Stefan Zweig tüccar bir baba ve ilim sahibi bir annenin çocuğudur. Burjuva bir aileye sahipti. Gerek aile gerek eğitim hayatında katı bir disiplinden geçmiştir. Kitap okumayı çok seviyordu ve yazar olmak istiyordu. Arkadaşlarıyla okuldan kaçıp kitap okuyorlar,tiyatroya gidiyorlar ve öğrendikleri fikirler üzerine uzun uzun tartışıyorlardı. İdeal bir
Kişilerin niyetine değil de sadece eylemlerine bakarsak yanılırız. Ama arkasındaki niyete baktığımızda , bunun ekseriyette "Ben de varım!" deme çabası olduğunu görürüz. İnsanız, fark edilmek istiyoruz.
Evren ihtiyacım olanı karşıma çıkardı gene, çünkü başka türlü böyle bir eseri sanırım okumazdım.
Sonsuz olumluluklar...
Öncelikle psikolojik eserler konusunda belli bir birikim edinilmemiş ise eser çok sıkıcı ve saçma gelecektir, birikim varsa ise basit gelecektir.
Tam kavrayamadım başarılı bir eser mi değil mi diye ama önemli olan bana iyi gelmiş olması ...
Yazarın terapist olmasını önemsedim çünkü tecrübeye fazlasıyla önem veririm ve eserde de tecrübelerinden sıklıkla bahsediyor.
Hepimiz eserde kendimizden bir şeyler bulabiliriz, öyle tanıdık sorunlar ki... Hepimizde var çünkü insanız...
En sevmediğim yönü de yazarın fırsat buldukça diğer eserlerinden bahsedip tavsiye etmesi... Hiç hoşlanmam bundan.
Yine de fena değildi, fazlasıyla altını çizdim, tavsiye edilebilir.
Çok uzun zamandır kitap bitiremediğim bir dönemde okudum "Normal İnsanlar"ı. Popüler olduğu için değil, Nergis Ablam'ın (Nergis Seli) önerisi olduğu için okumaya başladım. Öncekiler gibi birkaç sayfasını okuyup devamını getiremeyeceğimi sanıyorum fakat hiç öyle olmadı. Sünger gibi çektim kitabı. O kadar beğendim ki... O kadar doğru
Selamünaleyküm gönül dostları…
Kitabı okumaya başladığım andan itibaren nasıl bir inceleme yazacağım konusunda düşünmekteydim. Öyle ‘Güzeldi, tavsiye ederim’ gibi basit cümleler olmamalıydı. Çünkü bu kitaba ve bu büyük zata saygısızlık olacaktı. Şimdiden sürç-i lisan ettiysek af ola…
“Seni, aşk sırrı gibi gizlemekteyim.”
İşte bu cümle… Daha ilk
Günün fıkrası herkes işinde iyiydi ama gemi batıyordu. Ve herkes kendince bir bahane buluyordu geminin batmasında oysa formül çok basitti "Ben bilmiyorum" diyebilmekti işin sırrı. Malum ya insanız herşeyi de bilemeyiz 😊 Şayet herşeyi bilseydik o vakit ne işimiz vardı yeryüzünde dimi. Evet günün fıkrası böyle efendiler. Sen hırsıza da sorsan haklı,polise sorsan da haklı yahu haksız olan kimdi bileniz var mıydı? Gelin size daha komik bir fıkra anlattım;Hepimiz haklıyız 😅
Gönül deryasıyla göğü tavaf etmeyinin cuması da kabul olunmaz...
Not:Umudunuzu diri tuttun çünkü bir gün haklıyız parolası bitecektir 😉