tutup, ‘Sen aşık olmuşsun.’ demesidir. Ancak o an anlar. Durur böyle, birkaç saniye boş boş bakar. Ben harbiden aşık olmuşum der... Aşık olmak anlaşılmaz, aşık olmak fark edilir.”
Reklam
Kim bilir neden, en basit gerçeklikler, anlaması en zor olandır. Ben o zaman aşkın en önemli niteliğinin güç olduğunu anlasaydım, olaylar bir olasılıkla başka türlü çözümlenirdi. Ama güçlü olabilmek için insanın kendini sevmesi gerekir; kendini sevebilmek için de insan, kendini derinlemesine tanımalı, kendi hakkında her şeyi, en gizli, kabullenmesi en zor şeyleri bilmelidir.
Sayfa 60 - CanKitabı okudu
725 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.