Seni sevenler,koruyan kollayan insanlar varken seni bırakıp giden,sevmeyen insanlar için umutsuz olmaya değmez. Çünkü zaman umutsuz insanlar için acımasızdır.Bir bakmışsın.Hayatın bomboş,kimsesiz bitmiş,gitmiş.(ŠÇ)
Eğer kendime olan saygımı yitirirsem başkalarından saygı göremem, insanlar bu konuda acımasızdır.
Reklam
Düşüncenin Devrimci Doğası
"İnsanlar, dünyadaki herhangi bir şeyden -yıkımdan, hatta ölümden bile- korktuklarından daha çok düşünceden korkarlar. Düşünce, baltalayıcı ve devrimcidir, yıkıcı ve korkunçtur; düşünce, ayrıcalığa, yerleşik geleneklere ve huzur verici alışkanlıklara karşı acımasızdır; düşünce, anarşik ve kanunsuzdur, otoriteyi umursamaz, çağlar boyu denenmiş bilgeliğe aldırmaz." -Bertrand Russell-
dünyanın hiçbir yerinde elde edilecek hiçbir şey yok; yokluk ve acı her yeri sarmıştır ve can sıkıntısı her köşede onlardan kaçanları beklemektedir. dahası, genellikle kötülük hüküm sürer, tüm konuşmayı aptallık yapar. kader acımasızdır ve insanlar zavallıdır.
İnsanlar acımasızdır
Kendi çıkarları bittiğinde aşkla yürekten sevenler ise melektir kanatları olmamasına rağmen kalbinize konabilecek asaletlerinden.
Ve gün gelir, geriye dönmeye çalışırsın ama zaman acımasızdır. Geriye döndüğünü zannetsen de, gidersin mekânlara . Ve dalıp gittiğinde hayalinde bir iki saniye duyarsın seslerini, ama gerçekte o iyi insanlar yoktur artık.. bir daha dönmeyeceklerdir
Reklam
üzgünüm sen yokken ben bizi yarattım. zihnimde bir taş kırıldı kanıma karıştı. göğsüm hayatın hırıltılı kesik öksürükleri ile dolu taştan....ve soğuğum. ben bizi kusuyorum aşkın derin karanlığını kusuyorum zihnimin kenarlarına bakıyorum
Bazen sadece bakarsın öylece. Elinden bir şey gelmeden. Hiçbir şey yapamadan. Hiçbir şey söyleyemeden. Bakışlar anlatır her şeyi aslında. Her şey orada gizlidir. Bazen hayat sadece elindekileri değil, içindekileri bile alır senden. Ve ait olmadığını hissettiğin mekânları, insanları çekmek zorunda bırakır seni. Çekip gitmek, bırakıp gitmek istersin. Ama öyle düğümlenmiş ve kalındır ki bağların,”Mecburiyet” der, Hayat şartları der çekersin... Ve vazgeçtiklerin arasına önce kendini eklersin. Hayat bazen çok zor ve insanlar çok acımasız. En güvendiğin insan vuruyor sırtından mesela. “O yapmaz!” dedigin. Hani gözünle görsen gözüne değil de ona inandığın insanlar. Dost bildiğin, “kardeşim” dediğin insanlar. Kısa zamanda hayatında uzun yol kateden insanlar. Gülmek gerekir bazen, komik olmasa da hiçbir şey, boşa kahkahalar savurmak gerekir. Bazen başını kaldırıp gökyüzüne bakmak gerekir. Hayat bazen yanlış insanlar çıkarır karşına. Dışarıdan göründüğü gibi olmayan ve senin verdiğin değere layık olmayan insanlar. Üzülmen için değil, tecrübe kazanman için yaşamın. İçinden. Böyledir hayat bazen. Acımasızdır. Bir koşudur, insanın yükleriyle koştuğu. Ne kadar hızlı koşarsınız koşun, ne kadar çabalarsınız çabalayın, hayat her zaman sizden daha hızlıdır. Ve her zaman geç kalırsınız.
Hobbes ( alıntı )
Hobbes’a göre insanlar içgüdüsel olarak bencil ve acımasızdır. Bu nedenle onları ahlaki varlıklar haline getirmeyi hedefleyen her teşebbüs başarısız olmaya mahkûmdur. İnsanlar bu kötücül doğal durumları içerisinde kendi hallerine bırakıldıklarında kısa bir zaman içerisinde birbirilerini yok edeceklerdir. Bu yüzden, kötücül doğalarının, yok edici sonuçlarından korunmak ve kendi güvenliklerini sağlamak adına aralarında bir toplum sözleşmesi yapmak zorunda kalmışlardır. Zaman içerisinde devlet mekanizmasının temelini oluşturan bu toplum sözleşmesi bencil bireylerin bir üst otoriteye itaat ederek birbirlerini yok etmelerini önlemiş ve bireylerin birbirlerine karşı güvenliğini sağlamıştır
Neden edebiyat? Neden sanat?
Bu aralar “Denizin Uzun Taç Yaprağı”isimli romanı okuyorum. Romanın temel konusunu İspanya iç savaşı oluşturuyor. İç savaşta yenilen Cumhuriyetçiler Fransa’ya sığınmak zorunda kalır ve burada çeşitli kamplara yerleştirilirler. Onlar istenmeyen adamlardır. Kamp koşulları acımasızdır. Önce çocuklar ölmeye başlar bir bir sonra yaşlılar. Ama onları
Reklam
SAVUNUCULUK YASASI
Yaşam acımasızdır ve insanlar rekabetçidir. Doğal olarak kendi çı­karlarımızı korumalıyız. Ayrıca bağımsız olduğumuzu, kendi is­tediğimizi yaptığımızı hissetmek isteriz. Bu nedenle başkaları bizi de­ğiştirmeyi ya da ikna etmeyi deneyince savunucu ve direnişçi oluruz. Boyun eğmek, özgür olma gereksinimimize meydan okur. Bu nedenle in­sanları savunmacı konumundan uzaklaştırmak için her şeyi özgür ira­deleriyle yapıyorlarmış gibi görünmesini sağlamalısınız. Karşılıklı bir sıcaklık duygusu yaratmak, insanların direncini kırar ve yardım etme isteği uyandırır. Asla insanların inançlarına saldırmayın ve zekâları ya da iyi yüreklilikleri hakkında özgüvensiz hissetmelerine yol açmayın. Bu şekilde davranırsanız onların savunmasını sağlamlaştırırsınız ve bu, si­zin işinizi zorlaştırır. İstediklerinizi yaptırmak için en iyi yem onlarda soyluluk ve özveri duygularını uyandırmak. Kendi inatçı boğanızı ehli­ leştirmeyi, zihninizi savunucu ve kapalı konumundan uzaklaştırmayı, yaratıcı güçlerinizi serbest bırakmayı öğrenin.
İnsanlar acımasızdır, insanlar kötüdür, insanlar vicdansızdır ama sorsan hepsi Dünya barışını ister
Kimse seni anlamaz
Anlaşılmayı bekleme, anlaşılmak kısa sürelidir ve hayal kırıklıklarıyla doludur çünkü insanlar acımasızdır....
Sokak Nöbetçileri 4
Sokak Nöbetçileri 4
Aslı Arslan
Aslı Arslan
Dünyanın hiçbir yerinde alınacak çok şey yoktur.Acı ve yoksunluk dünyayı doldururlar ve onlar geçip gittiğinde de dört bir yanda can sıkıntısı beklemektedir. Üstelik esas olarak, kötülüktür dünyada egemen olan ve budalalık da büyük söz sahibidir. Yazgı acımasızdır ve insanlar zavallıdır. Bu yapıdaki bir dünyada, kendinde çok şeye sahip olan birisi, aralık ayının karlı buzlu bir gecesindeki aydınlık, sıcak, neşeli bir noel sofrasına benzer.
Acı
İnsan bildirir ki,bu hayatta, Çok acılar çektim zalim dünyada. Konuşarak geçmişi hatırlıyor. O,geçmiş ki,onu rahat bırakmıyor. Yaşarken yalnızca hatalar yapdı. Hataların eziyet verdiyini anlamadı Anlamadan yaptığı her hareket.
146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.