-Kitaplar insanlardan daha iyi,daha nazik,daha hoş ve kalp kırmayan..Bu kanıtlanmıştır.Hatta benim hikayemde her gün kanıtlanmaktadır.Bu yüzden kitaplar bir yana insanlar alemi bir yana.......
9 yaşında, Londralı bir çocuk olan Rob'un hayatını anlatıyor. Başına gelen olaylar ve doğuştan gelen garip bir özelliği onu Londra'dan İsfahan'a sürükleyecek ve hekimler hekimi İbni Sina'nın talebesi yapacaktır.
Ön planda bu hikaye varken, Noah Gordon arka planda o dönemdeki coğrafyanın ekonomik, kültürel, siyasal ve dini portresini çizer. Dinler arası diyalog ne alemdedir, insanlar binli yıllarda ne koşulda yaşamaktadır, varlık alemi hakkında dünya ne kadar şey bilmektedir, din yanlış yorumlanırsa bilimin önünde nasıl engeller oluşur, nasıl vahşetler yaşanır gibi her biri başlı başına bir konu olan bu başlıkların cevaplarını, hikayeyle öyle güzel harmanlamış ki hayran kalmamak elde değil. Sanki o dönemde yaşamış da bu çağa dönmüş gibi oluyorsunuz. Kitap bir yandan böyle bilgilendirirken düşündürmeler yapadursun, bir yandan da sizi insanın çekebileceği acıların ve tadabileceği mutlulukların tonları arasında dolaştırıyor.
Ayrıca kitabın bana verdiği derslerden biri; bir tıp talebesi olarak bugünki imkanların kıymetini bilmem gerektiği oldu. Çünkü o zamanlarda hekimlik eğitimi almak ve hekimlik sanatını icra edebilmek hem hayatını ortaya koymayı gerektiriyor, hem de bilgiye ulaşmanın bilgiyi keşfetmekten geçtiği bir dönem.
Keyifli okumalar..
Korku, gerilim, merak, heyecan, aksiyon, macera, savaş... Bu romanda fantastik-gerilim türünün unsurları fazlasıyla okuyucuya hissettirilmiş. Kurgusunu oldukça heyecanlı ve etkileyici buldun desem yeridir. Okurken kendinizi roman karakteri gibi hissedebilirsiniz. Ruhlar alemi ve insanların yaşayacakları kaderi, aksiyonu iliklerinize kadar hissetmek istiyorsanız, son derece etkileyici karakterleri evinize, benliğinize misafir etmek niyetindeyseniz, ruhlar ve insanlar alemine merhaba deyin. Keyifli okumalar...
Cihan-ara cihan içre ol cihanı bilmezler
Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler.
(İki cihan arasında insanlar, içinde bulunduğu alemi bilmezler. Balıkların deniz içinde yaşayıp da denizi bilmedikleri gibi)
-Neden espri yapıyorsun? Yani, ne alemi var?
Biraz düşüneyim. Akıllıyız ya... Hah ha...
Espri, vahşi doğanın ortasında
insanoğlunun bir deşarjıdır. İnsanın birbirine
düşmanlığını gideren bir süspansiyondur.
Muhakemenin gücünü gösteriyor.
Olaylar arasındaki çelişkileri göstererek
The Egg
By: Andy Weir
Translation: Selin Çıray
Öldüğünde evine gidiyordun.
Trafik kazasıydı. Özellikle dikkat çekici bir şey değil, ama yine de ölümcül. Arkanda bir eş ve iki çocuk bıraktın. Acızı bir ölümdü. İlk Yardım Ekibi seni kurtarmak için ellerinden geleni yaptı, ama işe yaramadı. Vücudun o kadar kötü bir şekilde parçalanmıştı ki, inan
biraz araştırmaca....
HAVVAS' IN ÖZÜ: Havas ilmi genel kanıdaki düşüncelere rağmen sadece harflerin ve sayıların, esmaların veya ayetlerin sırlarından, hikmetlerinden faydalanılarak çeşitli etkiler elde etmek için esmanın veya ayetin kendisi ya da vefki ve bunlara bağlı harf ve sayılar ile tılsımlar kullanılarak ve bu sistem üzerine kurulmuş
"Bu alemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul alemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır."
EFLATUN'UN (Platon) DEVLET ESERİNDE GEÇEN "İDEALAR ÂLEMİ" TASVİRİ:
(Cemil Meriç'in 'Mağaradakiler' eserinin ilham kaynağı. Meriç, kitabın daha ilk sayfasında, "Ne gülüyorsun, bu anlattığım senin hikâyen." diyordu. Platon ise bu yazının sonunda söylüyor aynısını. Okuyacaklarınız, özetle bizim hâlimizdir.)
***
Bir mağara düşün